İşte Sina Koloğlu'nun o yazısı:
Ev ahalisinin geçtiğimiz yıl favori dizilerinden biriydi “Bahar”. Ağlak diziler arasından sıyrılıp muzip bakış atan nadir dizilerden biriydi. Bu sene yine merakla oturduk. Sağında, solunda yine feryat figan, entrika dolu bir gün içinden tek başına sıyrılmaya çalışan “Bahar” vardı.
Çekirdek kadromuz o keyfi yine veriyordu. Ve fakat kadroya bir yeni oyuncu dahil oldu: Büşra Pekin. Bizim dizi sektörünün kadın oyuncularını, lise ve ortaokul arkadaşları ekranda gördüklerinde muhtemelen hiçbirini tanımıyorlardır. Büşra Pekin için de aynı şey geçerli.
Biz kendisini “Çok Güzel Hareketler Bunlar”da keşfetmiştik. Dizideki son hali epey bir operasyon geçirmiş intiba verdi. Sarı saçlı olma merakı had safhadadır bizim ekranda. Oyuncusundan sunucusuna sarışın. Büşra Pekin genç otoriter Başhekim Süreyya rolünde.
Ev ahalisi “Neden bütün gömleğinin düğmelerini açıp oturuyor?” diye sordu. Merak ettiler: Hastanelerin başhekimleri böyle bir dekolte ile mi işlerinin başında bulunuyor? Büşra Pekin sosyal medyada hayli konuşulmuş. Ekibe uymamış diyorlar özetle. Bunu zaman gösterir.
Oyuncu Böyle Olur
Söylemeden geçmeyeceğim; bir oyuncumuz var: Mehmet Yılmaz Ak, yani Timur. Şöyle kısa bir geçmişe bakınca Mehmet Yılmaz Ak hangi rollerdeymiş? "Çukur"da Ersoy, "Halka"da Çağatay Erkmen… Hep sert roller. Burada ise iki kadın, iki kız çocuğu ve bir annesi tarafından kuşatılmış bir erkek. Bazen yalan, bazen eline yüzüne bulaştırma, bazen hüzün arasında gidip gelen bir Timur’da nasıl da başarılı. Farklı rolleri oynayabilmek bir hünerdir, belli kalıpların sistemi, dizi sektöründe.
DİZİDE MAFYAYA VATANDAŞLIK ELEŞTİRİSİ
“Taş Kağıt Makas”ta Avukat Umut ile uluslararası mafya liderimiz ve TC vatandaşlığı alan Marko Karaormanlı karşı karşıya geliyor; Batuhan’ın geçirdiği trafik kazasıyla ilgili. Batuhan transferinde yapılacak olan kara para aklama operasyonuna dahil olmadığı için mafya tarafından kaza süsü verilerek cezalandırıldı ve tekerlekli sandalyeye mahkum oldu. Bu davayı Avukat Umut üstleniyor. Dava öncesi basın toplantısında konuşuyor: “Korku öyle bir üzerimize sinmiş ki… Bu davayı aldığımdan beri herkes bana korkmam gerektiğini söyledi. Organize suç yok olmadı, şekil değiştirdi. Malumunuz, ülkemizdeki organize suç çeteleri yetmiyormuş gibi, şimdi de yurt dışından suç baronları ithal etmeye başladık. Farklı ülkelerde, farklı suçlardan aranan bu şahıslar, ülkemizden aldıkları vatandaşlığın arkasına sığınıp, vergi kaçakçılığı ve kara para aklama gibi suçları ellerini kollarını sallayarak işlediler. İstanbul’u bir suç cennetine çevirmeye kalktılar. Ta ki, ben karşılarına çıkıp, dur diyene kadar. Bu dava, kendini ülkenin sahibi sanan suçlular ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin dürüst, vergisini ödeyen şerefli vatandaşları arasındadır.” Bakın, örnekler o kadar çok ki... Rawa Majid vardı. Marmaris’te para dolu çantasını bankta unutmuştu. O çantayı bir işçi buldu. Karakola çağrıldı; bir baktık ki adam uyuşturucu baronu. Rawa Majid Türk vatandaşlığı almış. İş yerleri, yatlar, katlar… Dört ay sonra Türkiye’de serbest bırakıldı. Ahmet Naziri vardı. Kendisi devasa bir dolandırıcılık organizasyonunun lideriydi. Belçika’da Anvers Limanı’nda 3,2 ton kokain ele geçirildi. Davanın iki Bosna Hersek kökenli ismi; Sani Al Murdaa ve onun sağ kolu olarak tarif edilen Flamur Sinanaj, Türk vatandaşlığı almıştı. Yeni Zelanda’dan bir suç örgütü liderinin İstanbul’da yakalandığını gördük. Geçtiğimiz günlerde, Latin Amerika’da, seçim sürecinde olan Ekvador’da bir devlet başkanı adayı öldürüldü. O çetenin Pipo lakaplı liderinin de Türkiye’de yaşadığını Ekvador basını yazıyor. Sırp Skaljari çete lideri Jovan Vukotiç’in İstanbul’da öldürülmeden önce sahte kimlikle “İkamet İzin Belgesi” aldığını Odatv ortaya çıkarmıştı. Dizide de Marko Karaormanlı öyle değil mi? “Türk vatandaşı olmaktan gurur duyuyorum” diyor. Hepsi gururla işlerini gördüler.
