Abone Ol

Davutoğlu ile Babacan arasında ilk polemik

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ekonomi kurmaylarıyla birlikte partisinin ekonomi manifestosunu açıkladı. Davutoğlu, ekonomiyi başarılı biçimde yönettiğini sık sık vurgulayan Ali Babacan'a örtülü yanıt verdi.

Davutoğlu ile Babacan arasında ilk polemik

“Ekonomide Gelecek Modeli” adı verilen manifestoda Gelecek Partisi’nin ekonomi yönetim anlayışında neoliberal politikalar ve statükocu politikalara yer verilmeyeceği ifade edilerek, Hz. Mevlana’nın “Şimdi yeni şeyler söylemek zamanı” sözüne atıf yapıldı.

Davutoğlu yaptığı konuşmada Türkiye’yi dünyayı kapatarak 'millilik' yaptığını ifade eden bir anlayış olduğunu belirterek, “Biz bunun karşısındayız” dedi.

Türkiye’nin içinde bulunduğu krizi geçmişteki 2001 krizi ve küresel krizden kaynaklanan 2008 kriziyle bir tutmanın büyük bir hata olacağını da ifade eden Davutoğlu, bu dönemlerde ekonomiyi başarılı biçimde yönettiğini sık sık vurgulayan Ali Babacan'a örtülü yanıt olarak algılanan sözlerinde şöyle dedi:

“2001 krizi, 28 Şubat ikliminde hukukun yara aldığı, özgürlüklerin daraltıldığı bir dönemde Türkiye’nin iç dinamiklerinden kaynaklanan bir krizdi. Darbenin yarattığı demokrasi açığı, siyasetteki zaafın yarattığı ekonomi yönetimindeki tutarlılık açığı sonuçta cari açığa ve bütçe açığına sebep olmuş, Türkiye’nin milyarlarca dolarlık kaynağına ve yıllarına mal olan ağır bir tabloyu doğurmuştu.

Ama o dönemde küresel ekonomi sağlıklı, dış koşullar elverişliydi ve içerideki zaaflar ortadan kaldırılınca küresel konjonktür toparlanmamızı kolaylaştırmıştı. 2008 krizi ise küresel dengesizliklerin gelişmiş ülkelerdeki finansal sistemde yarattığı çöküşle başlayan ve finans sektörü üzerinden yayılan bir krizdi. Dış dünya zaaf içindeyken buna karşılık Türkiye o dönemde görece daha güçlü bir durumdaydı.

Siyaset, 27 Nisan e-muhtırasıyla yaratılmaya çalışılan dayatmaları demokrasiyi güçlendirerek ve özgürlükleri genişleterek bertaraf etmişti. Borçluluk oranlarımız düşük, morallerimiz yüksekti. Dolayısıyla Türkiye küresel krizden kendi iç dinamikleri sayesinde nispeten az etkilenerek çıkmayı başardı. Geçmişteki başarıları yarının teminatı olarak göstermeye çalışmak durağan bir zihnin ve tarihin akışındaki dinamikliği kavrayamamanın yol açtığı bir yanılgıdır.

2001 ve 2008 sonrası bambaşka koşullarda uygulanan jenerik politikaların, bu dönemde de çözüm olacağını iddia edip tutarlı ve bütünlükçü bir program sunmaktan kaçınmak, somut öneriler yerine medyatik sloganların arkasına sığınmak kolaycılıktır, kaytarmacılıktır, mirasyedi bir anlayıştır. Bugün dünden farklıdır.”

Türkiye’nin içinden geçtiği krizin hem iç hem dış kaynaklarının olduğunu belirten Davutoğlu, geliştirdikleri modelin günümüzün ihtiyaçlarına karşılık verdiğini vurguladı.

Gelecek Partisi’nin Akkuyu nükleer santralini destekleyip desteklemediği sorusuna da yanıt veren Davutoğlu, Türkiye’nin nükleer enerji teknolojisine sahip olması gerektiğini, ancak Rusya’ya vergi muafiyeti tanınınca ekstra bir yük oluştuğunu, bu arada dünyada da enerji fiyatlarının düştüğünü, anlaşmanın koşullarının yeniden değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.

