Abone Ol

Dezenfektanların yan etkileri korkuttu..

Salgından korunmak için daha önce hiç olmadığı kadar dezenfektan, çamaşır suyu ve diğer deterjanlar kullanılıyor. Uzmanlar bu durumun, sağlık sorunlarına neden olabileceği gibi, doğayı da olumsuz etkileyeceği konusunda uyarıyor.

Dezenfektanların yan etkileri korkuttu..

Ayla Ganioğlu-24 saat

Covid-19 virüsü ile birlikte çok fazla kullanılmaya başlayan dezenfektan, çamaşır suyu, deterjanlar ve diğer kimyasal maddelerin, insan sağlığı ve doğayı olumsuz etkilememesi için artık çok daha sık uyarı yapılıyor.
Virüs korkusu ile önerilen miktarlardan daha fazlasını ve yanlış yerlerde kullanma eğilimi ortaya çıktı.

24 Saat Gazetesi’nin sorularını yanıtlayan uzmanlar, bu maddelerin çok fazla kullanılması durumunda sadece alerji de değil, akciğer rahatsızlıkları ve kanser gibi hastalıkların tetikleyicisi olabileceği uyarısında bulundular.

Uyarılar, uyarılar…

Dermatoimmünoloji ve Alerji Derneği Başkanı Prof. Dr. Nilgün Atakan, Covid-19 pandemisiyle birlikte tüm dünya ve Türkiye’de, “fiziksel mesafe, maske kullanımı ve el hijyeni” önlemleri gündeme gelince, dezenfeksiyon amacıyla sirke, kolonya, dezenfektan, çamaşır suyu, sabun ve deterjan tüketiminde büyük bir artış olduğu görüldüğüne işaret etti.

Prof. Dr. Atakan, konu ile ilgili şu uyarılarda bulundu:
“Genellikle bakteri, virüs ve mantarlara etkili çeşitli kimyasallardan oluşan dezenfektan maddelerin bir kısmı yüzey bir kısmı da cilt ve mukozaya uygulanabilir özelliktedir. Dış ortam yüzeyleri için kullanılan çamaşır suyu ve deterjanlar, deri ile temas etmemeli ve önerilen konsantrasyonlarda kullanılmalıdır. Deriye temas ettiğinde yanık benzeri şiddetli irritasyon dermatitine yol açarken, tuvalet gibi küçük kapalı ortamlarda kullanıldığında solunum yollarında benzer şekilde irritasyona ve solunum sıkıntısına neden olur.

Dezenfektanların etkisinin artacağı düşüncesiyle birbiriyle karıştırılması son derece yanlıştır. Bu işlem kimyasal bir tepkimeye yol açarak deri, mukoza ve solunum yollarında ileri derecede tahrişe ve hasara neden olur. Ayrıca karıştırılan dezenfektanların istenen antibakteriyal ve antiviral etkileri de bozulabilir.”

Açık alanlarda da yaşıyor

Prof. Atakan, Covid-19’un damlacık yolu ile yayıldığını ancak öksürükle havaya saçılan veya virüs taşıyan ellerle viral partiküllerin etraftaki yüzeylere de bulaşıp birkaç saat veya birkaç gün (2 saat-5 gün) yaşamasının söz konusu olduğuna dikkat çekerek açıklamalarına şöyle devam etti:

“Bu nedenle bu dönemde toplu taşıma araçları, park ve bahçeler, AVM ve ofisler periyodik olarak dezenfekte edilmek zorundadır. Bu işlemde daha çok hidrojen peroksit içeren dezenfektanlar kullanılır, renksiz ve kokusuz olduğu için genellikle çevreye zarar vermez, solunum yollarında irritasyon yapmaz. Ancak ortamın fiziki koşullarına göre, düşük konsantrasyonlarda ve püskürtme yöntemiyle profesyonel eğitim alan kişilerce uygulanması gerekir. Evimizin dezenfeksiyonunda sabunlu su ile temizlik yapılması, en fazla yerlerin sulandırılmış çamaşır suyu (9 ölçü su+1 ölçü çamaşır suyu) ile silinmesi yeterlidir. Ardından ortamın havalandırılarak kokunun giderilmesi sağlanır.”

Şikâyetler çoğaldı

Covid döneminde en fazla ellerde kuruluk, çatlama, kaşıntı ve yaralar şikâyeti ile başvuran hastalar olduğunu dile getiren Prof. Atakan, şunları söyledi:
“Ellerin sık sık 20 saniye süre ile yıkanması, el dezenfektanı ve kolonya kullanımı bir müddet sonra el egzamasına yol açabilir. Önlem alınmaz ve tedavi edilmez ise giderek şiddetlenerek çok sıkıntılı bir tablo yaratabilir. Bu nedenle elleri yıkarken alkali sabun ve sıcak su kullanmamalı, her yıkama sonrasında nemlendirici sürülmelidir. Alkol bazlı el dezenfektanlarının kuru deriye irice bir nohut kadar olacak şekilde 30 saniye ile sürülmesi yeterlidir, ardından nemlendirici sürülmelidir. Ellerde kaşıntı, yanma, çatlama gibi egzama belirtileri fark edildiğinde hemen tedavi için başvurulmalıdır.”

