Abone Ol

Konya'da 7 kişilik Aileyi Katleden Cani: Barışı Sağlamak İstedim

Konya'da, yedi kişilik Dedeoğulları Ailesi'ni katleden Mehmet Altun, ifadesinde, eve iki dolu şarjör, elli mermi, atışa hazır bir tabanca ve bir bidon benzinle gitmekteki amacının, aileler arası barışı sağlamak olduğunu iddia etti.

Konya'da 7 kişilik Aileyi Katleden Cani: Barışı Sağlamak İstedim

İsmail Saymaz'ın Halktv.com.tr'de yer alan yazısına göre Konya'da, yedi kişilik Dedeoğulları Ailesi'ni katleden Mehmet Altun, ifadesinde, eve iki dolu şarjör, elli mermi, atışa hazır bir tabanca ve bir bidon benzinle gitmekteki amacının, aileler arası barışı sağlamak olduğunu iddia etti.

Evet, yanlış okumadınız.

Şunları söyledi:

"Bu olaylardan sonra akrabalarımız ve ailemin huzursuz olduğunu, uyumadıklarını gördüm. Barışı sağlamak istedim."

İki kez koruma istediler, verilmedi
Uzun yıllar önce Kars'tan Konya'ya göçen Dedeoğulları Ailesi, Meram'ın Bahçeşehir Mahallesi'nde tarımla uğraşıyordu. Aynı mahallede bulunan ve birbirleriyle akraba olan Keleş ve Çalık aileleriyle aralarında öteden beri husumet vardı.

Dedeoğulları'na göre Kürtlük mevzusundan...

Diğer iki aileye bakarsak, komşuluktan kaynaklı bir kavga.

İlk gerginlik 12 Mayıs 2021'de çıktı. Keleş ve Çalıklar sopa ve bıçaklarla Dedeoğulları'nın evini bastı.

Altısı tutuklandı.

22 Mayıs'ta küçük çaplı bir gerginlik yaşandı.

Dedeoğulları, iki kez koruma istedi.

Ne var ki savcılık, bu talebi valiliğe gönderme zahmetine bile girmedi.

Onlar da önlem olarak eve güvenlik kamerası kurdu.

Bir saldırıdan endişeleniyorlardı.

Korktukları başlarına geldi.

Barıştırmak istemiş!
12 Mayıs'taki saldırıdan sonra eşi, oğlu ve kaynıyla birlikte tutuklanan Ayşe Keleş'in kardeşi Mehmet Altun, kanlı bir plana hazırlandı.

Altun, 33 yaşında.

Evli ve dört çocuk babası.

İlkokul mezunu.

Vasıfsız işçi.

İşportacılık yapmak için bankadan yüklü kredi çekti.

Bu parayla değişik şehirlere gitmek amacıyla araç kiraladı.

Mayıs 2021'de İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa ve Eskişehir'e gitti. Otellerde kaldı. Bir ayın üzerine Konya'ya döndü. Bir hafta sonra yeniden gitti. Ailesine "Ankara'da kargo firmasında çalışıyorum" diye yalan söyledi.

Gittiği şehirlerde tanıdığı yoktu. Gece otelde kalıyor, gündüz dolaşıp ne iş yapacağını düşünüyordu. Yapayalnızdı.

Konya'ya döndü.

Birdenbire "Aileleri nasıl barıştırabilirim?" diye düşündü!

Nasıl mı?

Tabanca ve benzinle eve gitti
Altun, katliamdan bir gün önce, yani 29 Temmuz'da, araç kiraladı.

Kırtasiyeden satın aldığı boş bir kağıda, "Keleş aileleri ile aramızdaki husumetin son bulmasını ve şikayetimizi geri almak istiyoruz" diye yazdı.

Altına ailenin isimlerini tek tek ekledi.

Güya bu kağıdı imzalatacaktı.

Fakat zorla olmayacaktı!

