Abone Ol

Erdoğan ve İmamoğlu arasındaki 2028 Cumhurbaşkanlığı seçim yarışı resmen başladı: Eyy Ekrem!

CHP'li İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na yüklenen Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Neymiş, İstanbul'u konutlarla donatmışlar. Bizim 23 yılda yapamadığımızı onlar 5 yılda yapmışlar. Böyle bir şeyi gördünüz mü, var mı bu tür konutlar? Eey Ekrem Efendi, sen bunları delillendir, ispat et, bak bakalım Erdoğan ne yapıyor. Bizim icraatımızın ulaştığı yerlere senin hayallerin bile ulaşamaz Ekrem" ifadelerini kullandı.

Erdoğan ve İmamoğlu arasındaki 2028 Cumhurbaşkanlığı seçim yarışı resmen başladı: Eyy Ekrem!

AKP İstanbul 8. Olağan İl Kongresi, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla düzenleniyor. Kongre, 10 bin kişi kapasiteli Zeytinburnu'daki Basketbol Gelişim Merkezi’nde düzenleniyor. Mevcut AKP İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe'nin görevini Abdullah Özdemir devralacak. Kongrede 600 delege oy kullanacak.

Erdoğan'ın kongrede yaptığı konuşmadan satır başları şöyle:

"İstanbul teşkilatımızda bugüne kadar görev yapmış, sorumluluk üstlenmiş tüm kardeşlerime şükranlarımı sunuyorum. Kıymetli yol ve dava arkadaşlarım, bugün İstanbul teşkilatımızda bayrak değişimi yaşanıyor. 4 yıldır İstanbul İl Başkanlığı görevini şan ve şerefle, konumunun getirdiği sorumluluk bilinciyle yürüten ve bugün nöbeti devreden Osman Nuri Kabaktepe'ye partim ve teşkilatım adına teşekkür ediyorum. Osman Nuri kardeşimle birlikte farklı kademelerde görev yapmış yol ve dava arkadaşlarımıza da takdir ve tebriklerimi iletiyorum.

Bir şeyler gördüm gelirken billboardlarda. Neymiş, İstanbul'u konutlarla donatmışlar. Bizim 23 yılda yapamadığımızı onlar 5 yılda yapmışlar. Böyle bir şeyi gördünüz mü, var mı bu tür konutlar? Eey Ekrem Efendi, sen bunları delillendir, ispat et, bak bakalım Erdoğan ne yapıyor. Bizim icraatımızın ulaştığı yerlere senin hayallerin bile ulaşamaz Ekrem.

Bahçeli'ye geçmiş olsun mesajı

Bu vesile ile Cumhur İttifakı ortağımız MHP Genel Başkanı sayın Devlet Bahçeli'ye şahsım ve partim adına geçmiş olsun dileklerimi iletiyor, kendisine yüce Allah'tan acil şifalar diliyorum. Sağlık durumu iyi olan sayın Bahçeli'nin nekahat dönemini bir an önce tamamlayarak Türkiye'ye hizmet mücadelesini eskisinden daha büyük kararlılıkla devam edeceğine inanıyorum. Bugün yaptığım telefon görüşmesinde durumunun gayet iyi olduğunu kendinden dinleme fırsatı buldum.

Millete hizmet yolunda parolamız bellidir. Son 23 buçuk yıldır olduğu gibi yine 'ben' değil, 'biz' diyeceğiz. Aramıza nifak tohumları ekmeye kalkanların oyunlarına gelmeyecek, pusuda bekleyen fitne tüccarlarına ümit kırıntısı dahi vermeyeceğiz. Hep söylediğim gibi biz çıkar birliği değil, dava arkadaşlığı, kader ortaklığı yapmış, birbirine kardeşçe kenetlenmiş bir kadroyuz. Hepimiz bulunduğumuz görevlere sadece ve sadece millete hizmet etmek için geldik. Biz bu millete efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geldik.

Şimdiye kadar deprem bölgesinde 201 bin 580 konut ve iş yerinin kurasını çektik, anahtarlarını hak sahibi vatandaşlarımıza teslim ettik. Hatırlarsanız biz yıkıntılarla uğraşırken muhalefetten birileri çıkmış, 'Hükümet bu enkazın altında kalır' demişti. Yine o günlerde bu yükün altında ezilmemiz için ellerini ovuşturanlar, milletin yürek yangınından siyasi rant devşirmeye çalışanlar vardı. Haritada yerini dahi bilmedikleri ülkeleri Türkiye'ye örnek gösterecek kadar akıllarını ve vicdanlarını hırslarına esir edenler olmuştu. Vatandaşın umudunu kırmak, bizim de irademizi örselemek için her şeyi denediler, yapamazsınız, siz bu inşaatları bitiremezsiniz dediler. Daha bir sürü akıl, insaf ve ahlak dışı iddia ile karşımıza dikildiler. Biz, tökezlememizi bekleyenlerin heveslerini kursaklarında bıraktık.