Bu Dizi Yeter Mi?
Böyle geniş bir kaynağa sahip ülkenin dizisi ne âlemde? Mafya karakterleri karikatürize bile denebilir. Olay örgüleri sığ kalıyor. Fecir, mesela takım başkanı. Ülkemizde mafya babalarının takım kulübü yönettikleri ya da mafya ile futbol kulübü bağlantıları yabancısı olmadığımız durumlar. Bu başkanlık olayı ne kadar inandırıcı? “Taş Kağıt Makas” belki de bir şansı tepiyor. Derinlemesine girebileceği konuları sanki geçiştiriyor.
YANLIŞ GÜNDE İYİ DİZİ
Ev ahalisinin izlediği belli diziler var. Yeni sezon işlerinden bir "Kötü Kan"ı şimdilik izliyor. Burada da bir mafya, eski polis, gece kulübü ve cinayet işleri var. Tek tek isim saymayayım ama bütün ekip kendi karakterlerinin doğru bir yorumunu yapıyor. Ortaya bildik bir hikâyenin izlenebilir hâli çıkıyor.
Bir Oyuncu Dikkatimi Çekti
Oyuncunun oyunculuğunu göstermesine sahneler gerekmez. Şöyle bir görünür, bir bakış, bir duruş; tamam, dersin. Bilgesu Kural (Ece) bu oyuncu. Kartal’ın kızı rolünde çok fazla yer almıyor. Ama dediğim gibi, sahnesinde “Ben oyuncuyum” diyor. Mimar Sinan Güzel Sanatlar mezunu. Okullu olması benim açımdan ayrıca önemli, altını çizelim.
BU PROGRAM ŞİMDİ YAPILSA KESİN CEZA YERDİ
Kitaplarımın arasında Hulki Cevizoğlu’nun “Cevizkabuğu” programındaki önemli söyleşilerin yer aldığı bir kitap buldum. Hulki imzalamış. Ekranın imza programlarından biriydi. 1995 yılında başladı ve aralıklı olarak 2022 yılına kadar geldi. Baba söyleşiler 90’lı yıllardaydı. Bu kitapta yer alan 1996 yılı söyleşilerinden. Aziz Nesin, Cem Karaca, Müslüm Gürses, Bülent Ecevit, Sakıp Sabancı, Sırrı Sakık… Yelpazeye bakar mısınız? En geniş yer alan Aziz Nesin. Okudum bir daha. Çok geniş ve bol tartışmalı, şimdi için hayli uç cümlelerin yer aldığı bir canlı yayın. Hulki’nin bu programına ben de katılmıştım o yıllarda. Sabahın ilk ışıklarına kadar sürerdi. Aziz Nesin bölümü başlı başına olay. Bugün mümkün değil bu konular konuşulsun, bu isimler böyle bir tartışmaya telefonla bağlansın. Sivas olayları üstüne Temel Karamollaoğlu konuşuyor, Nesin ile. Recep Tayyip Erdoğan İstanbul belediye başkanı, tartışıyorlar. Necdet Menzir İstanbul Emniyet Müdürü, o da bağlanıyor. Kimlikler bir yana, insanlar tartışıyor, konuşuyor o yıllarda. O cümlelerin bugün söylenmesi ekranda mümkün değil. RTÜK “İnceleme başlatıyorum” düğmesine basardı. Başörtüsü, şeriat, Sivas'ta katledilenler, devlet, İmam Hatipler... Hepsi konuşulmuş. Aziz Nesin’in bu bölümü mesela tekrar bugün bir kanalda yayınlanabilir mi? Ya da bugün “Cevizkabuğu” böyle olabilir mi? Eski Türkiye’nin ekranı daha çoğulcu, daha demokratikti. “Cevizkabuğu”, kitabın adı. Remzi Kitabevi’nden çıkmış. Bu köşede, bu kitapta yer alan bazı ayrıntılara önümüzdeki haftalarda da değineceğim. Bir de Ahmet Hakan’ın “İskele Sancak”ı vardı. Yaptığı programları kitaplaştırmıştı. Bazı örneklerinin kütüphanede bulunduğunu gördüm. Oralardan da alıntılar yapacağım.
Dün Bu İki İsim Canlı Yayında Olurdu?
O zaman olsa mesela Devlet Tiyatroları Genel Müdürü Tamer Karadağlı canlı yayına çıkar. Selçuk Yöntem telefonla bağlanır, nedir bu devlet tiyatrolarında yaşananlar, konuşulurdu.