Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin TBMM'deki haftalık grup toplantısında gündeme ilişkin açıklamalarda bulunuyor.
Devlet Bahçeli'nin önce Anıtkabir'e gitmemesi ardından 29 Ekim resepsiyonuna katılmaması sonrası "Cumhur İttifakı'nda çatlak" iddiaları gündeme gelmiş; gözler bugün MHP liderinin vereceği mesajlara çevrilmişti.
"SİYASETİMİZİN ÖZNESİ İNSAN, NESNESİ DEVLETTİR"
Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
* MHP olarak nefes alır gibi çalışıyor Milletimizin her insanına gönlümüzü açıyoruz. Siyasi faaliyetlerimizi adanmış yüreklerimizle sürdürüyoruz. 9 Ağustos 2025 tarihinden 27 Eylül 2025 tarihine kadar 9 ayrı bölge toplantısını başarıyla geçerletirdik. Siyasetimizin öznesi insan, nesnesi devlettir.
CUMHUR İTTİFAKI'NA SAHİP ÇIKTI
* Halkımızın nabzını uttuk kafalarda biriken soru işaretlerini gidermek için gayret bizden Tevfik Allahtan anlayışıyla hareket ettik. Müessir sonuçlar aldık çelişki içine sürüklenmiş vicdanları samimi temaslarla tatmin ettik. 24 Ekim’den itibaren tasanı dinlemeye kaygını anlamaya geliyoruz diyerek hayırlı günler komşum ziyaretlerini, dinlemedik dert kalmayana kadar derdin derdimizdir konulu sohbetler planladık. Ev ve iş yeri ziyaretlerimizi paylaştık. Ta köylerimize kadar her kapıyı çalacağız, her gönlü kazanacağız ya dertlere çare ya da ortak olacağız.
* Cumhur İttifakı’nın hedeflerini açıklayacağız, sorunları dinleyecek çözüm yolu bulmanın arayışında olacağız. Dertleri dinlediğimiz gibi aynısıyla derman olmanın gayretinde olacağız. Biz her haneye huzur ve bereket penceresini açacağız. Dertler sağanak sağanak da olsa biz varız ve buradayız. Sorunlar yumak yumak olsa da gene biz varız ve her zaman milletimizin hizmetindeyiz. Biz Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakıyız.
KÜRSÜDEN 'SUDAN' MESAJI
* Çağımızın öne çıkan en büyük sorunu sürekli tırmanan çatışmaların hız kesmeyen ekonomik kapışmaların, devamlı genişleyen ticaret savaşlarının yol açtığı küresel huzursuzluk sarmalıdır. Coğrafyaların tansiyonu kaygı verici seviyededir. Maalesef sağduyunun saf ışığı kesilmiş haldedir. Dünya melez özellikli yeni bir ortaçağ kapanına sıkışmış vaziyettedir. İlker dürtüler dipsiz ön yargılar hegomonik dayatmalar, derinleştikçe derinleşen haksızlık ve hukuksuzluklar giderek yaygınlaşmaktadır. 2. Dünya savaşından sonra tesis edilen uluslararası düzen ve denge mekaniği her tarafından ölümcül darbeler almaktadır. Bu darbelerin neden olduğu tahribatın tamir ihtimali de gün be gün zayıflamaktadır. Sistemsel çöküş neredeyse kaçınılmazdır.
* (Sudan mesajı) Sudan ordusu ile çatışan hangi çevrelere taşeronluk yaptığı az çok belli olan hızlı destek kuvvetler isimli paramiliter isimli oluşumun geçtiğimiz günlerde ele geçirdiği şehirde sivillere uyguladığı zulüm tek kelimeyle dramdır. Maruz kaldıkları vahşet neredeyse Gazze’yi aratmayacak düzeydedir. Sudan’da işlenen insanlık suçlarını kınıyor, bu ülkenin birliğe dirliğe ve iç barış huzuruna kavuşmasını diliyorum.
ABD BAŞKANI TRUMP VE ABD ANKARA BÜYÜKELÇİSİ TOM BARRACK’A SERT ÇIKIŞ
* Gazze'de asıl mesele yapılan ateşkesin sahada uygulanması ve tarafların uymasıdır. Ateşkes kararını uyduruk gerekçelerle ihlal eden Siyonist eşkıyalık dur durak bilmeden kanlı operasyonlarını ilerletmektedir. Ateşkes kararının alınmasından bugüne kadar 254 savunmasız insan hayattan koparılmıştı. ABD Başkanı’nın Gazze’deki ateşkesle ilgili kırılgan değil çok sağlam sözleri de gerçeklerle bağını koparan hayal alemine dalan keyfi ve tarafgir konuşan bir siyasetçinin bitmek bilmeyen hezeyanıdır. Madem ateşkes kırılgan değildir o halde 20 günlük zaman diliminde 254 Filistinlinin kanını döken soykırıma devam eden deccal ülkenin hunhar saldırıları nasıl izah edilecektir? İsrail’in ateşkes kararını paravan gibi kullanarak saldırganlıkta ısrar etmesi iki yüzlülük, kalleşlik, fırsatçılık ve insanlık düşmanlığıdır.