Koah için risk

Hacettepe Üniversitesi Göğüs Hastalıkları Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ebru Çelebioğlu, hava yolları mukozasını tahriş etme potansiyeli olan kimyasallarla yapılan temizliğin özellikle astım ve Koah gibi kronik hava yolu hastalığı olanlarda solunum şikâyetlerinde artışa neden olabildiğini söyledi. Doç. Çelebioğlu, “Bu maddeler mutlaka kullanılacaksa ortamın çok iyi havalandırılmasını öneriyoruz. Cerrahi maskeler kimyasalların neden olduğu irritasyonu engellemiyor. Çok fazla el yıkama ellerde tahriş ve egzama ortaya çıkmasına neden olabiliyor. Kimyasalların amaçları dışında kullanılmaları ve karıştırılmasını önermiyoruz” uyarısında bulundu.

Mahalle baskısı yaşanıyor

Hacettepe Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Çağatay Güler, temizlik için su ve sabunun yeterli olduğunu, bunlar olmadığı takdirde dezenfektan kullanılabileceğini belirterek şu açıklamayı yaptı:
“Kırk yıllık halk sağlıkçıyız. İnsanlara, ‘Gidin dezenfektan kullanın’ dediğimi hatırlamıyorum. Toplum, kimyasallar daha etkili zannediyor. Kolonyada da yüzde 60 yeterlidir. Kirli zeminler deterjan ve suyla yıkanmalıdır. Çamaşır suyu kullanımı da 9 bardağa bir bardaktır. Toplumumuzda bir yanlış inanış var. Bir şeyin azı faydalıysa çok kullanmaya başlar. Ama bu temizlik maddelerinde de vitaminde de önerilen miktarı aşmak, öldürebilir. Çok kullanmak doğru değildir. Bir şeyi çok kullandığınızda temizliği sonsuza kadar gitmez, önemli olan bireyin kendi temizliğidir. Paralar kirli diye dezenfekte edilmez örneğin. Kullandıktan sonra elinizi yıkarsınız. Berberler iki ay kapalı kaldı açılırken dezenfekte edildi. Neden? Mikrop yatıp bizi beklemiyor ki… Normal deterjanla temizlik yeterli. Ama yapmayınca bir şey olmamış gibi duygu ortaya çıkıyor. Geçen iki üç ayı boşa harcadık. Dışarıda el yıkama yerleri yapabilseydik. Yurtdışında el yıkama tabelaları vardır. Taksim’de Kızılay’da el yıkama yerleri yok. Acaba çekilebilir bidonlar düşünülemez mi? Sabunla da enfeksiyon olabilir o nedenle toplu kullanımlarda, sıvı sabun geçerli olmalı. Muslukların vidaların kaldıraç gibi olanlar tercih edilmeli.”

Prof. Güler, sokak ve caddelerin, doğanın dezenfekte edilmesi diye bir şey olmadığını bildirerek, buralarda kimyasalların kullanılmasının doğada birikim yapacağını, sulara karışabileceğini ve zararlı olabileceğini ifade etti. Prof. Güler, “Ama öyle bir baskı var ki, bunlar yapılmayınca görev yapmamış gibi oluyorsunuz. Mahalle baskısının sonucu bunlar yapılıyor” dedi.

Sağlık ve çevre için tehlikeli

Hacettepe Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Gülen Güllü, dezenfektan ve çamaşır suyunun hem sağlık hem de çevre açısından tehlikeli olduğunu, bu nedenle mümkün olduğunca az kullanılması gerektiğini söyledi.
Çamaşır suyunun kullanımında çıkan bazı gibi tehlikeli maddelerin solunmasının çok büyük etkilere neden olduğunu belirten Prof. Güllü, “Bunların kapalı ortamda kullanımını önermiyoruz. Ama kullanılması durumunda havalandırılmalı. Çok sık kullanıldığında ve havalandırma olmazsa kansere neden olabilir. Tuzruhu ile çamaşır suyunun karıştırılması da ölüme neden olabilir. Bunlara dikkat edilmeli” dedi.
Prof. Güllü, dezenfektanların içinde güçlü kimyasallar olduğunu ve insana temas etmesi halinde ciddi etkilerinin bulunduğuna dikkat çekerek, çok kullanılmasının ellerde dermatik etkileri olabileceğini vurguladı. Açık alanların dezenfekte edilmesinde kullanılan bazı maddelerin çok kullanılmasıyla doğada hidrolik döngüye girip, sonunda insana zararlı hale gelebileceğinin altını çizen Prof. Güllü, ancak Covit-19 nedeniyle denge-maliyet hesabı yapılarak, virüsü öldürmek için bunların kullanılmak durumunda kalındığını dile getirdi. Prof. Güllü, yollarda, parklarda, otobüslerde dezenfeksiyonun basınçla, buharlı su ile yapılması durumunda olumsuz etkilerin olmayacağını söyledi.