"Asrın felaketinde asrın vicdansızlığını sergilediniz"
Burada şunu da söylemek durumundayım; daha artçı sarsıntılar devam ederken ortalığı velveleye verip de 2 yıldır ortalıkta görünmeyen deprem turistlerine bugün bir çift sözüm var. Asrın felaketinde asrın vicdansızlığını sergilediniz. Sırf oy tercihlerinden dolayı depremzedelerimize hakaret ettiniz. Şimdi geriye dönüp bakınca hiç mi utanmıyorsunuz? Hiç mi vicdan azabı duymuyorsunuz? İktidara muhalefet etmekle devletinize ve milletinize düşmanlık etmenin arasındaki devasa ayrımın farkına acaba ne zaman varacaksınız? Bir çift sözüm de bol bol vaat dağıtıp sırra kadem basanlaradır. Hani bedava ev yapıyordunuz, hani her şeyi ücretsiz sağlıyordunuz? Ne oldu, niçin sözlerinizin arkasında durmadınız? Her mikrofon uzatıldığında devleti, AK Parti'yi acımasızca eleştiriyorsunuz. Bizi eleştireceğinize, kötüleyeceğinize belediyeler eliyle yapsaydınız ya... Şu anda yönetimi sizde olan belediyelerde ne yapıyorsunuz? Bedava evleri, konutları, iş yerlerini unuttunuz mu? Niçin yapamıyorsunuz, elinizi tutan, sizi engelleyen mi oldu? Neden yapmadığınızı çıkın depremzedelere, millete açıklayın.

Değerli kardeşlerim soruların hiçbirine tatmin edici cevap veremezler. Bunlar siyaset yapmakla polemik yapmayı aynı şey zannediyor. Unutmayın her tırtıldan kelebek olmaz. Maalesef bunların kozasından da ülkeye ve millete hizmet eden siyasetçi çıkmaz. Dikkat edin her vaatleri gibi deprem bölgesi ile ilgili verdikleri sözler de seçim sonrasında unutuldu gitti. Şunu tüm samimiyetimle ifade etmek isterim. Bu işleri az çok bilen herkes, Türkiye'nin deprem bölgesinde yürüttüğü çalışmalardan hayranlıkla ve takdirle bahsediyor. 100 bin 200 bin konut yaptık deyince hayretlerini gizleyemediklerini defalarca gördük ama bakıyorsunuz ülkemizin ana muhalefet partisi deprem meselesinde bile polemik yapıyor, karalama, kötüleme peşinde koşuyor.

"Kendi bünyelerini saran yolsuzluk, kayırmacılık, hırsızlıkla uğraşmıyorlar"
Eskiler hem iş yapmayıp hem de yapılan işe çamur atana, 'Dinime dahleden bari Müslüman olsa' der. Ana muhalefetin ahvali de tam olarak böyle. İnşaat çalışmalarımıza laf ediyorlar ama depreme dair, depreme hazırlığa dair ne bir projeleri ne de elle tutulur bir icraatları var. İnşa etmek deyince de akıllarına ev, yol, köprü, hastane, okul değil, balya balya dizilen para kuleleri geliyor. Şişirilmiş konser faturalarıyla belediyeleri yağmalamayı kar sayıyorlar. Eli kanlı, sicili bozuk, halk düşmanı, radikal sol örgütlerin sloganlarıyla adliye önlerinde polise saldırmak neredeyse rutinleri haline geldi. Devletin yargısıyla, hakimiyle, savcısıyla uğraştıkları kadar kendi bünyelerini saran yolsuzluk, kayırmacılık, hırsızlıkla uğraşmıyorlar. Parti içi iktidar kavgası gözlerini kör etmiş durumda. Siyasi ikballeri için dün uğruna gözyaşı döktüklerinin bugün sırtına hançer saplamaktan dahi çekinmiyorlar. Yıllarca Gandhi Kemal diyerek omuzlarında taşıdıkları şahsı bugün küt dese linç ediyorlar.

"İstanbul dahil büyükşehirlerimiz sapır sapır dökülüyor"

Sağındaki ve solundakilerin arasında kalmaktan pestile dönmüş mevcut genel başkanın çaresizliği ve öfkesi artık diline vuruyor. Söylemi değişmeye, Türk siyasetine yakışmayan üsluba dönüşmeye başladı. Bağırarak çağırarak, önüne gelene hakaret ederek suç bastırmaya çalışıyor. Hizmeti, eseri, yatırımı arasan da zaten bulamıyorsun. Yönettikleri belediyelerde fetret dönemi, yerini çöküş dönemine bıraktı. İstanbul dahil büyükşehirlerimiz sapır sapır dökülüyor, İstanbul yanan otobüslerden geçilmiyor. Kendi televizyon kanallarındaki ekran yüzlerini bile isyan noktasına getirdiler. Tedbirsizliklerden artık onlar bile rahatsız oluyor. Çöp çukur çamur… Aynı hale gelmedi mi İstanbul? Makyaj döküldükçe bu tepkiler daha da artacaktır. İş üretenlerle polemik üretenlerin farkı daha net görülecektir.

"Ekrem Bey verdiğim rakamlara dikkat et, ondan sonra da kendine gel"

İstanbul'u bir baştan diğer başa modern raylı sistem ağlarıyla donattık. Marmaray ile bugüne kadar yaklaşık 1 milyar 271 milyon yolcu taşıdık. Bay Ekrem, laf ola beri gele yok. Verdiğim rakamlara dikkat et, ondan sonra da kendine gel."