Abone Ol

Çölaşan'dan Bahçeliye mektup: Yoksa sizi birileri işletti mi?

Sözcü gazetesi yazarı Emin Çölaşan, bugünkü köşe yazısında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye seslendi. Bahçeli'ye açık mektup yazan Çölaşan, "Bir iktidar partisinin kurtarıcı meleği ve stepnesi olmayı içinize nasıl sindirdiniz?" diye yazdı.

Çölaşan'dan Bahçeliye mektup: Yoksa sizi birileri işletti mi?

Sözcü yazarı Emin Çölaşan, MHP lideri Devlet Bahçeli'ye açık mektup yazdı. Kendi köşesinden Bahçeli'ye seslenen Çölaşan, ağır eleştirileriyle dikkat çekti.

Çölaşan, "Ne oldu beyefendi, akıl, izan ve mantıktan nasıl oldu da böylesine uzaklaştınız? Bir iktidar partisinin kurtarıcı meleği ve stepnesi olmayı içinize nasıl sindirdiniz?" diye sordu.

Bahçeli'nin Ayasofya hakkındaki, "Biz Ayasofya'da çan sesi duymak istemiyoruz" açıklamasını hatırlatan Çölaşan, "Ayasofya'da en son çan sesi İstanbul'un fethedildiği 29 Mayıs 1453 günü duyulmuştu. Aradan yüz yıllar geçti beyefendi, yoksa siz gaipten gelen çan sesleri mi duymaya başladınız?" ifadelerini kullandı.

Çölaşan'ın Bahçeli'ye mektubu şu şekilde:

“Sayın Devlet Bahçeli, iyi olmanızı dilerim…

Her genel başkan gibi sizi de elbette izliyoruz. Hükümetin resmî olmayan küçük ortağı ve aynı zamanda bastonusunuz, izlenmeniz çok normaldir.

Siyaset alanında yaptıklarınızla kendi partilileriniz dahil herkesi şaşırttığınızın acaba farkında mısınız?

Recep Bey'i de millet olarak elbette izliyoruz…

Ama o, sizin kadar ‘Şaşırtıcı' olmuyor…

Zira onun yolu belli.

Ya sizin yolunuz, acaba o da belli mi?

Göründüğünüz ya da görünmek istediğiniz gibi öyle sert, haşin ve asık suratlı biri değilsiniz.

Gerektiğinde kendi iç çevrenizde güler yüzlü olmayı, hatta espri yapmayı bile biliyormuşsunuz!

Ama gel gelelim şimdiki durumunuzu gördükçe, sizden ve AKP'den yana olmayan herkese en sert bir biçimde posta koyduğunuza, hatta bazen de hakaretler savurduğunuza tanık oldukça bizi şaşırtıyorsunuz.

Oysa siz böyle biri değildiniz beyefendi…

Yakın geçmişte gerek Recep Bey ve gerekse partisine ettiğiniz sert sözler ve suçlamalar bazıları tarafından unutulmuş olsa da, hepsi arşivlerde duruyor.

Örneğin miting meydanında ona kürsüden attığınız ip!

En amansız suçlamalarınız!

Ne oldu beyefendi, akıl, izan ve mantıktan nasıl oldu da böylesine uzaklaştınız?

Bir iktidar partisinin kurtarıcı meleği ve stepnesi olmayı içinize nasıl sindirdiniz?

Ortada bir iktidar var…

Ve o iktidarın sonuna kadar destekçisi olan bir parti, yani siz varsınız.

O iktidar şimdi Ayasofya'da namaz kıldırmanın peşine düştü. Aklına her estiğinde Kanal İstanbul gibi, İş Bankası gibi suni gündemler yaratıp toplumu germeye kalkıştıklarını artık görmeye başlayın lütfen.

Destek vermek!..

Eyvallah ama bu kadarı değil.

Dediniz ki ‘Biz Ayasofya'da çan sesi duymak istemiyoruz!..'

Ayasofya'da en son çan sesi İstanbul'un fethedildiği 29 Mayıs 1453 günü duyulmuştu.

Aradan yüz yıllar geçti beyefendi, yoksa siz gaipten gelen çan sesleri mi duymaya başladınız?

Ne zaman, nerede duydunuz o sesleri, ya da size kim söyledi?

Yoksa sizi birileri işletti mi?

Bu kadarını hiç sanmam ama yine de sorayım dedim.

Yazının devamı için TIKLAYIN