Gelecek Partisi’nin ekonomi kurmaylarından, eski Borsa İstanbul Başkanı ve AK Parti milletvekili İbrahim Turhan ise “Ekonomide Gelecek Modeli”nin, üç aşamada ve üç fazda işleyecek şekilde tasarlandığını belirterek, 16 milyon vatandaşın yaşamlarını yoksulluk sınırının altında sürdürdüğünü belirtti. Turhan şunları söyledi:

“Gelecek Partisi insan, onuruna yaraşır bir yaşam sürdürmeye, kendini geliştirmeye ve toplumsal alana onurlu biçimde katılmaya yetecek gelire sahip olmayı, vatandaşlarımız açısından temel insan hakkı olarak görmektedir. Nüfusun en zengin yüzde 10’unun geliri Avrupa Birliği ortalaması seviyesindeyken ne yazık ki en alt gelir dilimindeki 16 milyon insanımız yaşamlarını, yoksulluk sınırının altındaki geri kalmış ülkelerin koşullarında sürdürmeye çalışmaktadır.

Gelir için alt sınırı oluşturması gereken asgari ücretin Türkiye’de yaşam standardı haline gelmiş olması ciddi bir sorundur. Daha da vahimi, ortanca ücretin asgari ücretin belirgin biçimde altında kalmasıdır. Bir başka deyişle her iki çalışanımızdan biri 2 bin 500 TL ve altı ücretle yaşam mücadelesi vermektedir. Asgari ücretimizin düzeyi, çalışanlarımız açısından da istihdam üzerindeki vergi ve prim yükleri sebebiyle işverenlerimiz açısından da sorun teşkil etmektedir. Asgari ücretin ve emeklilikte yaş sınırına takılan vatandaşlarımızın sorunlarının çözülmesi Gelecek Partisi için bir onur meselesidir.”

Gelecek Partisi olarak vergi konusunu sadece maliye politikasının gelir bileşeni olarak tanımlayan sığ yaklaşımı yetersiz bulduklarını da ifade eden Turhan, “ Adil ve etkili vergi sistemi demokrasinin vazgeçilmez bir unsurudur” dedi.

Gelecek Partisi’nin ekonomi kurmaylarından, eski bankacı ve bürokrat Serkan Özcan ise kamu maliyesiyle ilgili geliştirdikleri modeli anlattı. Özcan, Covid-19 salgınının yarattığı tahribattan en az zararla çıkabilmek için toplumun tüm kesimlerine dokunan 'sağlık ve sosyal güvenlik’ harcamalarının öneminin arttığını, ancak salgın sürecinde alınan geçici mali önlemlerin, kalıcı hale gelmesine müsade etmeyeceklerini belirtti.

Özcan, belli sektörleri odağa alan, 'hedefe yönelik yatırımlara’ öncelik vereceklerini, yatırım kararlarında, ilgili sektörlerdeki ihtiyaçları, sosyal faydayı, finansman kapasitesini ve verimliliği esas alacaklarını ifade etti.

Serkan Özcan, Türkiye Varlık Fonu olmak üzere bütçe dışı nitelik kazanmış olan tüm uygulamaları sonlandıracaklarının da altını çizdi.

Serkan Özcan, Berat Albayrak’ın Hazine ve Maliye Bakanı olmasından bu yana bütçe açığının 74 milyar lira, faiz harcamalarının 51 milyar lira, bir dönemlik gelirleri çıkararak hesaplanan program tanımlı bütçe açağının ise 164 milyar lira arttığını da belirtti.

Gelecek Partisi’nin bir başka ekonomi kurmayı, eski bankacı Kerim Rota ise yoksullukla mücadele konusundaki politikalarını anlattı. Enflasyon dar gelirlilerin cebinden çaldığına dikkat çeken Rota, Cumhurbaşkanlığı sisteminden geçildiğinden bu yana birikimli enflasyonun yüzde 29’a yükseldiğini belirtti. Rota, “Enflasyonla gerçek bir mücadele yürüteceğiz. Bu mücadeleyi itibarlı para ve maliye politikaları ile destekleyerek dezavantajlı kesimlerin gelirlerinin reel olarak artmasını sağlayacağız” dedi.

Çalışan açısından asgari ücretten verginin kalkması ve işveren açısından istihdam yükünün azaltılmasının bütçede kalıcı bir hasara yol açmadan yapılabilecek durumda olduğunu da belirten Rota, “Bütçede bunun için hem gelir hem gider tarafında neler yapılabileceğine ilişkin ayrıntılı çalışmalar yaptık. Asgari ücretle çalışanlara bürüt ücretlerini net olarak ödeyeceğiz. Asgari ücreti enflasyonun üzerinde artırarak düşük düzeydeki ücretlerin reel olarak yükselmesini sağlayacağız” diye konuştu.