Abone Ol

Hanımın Çiftliği, Adana Valisi'nin midesini neden bulandırdı?

Hanımın Çiftliği dizisi Adanalıları ikiye böldü. İş o kadar ileri gitti ki Adana Valisi "Midem bulandı" dedi. İşte Adana'da yaşanan olaylar.

Hanımın Çiftliği, Adana Valisi'nin midesini neden bulandırdı?

Orhan Kemal'in romanından uyarlanan Hanımın Çiftliği dizisi hem reyting rekorları kırdı hem de Adanalıların kalbini...

Televizyon ekranlarında sürekli gündeme taşınan adliye görüntülerinin imajlarını bozduğundan yakınan Adanalılar, şimdi de Hanımın Çiftliği dizisinde yer alan şiddet ve küfürden muzdarip.

Dizi her ne kadar 1950'lerin Adana'sını anlatsa da Adanalılar bu etiketin de kendi üzerlerine yapışıp kalacağını düşünüyorlar. Biz de tartışmayı başlatan BüyükSaat Gazetesi sahibi Bekir Fevzi Yıldırım ve dizinin Adana'ya büyük katkısı olacağını söyleyen Refleks Gazetesi sahibi Esra Bekret ile görüştük.

Yetmedi, Adana Valisi İlhan Atış, Seyhan Belediye Başkanı Prof. Dr. Azim Öztürk, şehrin Ayhan Işık'ı Hanefi Keleş, Yüreğir Müftüsü Lütfi Eker, mahallî sanatçı Yetim Ali, ilin esnaflarından Ali Özdoğru, Adnan Özdoğru, Bahri Usta ve işadamı Ahmet Coşkun da tartışmaya katıldı.

Bu eleştirilere cevap veren dizinin yapımcısı Faruk Turgut ise dizide yaşanan olayları Adana'ya mal etmenin insaflı olmadığını söylüyor. Turgut, "Biz TRT değiliz ki... Dertsiz başımıza dert almayalım diye masal mı anlatalım!" diyor.

Sezonun en iddialı yapımlarından birisi olan Orhan Kemal'in eserinden uyarlanma Hanımın Çiftliği dizisi, reyting listelerinin en üstlerinde yer almaya devam ediyor.

Kanal D ekranlarında yayınlanan dizinin ilk bölümünde 1800 figüranın rol alması, Adana'da köhne bir çiftliğin yeniden inşa edilerek 1 milyon 800 bin TL harcanması diziye olan ilgiyi zaten yeterince artırmıştı. 1945-50 döneminin Adana'sını ekranlara taşıyan Hanımın Çiftliği, bütün bu özene rağmen yine de tartışılmaktan ve eleştiri oklarına hedef olmaktan kurtulamadı.

Adana'nın BüyükSaat Gazetesi, geçen hafta manşetinden 'Hanımağa Çiftliği dizisinde Allah, kitap düz gidiliyor. Sinkaflı cümleler... Erotik görüntüler, dayak, ihtiras had safhada..' cümleleriyle dizinin Adana'nın imajını ayaklar altına aldığını iddia etti.

Buna karşılık haftalık yayınlanan Refleks Gazetesi harcanan paranın Adana ekonomisine büyük katkı sağlayacağını ve Adana'nın dizi platosu olacağını dillendirerek Hanımın Çiftliği'ne sahip çıktı. Biz de yaşanan tartışmayı incelemek için soluğu Adana'da aldık.

'RTÜK'e suç duyurusu'

Akdeniz Bölgesi'nin en gelişmiş şehirlerinden biri olan Adana, daha önce Beyaz Gelincik dizisi, Avrupa Yakası'ndaki Dilber Hala tiplemesi, Adanalı dizisindeki Komiser Yavuz karakteri ve Canım Ailem dizisindeki aile fertleriyle dikkat çekmişti. Bir de olaylı mahkeme önü kavgalarıyla... Bu il üzerine adeta bir etiket gibi yapışan adliye kavgaları görüntülerinden muzdarip olan Adanalılar şimdi de Hanımın Çiftliği'nde yer alan küfür ve şiddetin üzerlerine yapışacağı görüşünü dillendiriyorlar.

Her ne kadar film 1950'li yılların Adana'sını Orhan Kemal'in anlatımıyla aktarsa da Adanalılar, kendilerinin yanlış tanıtıldığı belirtip tepkilerini gösteriyorlar. Bunların başında da Seyhan Belediye Başkanı Prof. Dr. Azim Öztürk geliyor. Filmde tam bir tahribat ve iftiranın söz konusu olduğunu belirten Öztürk, "Zaten adliye vakalarının medyada büyütülmesinden muzdariptik. Şimdi de Hanımın Çiftliği ile 7'den 70'e herkes yeni bir küfür tarzını da öğrenmiş oluyor. Sizin aracılığınızla RTÜK'e suç duyurusunda bulunuyorum. Bu kötü imajın Yaşar Kemal'e, Fatih Terim'e, Abidin Dino'ya bir haksızlık olduğunu düşünüyorum." diyor.