Nasıl barışçıl bir eylem planıysa bu; 30 Temmuz sabahı evden bir tabaca, iki şarjör ve elli mermiyle çıktı. Şarjörü doldurup mermiyi ağza sürdü. Yolda bir su bidonuna benzin koydu. Güvenlik kamerası olduğunu bildiği için evi ateşe verecekti.

Dedeoğulları'nın evinin önüne vardı.

Yüzü maskeliydi.

"Belediyeden geliyorum, bütün aile burada mı?" diye sordu.

"Sadece Barış yok, beş dakikaya gelir. Neden soruyorsun?" diye karşılık verdiler.

Altun, "Bütün aile gelsin, o zaman açıklarım" dedi.

On dakika sonra aile tamamlandı.

Silahını çıkardı.

"Kimse kıpırdamasın" dedi.

Dedeoğulları'nın avluda toplanmasını istedi.

Herkesi oturttu.

O da iskemleye çöktü.

"Beni tanıdınız mı?" diye sordu.

"Sen Lütfü'nün kaynısın" diye yanıt verdiler.

Tartışma çıktı aralarında.

İddiaya göre Altun, "Koca Konya ovasına sığamadık. Neden böyle yapıyorsunuz? Neden gül gibi geçinemedik" dedi.

Dedeoğlulları ayaklandı.

Önde Altun...

Ardı sıra Dedeoğlulları, avluda kovalamaca başladı.

Derken, silah patladı.

Neresine gelirse...
Emniyet'te ifadesinde "İlk kime ateş ettiniz?" diye soruldu.

Altun, "Hatırlamıyorum" dedi.

Ardından katliamı soğukkanlılıkla anlattı.

Şunları söyledi:

"Hepsine ateş ettim. Neresi denk gelirse... Önce kimi vuracağımı gözetmedim. Kim gelirse vurdum. Birkaçının kafasına ateş ettim. Diğerlerine ateş ederken, kızlardan biri evin arkasına kaçtı. Peşinden gittim. Duvarın kenarında gizlenmişti. Beni görünce saldırdı.. Tetiğe bastım ama mermi bitmişti. Tabanca patlamadı. Boş şarjörü cebime koydum. Dolusu cebimdeydi. Taktım. Hatırlamadığım sayıda ateş ettim ve kadın yere yığıldı. Evin önüne geldim. Kızlardan birinin kaçtığını gördüm. Eve girdi. Peşinden gittim. Kapıyı kilitledi. Kapının yan tarafı cam olduğu için kıza iki el ateş ettim. Kız yere düştü. Camdan elimi içeri sokarak kapıyı açtım. Kıza ölmüş mü diye baktım. Hareketsizdi. Dışarı çıktım. Kadınlardan birisinin bahçede yattığı yerden ses çıkardığını duydum, canlı olduğunu anladım. Yüzüstü yatıyordu. Kafasına bir kez ateş ettim. Yaşayan kimse kalmayınca aracımın yanına vardım. Benzin bidonunu aldım. Evin girişine vardım. Benzin dökmeye başladım. Odalardaki eşyaların üzerine ve yere döktüm. Bidonu girişe attım. Cebimden çakmağı çıkarıp evi yaktım."

Evi beş ayı noktadan ateşe vermişti.

19 kurşun
Cinayetten sonra altı ceset bahçede, Sibel ise binanın girişinde bulundu.

Yedi kişiye 19 kurşun sıkılmıştı.

Baba Yaşar hariç, tümünün kafasına ateş edilmişti.

İddianamede Altun'un canavarca hisle ve tasarlayarak yedi kişiyi öldürme, mala zarar verme, konut dokunulmazlığını ihlal, yasadışı silah bulundurma suçlarından dava açıldı. Keleş ve Çalık'lardan 10 kişiye azmettiricilik suçlaması yöneltildi.

Sanıklardan Ayşe Keleş, kardeşinin psikolojik rahatsızlığının olduğunu iddia ediyor.

Öyle görünüyor ki bu savunma, yargılama sırasında da gündeme gelecek.