Abone Ol

Binali Yıldırım, İmamoğlu'nun vaatlerini sahipleniyor iddiasına ne dedi?

AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Binali Yıldırım, katıldığı CNN Türk'teki Tarafsız Bölge programında Ahmet Hakan'ın sorularını yanıtlıyor.

Binali Yıldırım, İmamoğlu'nun vaatlerini sahipleniyor iddiasına ne dedi?

Yıldırım'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

"Başından beri yargının kararı herkesi bağlar. Vatandaşın oyu yerini buldu mu, bulmadı mı bunun mücadelesini 15 gün boyunca hukukun içerisinde itirazlar ederek biz yaptık. Malum iki adayın birbirine yakın oy olması sonucu bu hukuki süreç önemli hale geldi. Biz itirazlarımızı yapmaya başlayınca bazı anormal bulgulara rastladık.

Bunları gördükten sonra seçimin şaibe ile karşı karşıya kaldığı fikri daha da kuvvetlendi ve biz üzerine gittik. Öncelikle iptal veya seçimin yeniden yapılması fikrine hiç itibar etmedik. oyların tamamının yeniden sayılmasıydı bizim talebimiz. Seçim yenilemenin bir ekonomisi var.

O yüzden seçimlerin sonucunun öyle ya da böyle, aday adı vererek söylemiyorum, 'kafalardaki soru işaretlerini ortadan kaldırmak hem oy vereni hem de kazanan yahut kaybeden adayı rahatlatmak için buna ihtiyaç var' dedik."

"İSTANBUL'DAKİ OYLARIN YÜZDE 10'U MERTEBESİNDE OY SAYILDI"

Biz sayım için müracaat ettik. İlçelerin müracaatlarını yaptık bir kısmı sayıma başladı. O arada CHP itiraz etti ve sayımın durdurulması kararını aldırttı. Bunun üzerine YSK'ya gittik. YSK da 'başlamış sayımlar varsa devam etsin, diğerleri de il seçim kurulunun verdiği karar geçerlidir' dedi, yani başlamasın. Biz tamamının sayımı için, geçersiz ve bütün oyların sayımı için il seçim kuruluna müracaat ettik.

CHP buna karşı yönde itirazda bulundu. İl seçim kurulu CHP'nin itirazını kabul etti. Yeniden bütün oyların sayım yolu kapanmış oldu. Bu sefer daha önce verilen kararlara göre sayım yapıldı.Bazı ilçelerde tamamın sayımı, bazı ilçelerde kısmen sayımı ve bütün geçersiz oyların sayımı. Topladığımız zaman İstanbul'da kullanılan oyların yüzde 10'u mertebesinde bir oy sayıldı.

İşin sonunda 850 bin oydan bizim kazanımımız yaklaşık olarak 15 bin. Aradaki fark 13 bin 709'a düştü. Önceden, rakip adayın açıkladığı rakam 29 bin civarındaydı, seçim kurulunun açıkladığı rakam 27 bin 700 civarındaydı.

"ÖNÜMÜZDE TEK SEÇENEK YSK'YA OLAĞANÜSTÜ MÜRACAAT HAKKI KALDI"

Sayımdan sonra fark 13 bin 729'a geldi. Bizim giden oylarımızın yarısı geri döndü. Eğer 850 bin oyda siz 15 bin üzerinde oy kazanıyorsanız, geri kalan yüzde 90, yani 8,5 milyon oy kullanılmış, bunun yüzde 10'u 850 bin ediyor. 850 bin düştüğünüzde geriye 7 milyon 770 bin oy kalıyor.

Bu oy yüzde 90'a tekabül ediyor. Yüzde 90'ı sayılsa sonucun ne olacağı basit bir orantıyla ortaya çıkar. Hepsini say gerçek ortaya çıksın, olay bu. Önümüzde tek seçenek YSK'ya olağanüstü müracaat hakkımızı kullandık.

