Abone Ol

Sedat Peker: Rus kadına tecavüz haberini görünce...

Dün paralel yapı polislerinin kendisine kumpas kurarak, gizlice yatak odasına kamera yerleştirdiğini açıklayan Sedat Peker bugün bomba bir açıklamada daha bulundu. Sedat Peker, yıllar önce çıkan "Rus uyruklu kadına zorla tecavüz" haberinin perde arkasını tüm detaylarıyla...

Sedat Peker: Rus kadına tecavüz haberini görünce...


İŞTE O AÇIKLAMA

Bugünkü paylaşımımda sizlere dünyada bir anne tarafından doğurulmuş hiçbir canlının yapması mümkün olmayan, yaşadığım bir vak’ayı anlatmak isterim.

Rahmetli Komando Mustafa’nın yardımıyla, eski adıyla cemaat yeni adıyla paralel yapının Mossad ile ilişkisini öğrendikten sonra zincirleme olarak bana yapılan insanlık dışı hainliklerin en önemli olanlarından bir tanesini bugün sizlerle paylaşmak istiyorum.

Yatak odama kamera koyulmasını anlatan paylaşımıma çok aşırı tepki gösterdiğiniz için bugünkü paylaşımı okuyunca ne diyeceğinizi gerçekten bende merak ediyorum.

Benim tarafımdan kurulan öztürkler.com internet sitesinin yöneticileri, dönemin İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu’nun yaptığı uygulamalara karşı aldıkları tavır gereği Avşa adasında küçük bir yürüyüş düzenlemişler.

Ertesi gün arkadaşlarım tarafından uyandırıldığımda Hürriyet gazetesindeki bir haberi gördüğümde beynimdeki kan basıncının bir anda arttığını hissettim.

Sayfanın yarısında Avşa’da yapılan mitingden bahsedilirken, kalan yarısında ise Sedat Peker yabancı uyruklu bir kadına tecavüz ettiği gerekçesiyle aranıyor diye haber yapmışlardı.

Hemen avukatıma Hürriyet gazetesini aramasını, benim aranmadığımı, şu an İstanbul’da evimde olduğumu, bu yüzden haberi düzeltmelerini istedim.

Onlarda cevaben bu haberi organize şubeden aldıkları için bir emniyet veya savcılık açıklaması olmadan düzeltemeyeceklerini söylemişler. Haberi hangi muhabirin yaptığını avukatım sorduğunda ise muhabir tarafından yapılmadığını belirtmişler.

Habere göre bir tane Rus uyruklu kadına zorla tecavüz etmişim. Bu kadında benim hakkımda şikayetçi olduğuna dair şikayet dilekçesi vermiş. Kadının halen daha da hastane de tedavi gördüğünü yazmışlar.

O dönem paralel yapının elindeki organize şubeden, Sedat Peker bu olaydan aranmamaktadır diye bir yazı alamayacağımız için( Çünkü Hürriyet gazetesine haberi onlar yaptırmışlar.) tahkikatı yapan Cumhuriyet Savcısı’nın yanına avukatlarım giderek müvekkilimiz Sedat Peker’in bu konuyla ilgisi yoktur, diye resmi belge istemişler. Savcı Bey şu an dosya bana gelmedi, ben bu konuyla ilgili bir çalışma yaparak size bilgi vereceğim diyerek, avukatlarımı yolcu etmiş.

O an akıl sağlığımı kaybetmeden düşünebildiğim anlarda haberin sadece Ertuğrul Özkök’ün genel yayın yönetmeni olduğu Hürriyet gazetesinde çıkmış olduğunu değerlendirdiğimde büyük bir komplo projesiyle karşı karşıya kaldığımı anlamıştım. Çünkü o dönem Hürriyet gazetesi bazı insanları itibarsızlaştırma çalışmalarında hep başrol oyuncusuydu. Gazetenin başında da Aydın Doğan’ın sağ kolu Ertuğrul Özkök vardı.

O dönemlerde Aydın Doğan dönemin başbakanını çizgili pijamayla karşılar. Ertuğrul Özkök’te onun emirlerini yerine getiren Pitbulllar’ından biri olarak görev yapardı. O dönem ülke de kanunda onlardı, nizamda onlardı.

Hatırlarsanız cezaevinden çıktığım zaman sosyal medyadaki takipçilerim birden fazlalaşınca yine aynı gazete de bu tip sayfaların kapatılması yönünde iki sayfalık bir haber çıkmıştı. Oysaki benim bu sayfalarda aleyhine yazı yazdığım kişiler ve gruplar zaten belliydi.