Alerji ve akciğeri etkiliyor

Ankara Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Ali Karakoç, en önemli önlemin kişisel hijyen olduğunu ve bunun için sabun ve suyun yeterli olacağını, bunların olmaması durumunda dezenfektan ve kolonya kullanılabileceğini kaydetti. Temizliğin alışıldığı şekilde, klasik temizlik nasılsa o şekilde yapılmasının doğru olduğunu ifade eden Dr. Karakoç, dezenfektan ve çamaşır suyunun çok kullanılmasının alerjik sorunlar ve akciğer üzerinde etkileri olduğuna dikkat çekti.
Dr. Karakoç, dezenfektan kabinlerinin hastanelerde dahi kullanılmadığını, nemalanmak isteyenlerin ürettikleri bir şey olduğunu bildirerek, sebze ve meyvelerin sirkeli bol suyla yıkanmasının yeterli olduğunu belirti.

Merdiven altı üretime dikkat

TMMOB Kimya Mühendisleri Odası Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi ve Atılım Üniversitesi Araştırma Görevlisi Fırat Ayan, kimyasal maddelerin aşırı miktarda kullanılmasının insan ve halk sağlığı açısından risk teşkil ettiğini vurguladı. Ayan, cildi fazla dezenfektan kullanımına maruz bırakmanın, cildin üzerindeki yağı da parçalayıp cilt yapısını bozarak tahriş edeceğini ve enfeksiyona açık hale getireceğine dikkat çekerek şunları söyledi:

“Çamaşır suyunu uzun süre boyunca solumak solunum yolları ve akciğer sağlığımızı tehdit edecektir. Öte taraftan, sirke gibi tüketimi artan asidik içerikli ürünlerin, çamaşır suyu gibi bazik bir kimyasalla karışması, birtakım kimyasal reaksiyonlara sebebiyet verecek ve bu reaksiyonlardan çıkan klorin gibi gaz ürünlerin solunması yine akciğer ve solunum fonksiyonlarını olumsuz etkileyecektir. Ayrıca bu karışım birbirini nötrleyerek etkisiz hale getirecek ve temizlik adına bizlere hiçbir katkıda bulunmayacaktır. Bu tip ürünler sadece gerekli olduğunda, özellikle kirli zeminlerle temas halinde bulunulduğunda dikkatli bir şekilde ve tek başına kullanılmalıdır.”
Ayan, bakteri ve virüsün aynı şey olmadığına dikkat çekerek, “Sadece alkol bazlı dezenfektanlar virüslere karşı etkilidir ve antibakteriyel diye satılıp alkol içerikli olmayan dezenfektanların kullanımından uzak durulmalıdır. Merdiven altı üretimi yapılan dezenfektanlar tercih edilmemelidir. Çünkü üretim sırasında bir standart sağlanamayacağından, yanlış içerik ve süreçlerle üretilen bu tip dezenfektanlar sizlere zarar verecektir” uyarısında bulundu.

Tartışmalı bir konu: Dezenfektan kabinleri

Dezenfektan kabinlerinin, insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerinin tıp doktorları ve biyologlar tarafından hâlâ tartışıldığına işaret eden Ayan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Öncelikle, kabinlerin çoğu yerde umuma açık olması sosyal mesafe ihlaline sebep olabilir ve bu durum coronavirüs gibi solunumla bulaşan hastalıkların yayılımını hızlandırabilir. Ayrıca bu tip kabinlerde kullanılan kimyasalların doz ayarları kolay yapılamayacağından; göz, solunum, akciğer ve cilt sağlığı için olumsuz olacaktır. Bu sebeple, kontrolsüz kimyasal salınımının olduğu yerlerden uzak durmak sağlık açısından faydalı olacaktır. ”

Ayan, zor bir süreçten geçerken, süreci uzun vadede daha zor bir evreye taşımamak ve kimyasalların oluşturabileceği kanser, solunum yolu rahatsızlıkları gibi olumsuz durumlardan uzak kalmak için bilinçsiz bir şekilde kimyasal kullanımından uzak durulması ve bu ürünlerin kullanılacağı ortamların mutlaka iyi havalandırılması ve bireysel temizliğin, el temizliğinin en iyi yolunun su ve sabun olduğunun unutulmaması gerektiğini söyledi.