"YENİ YAPILACAK SEÇİMLERDE O KURALI DEĞİŞTİRDİK"

oyların kimin çaldığının ortaya çıkarılmasını istiyoruz. Oylarımız çalındı. Ama kimin çaldığıyla ilgili YSK görevliler hakkında suç duyurusunda bulundu. Anadolu ve Avrupa yakası Başsavcılığı da suç duyurusunda bulundu. Bu işin sorumluluğunu üstlenen kim? Orada parti görevlileri de var. Bizim partiden de var. Seçime giren bütün partilerin temsilcileri var.

İki kişi seçim kurullarınca atanıyor. Biri başkan birisi de üye. Bunların kanunda yazılı şartları sağlamaları gerekiyor. Yaptığımız tespitlere göre bu sağlanmamış. Bunları atayan ilçe seçim kurulu başkanı. Bunlara teklif eden kim? O ilçenin mülki idare amiri, yani kaymakam.

Kaymakam ihtiyaç olanın iki katı liste veriyor. Oradaki ilçe seçim kurulu işlemi yapıyor. Bu işlem dışarıya kapalı. Hiçbir parti hangi liste verildi, kimler seçildi bunu bilmiyor, bir denetleme mekanizması yok. Şimdi yenilecek seçimlerde o kuralı değiştirdik.

"GÖREVLENDİRİLEN 60 BİN KİŞİDEN 20 BİNİ SIKINTILI"

Kaymakamın verdiği liste kullanılmadı, dışarıdan insanlar getirildi. İstanbul'da görevlendirilen sandık başkanları 96 tane CHP üyesi. Bu olamaz. 3 bin 389 sandık kurulu başkanı birinci  derece akrabaları. Sandık kurulunda görev almış. Bu da olamaz. Yaklaşık 60 bin civarında görevlendirme var.

Bunun üçte biri yani 20 bini kanuna uygun olmayan. Kamudan ihraç eden, görev alması kanunen yasak olan. Kanunen sakıncası olmayan 42 bin kişi var. Geriye kalan 19 bin kişi sıkıntılı. Taşeron kadrosuna geçenler, askerler, belediye şirketinde çalışanlar, zabıta, , KHK ile çıkarılanlar velhasıl toplam 19 bin 742.

"BU 42 BİN OY İSTANBUL SEÇİMLERİNİ SAKATLAMAYA YETİYOR"

İki şart bir arada gerçekleşmesi lazım. Bir gerek şart iki yeter şart. Gerek şart olmadan olmuyor. İşi sakatlamış olursun. Yanlış görevlendirilen insanların yaptığı işlemler sonuca müessirse, sonucu değiştiriyor ise o zaman kanunsuzluk olmuştur. Bu görevlendirilenlerin çalıştığı sandıktaki işlemleri düzgün yaptıysa yine bir şey demiyor. Düzgün yapmamış.

19 bin 700 küsur müracaat var. YSK bu konudaki itirazlarımızın çoğunu dikkate almamış. Sadece 123 sandık belirlemiş İstanbul genelinde. 123 sandıktaki görevlilerin iş ve işlemlerine bakmış. Ataşehir'de 5 sandık, Bakırköy'de 1, Fatih'te 1, Beykoz'da 2 sandık ve böyle gidiyor. Bu 123 sandıkta iş ve işlemlere yoğunlaşıyor YSK.

Bakıyor ki 123 sandığın 22 tanesinde oy sayım cetvelleri boş. Bir şey yazılmamış. Diğer 101 sandıkta imza yok. 123 sandık ortalama 350 seçmen kabul ediliyor. Yaklaşık 42 bin oya tekabül ediyor. 42 bin oy bu seçimi sakatlamaya yetiyor. 22 sandıktaki oy sayım cetvelleri kayıp.

"BUNU KİM YAPTI DERSENİZ ONUN CEVABINI BEN VEREMEM"

Burada bilinçli yapılmış bir işlem var. Eyüpsultan İlçe. AK Parti belediye başkanı 137 oy, belediye meclisine 149 oy çıkmış, büyükşehir belediye başkanına 69 oy olarak kaydedilmiş. İtiraz etmişiz. Sandık sayılmış. Büyükşehir sayılmış, bize 77 eksik yazıldığı ortaya çıkıyor.