Ülkenin birliğine göz dikmiş paralel yapının üyeleri ve ülkücülüğün hakkını veremeyen MHP üst yönetimindeki Şefkat Çetin ve arkadaşlarının haricinde kimsenin aleyhinde bir şeyler yazmıyordum.

Bu tecavüz iddiasını haber yaptıran o zamanki organize şube müdürünün kim olduğunu biliyor musunuz? Paralel yapının adamı olduğu gerekçesiyle merkeze alındığı için hükümet aleyhine suçlayıcı konuşmalar yaparak, istifa eden Ayhan Buran’dır.

Peki, o dönemki şube müdürü Ayhan Buran’ın yardımcısı kim biliyor musunuz? O da paralel yapı soruşturmalarında açığa alınan eski organize şube müdürü Nazmi Ardıç’tır.

Yine bu aşağılık tahkikatta görev yapan diğer kişilerde Ergenekon soruşturmalarında başrol oynayan paralel yapının elemanları İbrahim Emre ve Serdar Akça (Bunlar o dönem emniyet amiriydi.)…

İçişleri eski bakanı Abdülkadir Aksu’nun, Cumhurbaşkanlığı seçiminde Ekmelettin İhsanoğlu’nun ortak aday gösterilmesi için gizli görüşmeleri yapan, hatta bu kişiyi aday olması için ikna eden kişi olduğunu zannederim ki o dönem basından takip etmişsinizdir(yani paralel yapının politikacılarından).

Kıymetli dostlarım, bu kadar açıklayıcı bilgi verdikten sonra yapılan tecavüz haberine tekrardan dönmek istiyorum.

Tahkikatın savcısı bugüne kadar hiç uygulanmamış bir şekilde organize şubeye yazı yazarak, tecavüze uğrayan bayanın delillerle beraber kendisine getirilmesini istediğinde avukatlarımla beraber hepimiz çok şaşırmıştık (Bizim tek korkumuz bu kızı memleketine yollarlar, bu sebeple de bu iftiranın üzerimizde kimse inanmasa da leke olarak kalacak olduğuydu.).

Yabancı bayan ifade için savcılığa getirildiğinde Beykoz Adliyesi organize şubenin o dönemki polisleri tarafından kuşatılmıştı. Kızın arkadaşı olan benim tanıdığım kişi de avukatıyla savcılığa gitmişti.

Savcı Bey, polislere ifadenin altında imzası olan tercümanın nerede olduğunu sorduğunda, polislerin gösterdiği tavırdan rahatsız olmuş olacak ki Ukrayna konsolosluğundan başka bir tercüman istetti.

İşte o andan sonra yeni tercümanın gelmesiyle beraber bütün rezillikler ortaya çıktı.

Yeni gelen konsolosluk tercümanı huzurunda alınan ifade de Rus bayan, beni hiç tanımadığını, benle ilgili hiç bir ifade vermediğini, kendisinin bir erkek arkadaşı olduğunu, mevcut durumunda erkek arkadaşıyla beraber olurken yaşandığını söylemesi üzerine dışarıda bekleyen benim avukatımda konuya dahil olup, ifadenin altında ki tercümanın yüzleşme için getirilmesini istiyoruz, dediğinde adliye de büyük çaplı bir kıyamet kopmuştu.

Tercüman olarak kullandıkları kişi meğerse organize şube de sahte para operasyonundan gözaltına alınan bir kişiymiş (Herhalde yaptığı yalancı tercümanlığın karşılığı olarak oradan serbest bırakılmış.).

Tüm bu gelişmeler üzerine Savcı Bey, yabancılar şubesini çağırarak, Rus bayanı teslim etme isteği üzerine o dönemki paralel yapının organize şubede ki polisleri yeniçeri isyanı gibi Beykoz Adliyesi’nde isyan çıkarmışlardı. Koridorlarda bağırıp, çağırıp küfür ediyorlardı.

Belki inanmayacaksınız ama Savcı Bey, Beykoz emniyet müdürlüğüne telefon açarak (herhalde kendi can güvenliği için), gece saatlerinde paralel yapının polislerinin haricinde hiç kimsenin olmadığı Beykoz Adliyesi’ne bol miktarda resmi polis çağırmıştı.

NOT: Paylaşımın devamı 18 Mart Çarşamba günü yayınlanacaktır.

BİR UMUTTUR YAŞAMAK