Kendisinin bir sanat ya da film eleştirmeni olmadığını belirterek tartışmaya katılan Adana Valisi İlhan Atış ise filmdeki şiddet görüntülerinin bir ibret mi yoksa bir örnek mi olacağını sormaya hakkının olduğunu belirtiyor. "Kadına olan şiddete müthiş karşıyım. Bunun Adana'nın imajına ne katkısı olur? Adana'nın muhteşem yüzünü gösteren çalışmalar varken, bir dizi Adanalıları karılarını, kızlarını dövenler olarak gösteriyor. Sigara içilen sahneleri TV'de göstermiyoruz da bu şiddeti nasıl gösteriyoruz?" diye soran Vali Atış, olayların gerçek olması halinde bile her gerçeği TV'de göstermenin yanlış olduğunu ifade ediyor.

Yerel medyada çiftlik kavgası

Konuyu tartışmaya açan BüyükSaat Gazetesi'nin sahibi Bekir Fevzi Yıldırım, dizinin Adana'ya kötü bir imaj giydirdiği konusundaki ısrarını sürdürüyor. Adana'nın küfür, şiddet ve adliye olaylarıyla gündeme getirilmesinin bazı çevrelerin geçmişten gelen bir geleneği olduğunu ifade eden Yıldırım, "Ben Adana'da doğdum, dizideki gibi bir küfür duymadım. Adana, kadınına, kızına değer veren örnek bir şehirdir. 1990'da TRT'de yayınlanan Hanımın Çiftliği dizisinde bu derece küfür ve dayak yoktu. Biz Adanalı delikanlılar olarak, Adana'nın kötü gösterilmesine neden olan her türlü şeye karşı tepkimizi ortaya koyacağız. Burada 100 milyara kadar destek veren firmalar oldu, onlar da rahatsız. Bu şekilde devam edilirse, desteklerini çekecekler." diyor.

Refleks Gazetesi'nin sahibi Esra Bekret ise dizideki argo ve küfürlerden hoşnut olmadığını belirtse de dizinin Adana'nın tanıtımına büyük katkısı olacağı görüşünü seslendirerek "Her bölüme 400 bin lira harcanıyor. Adana'nın dizi platformu olacağını düşünüyorum. Adana'ya yönelik imaj sorununa yol açmaz dizi. Dizide şehir kulübünde son derece modern giyimli insanlar var, o ayrıntılara bakınca çok mutlu oldum. % 5-10 daha küfür ve şiddet azaltılabilir. Biz Adanalılar olarak olumlu şeyler ortaya koyduğumuz sürece var olan kötü imajı düzeltebiliriz, kendimizi de sorgulamamız gerekir." diyor.

'İyi ki bu dizide oynamamışım"

Peki bütün bu tartışmalara Adana halkı nasıl bakıyor? Adana'nın Ayhan Işık'ı olarak bilinen ve her daim 70'li yılların giyim tarzıyla sokaklarda dolaşan Hanefi Keleş, kendisine Hanımın Çiftliği'nden teklif geldiğini ve günlük 20 lira yevmiye verdikleri için kabul etmediğini söylüyor. "Adam gibi bir rol verecekseniz de gelek dedim." diyen Keleş, "İyi ki kabul etmemişim. Adana'yı küfürbaz gösteriyorlar. Dizide oynasaydım kimsenin yüzüne bakamazdım. Şimdi bölüm başı 1000 lira verseler bile oynamam." görüşünde.

Cezerye imalatıyla uğraşan esnaf Ali Özdoğru, "Adana'nın imajını 68 vilayete karşı zedeliyoruz. Biraz daha filtreli olsa iyi olurdu." diyen Ali Bey'e, kitabı iki kez okuyan kardeşi Adnan Özdoğru da destek çıkarak, "Her toplumda küfür var ama bizde küfür daha çok şaka ve espri olarak yapılır. Adanalı, kadına el kaldırmaz, iyi sever. Gerçek Adanalı, dost canlısı, bonkör ve gönlü zengindir. Dizide bir koyun yüzünden silahlar çekildi, koyunlar zehirlendi. Adanalılar bunu asla yapmaz." diyor. Altı yıldır Adana Yüreğir'de müftülük yapan Lütfi Eker ise küfür ve kavganın Adana'da dizide gösterildiği kadar yaygın olmadığını ve bir kere dışında küfür eden insana rastlamadığını kaydediyor.