Düzeltiliyor 146 oy oluyor. Bu çok masum mu? Hata mı yapılmış? Ortada çuvala sığmayan mızrak var. Beyoğlu 1138 nolu sandık. Belediye başkanı 198, meclis üyesi 192, büyükşehir belediye başkanı oyu 68. İtiraz etmişiz, 126 oy tekrar bize ilave edilmiş ve 194'e çıkmışız. Yapılan işlem masum bir işlem değil. Bunu kim yaptı derseniz onun cevabını vermem takdir edersiniz ki benim işim değil.

Bunun planlı, organize bir iş olduğunu rakamlar söylüyor. Kartal 198 belediye başkanı, meclis 194, bana da 35 münasip görmüş. Saydırmışız, 163 oyumuz iç edilmiş, çalınmış. Çekmeköy 1119 sandık numarası, belediye başkanı 143, meclis üyeleri 161, benim için 17 oy münasip görmüşler. Tekrar sayılıyor 170 oluyor. Burada da sıfır düşmüş.

"KISACASI ADAMLAR SAĞLAM ÇALMIŞ"

Görevli görmedi, uyudu, bilemedi tamam hata yapmış olabilir. Daha dikkatli olması gerekir eyvallah. Bu hırsızlığı meşrulaştırır mı? Birisi dükkana girdi kasadan 100 bin lirayı aldı çıktı. çıkarken fark ettiler, döndü getirdi parayı yerine koydu. Ne var 100 bin lirayı koydum, sen ne zarar ettin bu işten dese, bunun adı hırsızlık olmadı mı diyeceğiz? Kısacası adamlar sağlam çalmış.

"TEKRAR SAYIMA NİYE ENGEL OLDUNUZ? ARKASINDAKİ SEBEP?"

Bir oy hırsızlığı var. Bu işten kim tepki veriyorsa, alınganlık yapıyorsa o  yapmıştır. Ben başından beri kendimi mahkeme yerine koymak istemem diyorum. Biz başından beri hırsızlığı tespit ettik. Bir kısmını kurtardık, diğerlerini kurtarmak istedik, CHP niye engel oldu? Engel olduklarına göre bir bildikleri var, öyle mi? Ben de bu kadar söylüyorum. Eğer bir endişeleri yok idiyse bu seçim sonuçlarıyla ilgili, bu şaibeleri, iddiaları, ithamları ortadan kaldırmanın en güzel yolu bu oyların sayılmasıydı, buna neden engel oldunuz? Arkasındaki sebep ne?

"BUNLARI ONLARIN GÖREVLİLERİ DE KABUL EDİYOR"

Oy verenlerin burada taksiratı yok. Ondan sonra bu işlemleri yapanlar bu işin sorumlusudur. Onu söylemeye çalışıyorum.

Bizim güzel sözümüz vardır, üslubu beyan ayniyle insan. Anlayana bu kadar yeter. Bunları onların görevlileri de kabul ediyor. Tekrar itirazda herkes üşüştü oraya. CHP, AK Parti ve diğerleri, hiç nefes aldırmadılar.

Aramızdaki fark binde 1.6. Yüzde 1, yüzde 2, yüzde 5 değil, bindeliklerle konuşuyoruz. Peki yeniden sayıyoruz, normal şartlarda geriye kazanılan oyların da birbirine yakın olması gerekmez mi? Ama öyle değil. Arkadaş da kazandığı oy var ama hep ben kazanıyorum. Bunu nasıl izah edeceğiz, soruyorum.

"BAZI KİŞİLER BENİ ARAYARAK '2 OY PUSULASI VERDİLER' DEDİ"

Normalde bütün parti görevlileri gözünü dört açması lazım. Orada ne oldu ne bitti de böyle bir sonuç ortaya çıktı. Bizden bir görevli var ama her partiden bir görevli var. 5 tane parti temsilcisi var. Ağırlık karşı tarafta. Daha komik bir şey söyleyeyim. İptal oylarını saydılar. Çıktı bir tane amblemin üzerine basmış ama geçersiz sayılmış. Sandık başkanı geçersiz sayılmasını istiyor ve ben bunu oylama yapacağım diyor.

