Abone Ol

Kulis: AKP'liler MİT'in CHP'ye yönelik yoğun mesaisinden rahatsız

Ekonomi ve dış politikada alınan olumsuz sonuçların sadece “Erdoğan’ın 2019’daki başarısı” ile analiz edildiği ve sorumluların da buna göre arandığı aktarılıyor.

AKP'liler MİT'in CHP'ye yönelik mesaisinden rahatsız

Ankara’da dile getirilen sıkıntıların biri de MİT’in konumu

AKP kulislerinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın "metal yorgunluğu" çıkışıyla başlattığı teşkilatlarda ve belediyelerdeki değişim sürecinde 'tek belirleyici' olmasının kabine ve parti içinde rahatsızlık yarattığı öne sürülüyor. AKP içinde ayrıca MİT'in Başbakanlık'tan Cumhurbaşkanlığı'na bağlanmasının da hoş karşılanmadığı iddia edilirken kulislerde MİT’in CHP’ye yönelik yoğun mesaisinin de hoşnutsuzluk yarattığı dile getiriliyor.

Cumhuriyet'ten Sinan Tartaroğlu'nun haberi şöyle: Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, AKP Genel Başkanlığı’na gelmesinin ardından “metal yorgunluğu” adı altında başlattığı “teşkilatlarda ve belediyelerde değişim” süreci ve hemen her konuda “tek belirleyici” olması parti içinde de tartışma başlattı. AKP’de son dönemde “belediye başkanlarının istifa ettirilmesi” ile başlayan gerginlik ve iç tartışmanın, çok daha kapsamlı yürütüldüğüne dikkat çekiliyor. Bu kapsamda, doların artışı, enflasyonun bir türlü düşürülemeyişi ile faizlerin düşürülmesi yönündeki talimatın, ekonomi yönetimini köşeye sıkıştırdığı belirtiliyor. Dış politikadaki tutumun “kavgalı olmadığımız kimse kalmadı” ifadeleri ile anlatıldığının belirtildiği partide, bu gerginliğin iç politika ve ekonomiye sorun çıkarmasının kaçınılmaz olduğu ifade ediliyor. Dolardaki artışın psikolojik olduğu, ancak bu psikolojiye, Merkez Bankası’nın her faiz toplantısından önce kameralar karşısında yapılan açıklamaların ekonomi çevrelerinde yarattığı “faiz düşecek” beklentisinin neden olduğu belirtiliyor. Merkez Bankası’nın kararlarının, açıklamalarla yönlendirilmemesi gerektiği, faiz indirimi için koşulların oluşmadığı yönündeki uyarıların sürekli olarak dile getirildiği ifade ediliyor.

Ekonomi ve dış politikada alınan olumsuz sonuçların sadece “Erdoğan’ın 2019’daki başarısı” ile analiz edildiği ve sorumluların da buna göre arandığı aktarılıyor. Ülkenin gündeminden düşmeyen gözaltı, tutuklama ve yargılama süreçlerinin ikna edici delliler üzerinden yürütülmemesi ve haksızlık yapıldığı yönündeki eleştirilerin, içerdeki olumsuz ve gergin havayı pekiştirdiği belirtiliyor. Yakınları FETÖ iddiasıyla yargılanan kişilerin nüfuzlu yapısını korumasının da parti içinde sıkıntı yarattığı ifade ediliyor. Gerginliğin, kutuplaşmanın artık partiye puan kazandırmadığı, içeride ve dışarıda yumuşama politikasına geçilmesi gerektiği, aksi halde “arabanın devrileceği” yönündeki “cesur eleştirilere” ise ilk duyulduğunda hak verildiği, ancak gergin tutumdan vazgeçilmediğinin daha sonra görüldüğü aktarılıyor. Bakanlar Kurulu’ndaki toplantıların istişareden yoksun, “saygı ve kafa sallama”nın ötesine geçmediği, oysa birçok bakanın partinin iyiye gitmediği ve Cumhurbaşkanı’nın müdahaleleri nedeniyle çalışamadıklarını dile getirdiği, tüm bakanların herhangi bir konuda Cumhurbaşkanı konuşmadan fikir beyan etmekten çekindiklerine işaret ediliyor. Bakanlar Kurulu toplantılarının havası “Cumhurbaşkanı görüşünü belli ediyor. Bakanlar aynı doğrultuda konuşuyor” ifadeleri ile anlatılıyor. Başbakan’ın tüm bu olanlara karşı sessiz kalması ya da sadece onaylaması da tüm anlatımlara ekleniyor. İl ve ilçe teşkilat yöneticilerinin yanında önemli belediye başkanlarının istifasının istenmesinin de partiye zarar verdiği belirtiliyor. En sık dile getirilen eleştiri ise referandum sonuçlarının “siyasi faturasının” kime kesildiği sorusu etrafında toplanıyor. 16 Nisan’ın olumsuz sonuçları karşısında “belediye başkanlarının istifa ettirilmesi ile sorunun çözülmediği”; il il, meydan meydan dolaşıp evet oyu isteyen herkesin sorumluluğunun olması gerektiği ancak takınılan tutumun, yapılan açıklamaların teştkilatı küstürdüğü ifade ediliyor.

‘Erdoğan’a saygı yarışı’

Faturanın sadece belediye başkanlarına kesilmesinin ardından bakanlar dahil tüm üst yönetimin Erdoğan’a saygı yarışına girdiği, makamını kaybedenlerin de, bürokrat akrabalarının durumundan çekindiği ifade ediliyor. 16 Nisan’a kadar yürütülen FETÖ ile mücadelenin, 16 Nisan’dan sonra yerini “Erdoğan’ı istemeyen” arayışına bıraktığına, bunun da partiyi giderek daha kötüye götüreceğine dikkat çekiliyor.

MİT tedirginliği

Ankara’da dile getirilen sıkıntıların biri de MİT’in konumu. Başbakanlığa bağlıyken yaşanan sorunların OHAL KHK’si ile Cumhurbaşkanlığı’na bağlandıktan sonra da devam ettiği belirtiliyor. Parti içindeki etkili isimlerin, Cumhurbaşkanı’na bağlı bir MİT’in olası uygulamalarından çekindiği ifade ediliyor. MİT’in CHP’ye yönelik yoğun mesaisinin de rahatsızlık yarattığı dile getiriliyor.