Yetim Ali adlı mahallî ses sanatçısı Ali Turaç da dizinin Adana'nın tanıtımına katkısı olsa bile küfür ve şiddetin hoş görülemeyeceğini belirtiyor. Süvari Giyim Yönetim Kurulu Başkanı işadamı Ahmet Coşkun ise bir orta yol öngörüyor. Adana'ya bu tarz filmlerin maddi katkılarını olumlu karşılayan Coşkun, ancak çizilen abartılı imajların şehre zarar verdiğini ifade ediyor: "Bundan 50-60 yıl önce Türkiye'nin her yerinde bu tarz şeyler olabilir. Adana'nın özellikle son 20 yıldan beri sosyal yapısı çok düzeldi. Ne hikmetse bu taraflardan hiç bahsedilmiyor." Ayakkabı imalatçısı Bahri Usta ise dizinin ilgisini çekmediğini, Adana'nın bu kadar da kötü ve yobaz bir yer olmadığını kaydederek, "Diğer illeri de geziyorum, yemin ederim en güzel insanlık Adana'da. Diğer illere göre küfür neredeyse yok burada, bizim adımız çıkmış." diyor.

***

Biz TRT değiliz ki, masal mı anlatalım?

Faruk Turgut (Yapımcı-Gold Film): Hanımın Çiftliği'nin ön hazırlığı için 1,5 milyon lira harcadık, bölüm başı ise 450 bin lira harcıyoruz. Bu dizinin Adana ekonomisine ve turizmine katkısı büyük olacak. Biz dizide Orhan Kemal'in kitabına sadık kaldık. Bu dizide yaşanan olayları Adana'ya mal etmek insaflı değil. Her yerde kötü var da Adana'da yok mu? Adana'nın yerli jargonunda dizideki küfürlerin daha fazlası var. Biz bunu haklı çıkarmaya değil, kadına uygulanan şiddetin, yanlışın altını çiziyoruz. Dramada kötüler de olacak ki iyiler ortaya çıksın. Sonuçta bu bir dizi. Orhan Kemal Adana'yı Fellahlar, Kürtler ve dışarıdan gelenler dile üçe ayırıyor. Biz, mevcut konjonktürden dolayı bunun altını çizmedik mesela. Adana'yı yargılamak haddimize değil. Adana'nın imajı bozulmaz, aksine tanıtımına katkı sağlar. Takdir edilmesi gerekirken yerel basın itiraz ediyor. Biz TRT değiliz ki? İnsanın aklına şiddet gelecek diye şiddet göstermeyelim mi? O zaman da inandırıcılık sorunu olur. Dertsiz başımıza dert almayalım, masal mı anlatalım?

***

İzlerken midem bulandı

İlhan Atış (Adana Valisi): Ben dizi izlemem ama Hanımın Çiftliği Adana'da çekildiği için, Adana'nın nasıl yer aldığını gözlemlemek için izledim. Sanat veya film eleştirmeni değilim. Buradaki şiddet rolleri ibret mi olur, örnek mi? Hepimiz şiddetten şikâyetçiyiz ama bu sahnelerle insanların beyinlerindeki gizli noktaların uyarılmadığını kim söyleyebilir? Kadına olan şiddete müthiş karşıyım. Adana'nın medya kanalıyla adli vakalarla yerleşen imajı belli. Adana'nın muhteşem yüzünü gösteren çalışmalar varken, bir dizi Adanalıları karılarını, kızlarını dövenler olarak algılanıyor. Sigara içilen sahneleri TV'de göstermiyoruz da bu şiddeti nasıl gösteriyoruz? İzlerken rahatsız oldum, midem bulandı. Yarın buna benzer bir hadise olduğunda 'Hanımın Çiftliği gerçek oldu' diye yazacaklar. Buna en çok Adana'daki hanımların karşı çıkması gerekir.

***

RTÜK'e suç duyurusunda bulunuyorum

Prof. Dr. Azim Öztürk (Seyhan Bld. Bşk): Adanalıyık, bici yerik, şalgam içerik... Buraya kadar problem yok. Bireysel vakalar olmuş olsa da adliye vakası söz konusu olunca medyanın şuuraltında Adana'nın akla gelmesini doğru bulmuyorum. Adana imajı bu diziyle bir kez daha zedelenmektedir. Sanatçıları tenzih ediyorum, onlar rollerini yapıyorlar ama yapımcısını ve yayınlayan TV kanalını kınıyorum. 25 yıldır Adana'dayım, 5,5 yıldır belediye başkanıyım, binlerce öğrenci yetiştirdim, böyle bir küfre rastlamadım. Bunu 70 milyon izliyor ve izleyenler yeni bir küfür tarzını da öğrenmiş oluyor. Bunun da bir sorumluluğu yok mudur? Buradan RTÜK'e suç duyurusunda bulunuyorum.

H. Salih Zengin - Zaman