4 tanesi geçersiz diyor, bizim adam geçerli diyor. Ve geçersize gidiyor. Böyle bir şey olabilir mi? Burada ne dümen döndüğünü anlatmaya çalışıyorum. Tahminimi söylüyorum size. Şöyle olmuş bu iş. Biz başlarken anketlere göre epey öndeydik. Kampanya sürecinde yaklaştı birbirine. Yaklaşınca bu sefer alınan oyların önemi arttı.

Şöyle şikayetler geldi bana, seçim esnasında. 'Başkanım bize oy pusulası 2 tane verildi' dendi. 'Yahu olmaz öyle şey' diyorum, 'Vallahi iki tane verildi' deniyor. Bir tanesi iki pusula verildiğini fark ediyor, 'Bana eksik verildi' diyor, 'Bitti' diyorlar. O eksik olan pusula büyükşehir belediyesi pusulası.

"BOŞ OYLARI İPTALLERİN İÇİNE ATIYORLAR"

Diyelim ki 100 tane oy kullanıldı. 100 tane oy pusulası var daha doğrusu. 100 seçmen var. Neticede kullanılanla toplam oy pusulası birbirini tutması lazım. Geçerli, iptal, kullanılmayan oyların pusulalara eşit olması lazım. Sayımlar yapılıyor elde kalan oy pusulası olması gerekenden fazla. Boş oy pusulası yani. Bu nasıl olur? Diyelim ki 70 tanesi kullanılmamış. 10 boş oyu alıp iptallerin içine atıyorlar. İptallerin içinde boş oy çıkıyor.

"TEŞKİLATIMIZ VE ARKADAŞLARIMIZ ARKAMDA DURMUŞTUR"

Bu seçimlerde, önceki seçimlerin tersine dikkat ederseniz ne Oy ve Ötesi Hareketi ne de CHP seçimleri baştan şaibeli ilan etmedi. CHP genellikle daha seçim olmadan şaibe olacağı, iktidarın seçimleri manipüle edileceği şeklinde algı oluştururlardı. Bu sefer hiçbir şey  yapmadılar. Sandık bölgeleri huzurevleri gibi. Bu şaşırtıcı. Bir ölü sessizliği var. Hiç kimsede çıt yok.

Bu çok dikkati çekti. Ben bir atmosferi anlatıyorum. İktidar partisi olup böyle bir  durumla karşı karşıya kalmak hakikaten bizim için zor bir iş. Bunu kabul edelim. Oy verenlerin hakkına sahip olmada tam olarak görevimizi layıkıyla yapamadık. Buradaki oluşan eksiklik, tecrübesizlik oy çalmayı, oy hırsızlığını meşru, haklı kılmaz. Bunu öyle düşünürsek gücü gücü yetene.

O zaman millet iradesi de olmaz, seçimin de sağlıklı yapılması söz konusu olmaz. Bu olay sandık kapandıktan sonra farklar bu kadar kritik çıktıktan sonra parti teşkilatımız ve partili arkadaşlarımız meseleye çok ciddi sahip çıktı ve arkamda çok durdu. Bu vesile ile teşekkür ediyorum arkadaşlarıma.

-Eğer sandık kurullarında sorun varsa neden ilçeler iptal edilmedi?