* ABD’nin Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack’a Bahreyn’in başkentinde Türkiye ile İsrail arasında Hazar Denizi’nden Akdeniz’e kadar iş birliği göreceksiniz beyanatı görev yaptığı ülkeye politik rota çizme densizliğine heves eden bir sefilin ileri düzeyli akıl tutulmasıdır. Ülkemizde görev yapa dış misyon görevlilerinin yerini yurdunu bilmesi lazımdır. Hudut aşımına asla girmemeleri asıldır, kaçınılmazdır!
"BİZİM ZEHİRLE İŞİMİZ YOK, BİZ BALIN PEŞİNDEYİZ"
* Baktığımız yer Milletimizin engin bakış noktası, baktığımız yer milletimizin haysiyet çizgisidir. Aynı yerde bulunmak aynı nitelikte olmanın göstergesi değildir. Hz. Musa ile Firavun Hz. İbrahim ile Nemrut Hz. Muhammed ile Ebu Cehil aynı suyu içtiler ne var ki aynı suyu içen arı bal verirken yılan zehrini döktü. Bizim zehirle işimiz yok, biz balın peşindeyiz.
"TERÖRSÜZ TÜRKİYE" AÇIKLAMASI
* İtibarı sönük kimi çevrelerin 'Terörsüz Türkiye' hedefini sabote etme çabası, provokasyonlara teşne olma gayreti bizim nazarımızda yok hükmündedir.
Bahçeli'nin 29 Ekim'de Anıtkabir'deki törene ve Külliye’de düzenlenen resepsiyona katılmaması, Cumhur İttifakı'nda kriz iddialarına neden olmuştu. İddialara sert çıkan Bahçeli, konuşmasının satır arasında DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ile Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu'na sert sözlerle gönderme yaptı.
Bahçeli "Peki Anıtkabir’e gitmeyip de koşa koşa resepsiyona katılanları, boy boy fotoğraf karesi servis edenleri görmemek ayıplı ve alçalmış bir çifte standart değil midir?" ifadelerini kullandı.
Devlet Bahçeli'nin konuşmasından ilgili bölüm şöyle:
"29 Ekim tarihinde Anıtkabir’e niye gitmemişim, Külliye’deki Cumhuriyet resepsiyonunu neden protesto etmişim. Yok Kıbrıs politikasında derin anlaşmazlık varmış, yok gözünün üstünde kaşın varmış, yok öyleymiş yok böyleymiş.
Geçiniz beyler geçiniz, iddia sahiplerinin hepsi çuvalladı, yine ters köşeye yattı, zahmet olmazsa sahte ve kaotik görüşlerinizi Cibali Karakolu’na gidip anlatın. Galata Köprüsü’nü satarken yakayı ele veren Sülün Osman hayatta olsaydı bu kadarına da pes doğrusu diyerek tasını tarağını topladığı gibi terki diyar eylerdi.
29 Ekim’de Anıtkabir’e gitmemizin nedeni insani bir halden kaynaklanmış olamaz mı? O gün için özel bir durumla muhatap kalmamız ihtimal dışı mı? Bundan dolayı belki de turnusol kağıdı gibi kimin kiminle iş çevireceğini, ne söyleyeceğini, kafasının içindeki spekülasyonların deşifresi için bir imtihan vesilesi, bir test vetiresi, bir öğrenme veçhesi olarak görmüş ve düşünmüş olamaz mıyız?
Anıtkabir’e haydi gidemedik, peki resepsiyona katılınca bu defa da Anıtkabir’i protesto etmiş gibi takdim edilmeyecek miydik?Anıtkabir’deki törene gitmeyince resepsiyona katılmak ne kadar doğru, dengeli ve isabetli bir davranış olarak değerlendirilirdi?
Peki Anıtkabir’e gitmeyip de koşa koşa resepsiyona katılanları, boy boy fotoğraf karesi servis edenleri görmemek ayıplı ve alçalmış bir çifte standart değil midir? Ben az söyledim, tezvirata ve tefrikaya yatırım yapan güruh çok anlasın, eğer anlayabilirse, eğer takatleri yeterse."
BABACAN VE DAVUTOĞLU'NA İLK KEZ DAVET GİTTİ
Son dönemde AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik ılımlı mesajlar veren Davutoğlu ve Babacan, ilk kez Külliye’deki bir resepsiyona davet edilmişti.