YSK gerekçeli geniş kararını henüz yayınlamadı, ama gerekçeli kararda az önceki anlattığım hususlara yer verecektir. Bu görüşmeler esnasında her partinin temsilcisi YSK'daydı. Oradaki müzkereleri, tartışmaları izlediler. Biz de biliyoruz, onlar da biliyor. YSK gerekçeyi bir önce açıklasın ki kamuoyunun bu konuda tereddütleri de tamamen giderilmiş olsun. Ama hala tereddütü olan vardır, bir kez daha söylüyorum, oy verenlerin burada bir kusuru yok, İstanbullular da kusura bakmasınlar onların oylarına daha iyi sahip çıkabilirdik. Hepsine söylüyorum CHP, Saadet, DSP seçime giren bütün partili seçmenlerin oyuna sahip çıkmak bizlerin göreviydi, maalesef burada üzerimize düşen görevi tam yapamadık hatamızı kabul ediyoruz.

İlçe seçimlerinin neden iptal edilmediğine geleceğim, ona daha cevap vermedim.

Biz sadece iki yerde ilçeleri dile getirdik, Maltepe'de MHP, Büyükçekmece'de de AK Parti ve reddedildi.

Şimdi birinci prensip, bir konunun görüşülmesi için itirazın yapılması gerekir. Hangi konuyla ilgili müracaat yapılmışsa o konu incelenir dikkat edin. Büyükşehir, Maltepe, Büyükçekmece incelendi. Müracaat olması lazım.

CHP çıkıp diyecek ki bütün ilçelerde de iptal edilmelidir diye müracaat edecek o zaman görüşülecek bunlar. Nitekim Büyükçekmece'ye bakmışlar ne çıkmış? Sonucu değiştirecek işlem olmadığı için iptale gerek yok.

-Rakibiniz sizden daha mağdur ama mazbatası alındı

Belki bu konuyu tekrar ele almak lazım, bu hassas bir nokta. Belçika'da bir seçim yapıldı Ekim'de yeni iptal oldu. Avusturya'da da 1 seneden fazla cumhurbaşkanı seçildi itiraz sonucunda iptal edildi. Dünyada da oluyor bunlar, insanın olduğu her yerde olur bunlar. Aradaki fark büyük olunca kimse bunlara aldırış etmiyor, Biz Ankara'da Mersin'de, Adana'da yaptık mı? Oralarda kazanınca keyifleri yerinde, İstanbul'da durum böyle olunca kıyameti koparıyorlar, çifte standart olmaz. Ben haklıysam demokrasi var, ben haksızsam YSK çete üteleri isimlerini ilan ediyorlar falan yanlış bunlar. Başlarken en güvendiğimiz kurum YSK diyorlardı. Tutarlı olmak lazım.

-İmamoğlu'nun vaatlerini kullandığınız iddaa ediliyor

Bu doğru değil. Benim su ile ilgili indirim vaadim benim de var onun da var. Ama yöntem farklı. O bir indirim vaadediyor. İndirimi AK Parti Meclis Grubu teklif olarak getirecek, onlar da teklif olarak getirecek. Sonra oylanacak. Keşke rakibim İmamoğlu, ilk göreve başladığında belediye verilerini kopyalamayla uğraşacağı yerde bunu yapsaydı. 3 tane meclis yaptı bunları yapsaydı. Ayrılmadan 2 gün önce Ankara'daydı. Cuma günü Ankara'ya gitti. Ankara'dan belediyeye talimat vermiş, yazıları yazın imza için bana gönderin diye. Adımı attı da 20 gündür neyi bekliyordu. Kusura bakmasın, bunu herkes anlar.

Biz dedik ki Adalar'da yaz kış oturanlara İstanbul kart taşıyanlara bedava olacak. Biz çöpte geri dönüşümü teşvik edeceğiz, oradan elde edilen kazancı öğrenci akbilinde indirim yapacağız dedik. Bu teklif ondan farklı. Bunun hikayesi de şu; Ekrem Bey başkan olarak Meclis'i çalışmaya başlattı. Standart toplantıları oluyor. Toplantılarını yaptılar, orada bu gündeme geldi. 'İndirim neden yapmıyorsun' dendi. Bizim meclis üyemiz çıktı dedi ki biz AK Parti grubu olarak 50 TL değil 40 TL düşüreceğiz. 85 TL'den 40 TL'ye düşüreceğiz dedi. Şuanda yapılan o.