Abone Ol

Ahmet Takan: Ali Babacan, mahrem toplantıda Erdoğan'ı eleştirdi

Yeniçağ gazetesi Ankara Temsilcisi Ahmet Takan, eski Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın İstanbul'da yapılan mahrem bir toplantıda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yönetimini eleştirdiğini söyledi.

Takan: Ali Babacan, mahrem toplantıda Erdoğan'ı eleştirdi

Ahmet Takan, "Ali Babacan, mahrem toplantıdaki konuşmasında isim vermeden R. Erdoğan'ı ve yönetimini eleştirdi. Abdullah Gül idareyi ele alırsa neler yapabileceklerini projeler kapsamında anlattı" diye yazdı.

Takan, "Bilderberg toplantılarının müdavimi Ali Babacan önceki gün akşam  İstanbul'da benzeri mahrem bir toplantının baş konuğu olur. Orada konuşulanların dışarıda anlatılmaması için söz verilen ve finans çevreleri ağırlıklı toplantıda Ali Babacan yaklaşık 2 saatlik bir konuşma yapar. Abdullah Gül'ün yakın çevresi ile yaptığım görüşmelerden edindiğim izlenime göre, Ali Babacan hem yaptığı konuşmada hem de ikili sohbetlerde yoğun beklentilerine rağmen Gül'ün aday olamama durumundan dolayı duyulan üzüntüyü de yansıtır" değerlendirmesinde bulundu.

Ahmet Takan'ın Yeniçağ'daki yazısı şöyle:

Eh!.. İşin öznesinde Ali Babacan olursa ve de olup bitenler Abdullah Gül'ün etrafında şekillenmeye devam ediyorsa... Gazeteci olarak bizim bunlardan habersiz olmamız mümkün mü?.. Üstüne üstlük Ali Babacan'ın attığı her adımı taa en başından beri yöneten Gül'e verilen dakika dakika raporlar da yakın çevresinden sızarsa...

Meramımı anladınız!.. Uluslararası finans çevrelerinin maşası Nişantaşı baronlarının organizasyonu ile Cumhurbaşkanlığı adaylığını zorlayan, armut piş ağzıma düş olmayınca da "Ben istemedim de bazı siyasi partiler beni zorladılar. Onlar becerebilseydi zorunluluktan Türkiye'yi kurtaracaktım" rollerine yatan Abdullah Gül, arka plan çalışmalarından vaz geçmemiş görünüyor. "Her makama oturdum" diyen mütevazı görünümlü  Abdullah Gül ve eşi Hayrünnisa Hanım'ın tepkisi ve hırsı henüz dinmemiş!.. Nereden mi çıkardım?.. AKP iktidarının Başbakan Yardımcılıkları, Dışişleri Bakanlığı ve ekonomi ağırlıklı Bakanlıklarını yapan Ali Babacan'ın da faaliyetlerini gazeteci olarak yakından takip ediyorum da oradan... Efendim şöyle;

Bilderberg toplantılarının müdavimi Ali Babacan önceki gün akşam  İstanbul'da benzeri mahrem bir toplantının baş konuğu olur. Orada konuşulanların dışarıda anlatılmaması için söz verilen ve finans çevreleri ağırlıklı toplantıda Ali Babacan yaklaşık 2 saatlik bir konuşma yapar. Abdullah Gül'ün yakın çevresi ile yaptığım görüşmelerden edindiğim izlenime göre, Ali Babacan hem yaptığı konuşmada hem de ikili sohbetlerde yoğun beklentilerine rağmen Gül'ün aday olamama durumundan dolayı duyulan üzüntüyü de yansıtır. Sahadan çekilmeyeceklerini ve faaliyetlerinin de devam edeceğini lisan-ı münasiple anlatır. Finans çevrelerinin dünya çapında farklı noktalarındaki mahrem toplantılarına katıldığını bildiğim Ali Babacan'ın önceki günkü toplantıda verdiği mesajlardan edindiğim izlenimleri şöyle sıralayabilirim:

*Abdullah Gül ile Ali Babacan ikilisi 24 Haziran seçimini nihai seçim olarak görmüyor.

*Cumhurbaşkanlığı heveslerini gündemden çıkarmayacaklar. Dünya çapında organizasyonlarla lobi faaliyetlerine devam edecekler.

*Ali Babacan, mahrem toplantıdaki konuşmasında isim vermeden R. Erdoğan'ı ve yönetimini eleştirdi. Abdullah Gül idareyi ele alırsa neler yapabileceklerini projeler kapsamında anlattı.

*Ali Babacan, projeleri ve anlatımı ile ortanın solu çizgide bir profil verdi. (Merak edenler için hatırlayınız; Abdullah Gül Cuma namazı çıkışında "Caminin önünde siyaset yapmam" demişti.)

Bugün R. Erdoğan'ı kapalı toplantılarda ağır bir dille eleştiren Ali Babacan dün onun en yakın çalıştığı Bakanlardan biriydi!.. İstanbul'daki toplantıdan sızan bilgilere göre, 25 Haziran sabahı şer çevrelerinin Türkiye üzerindeki mühendislik faaliyetleri devam edecek. Eğer AKP zihniyeti tümüyle siyasi tarih sayfalarında hak ettiği yeri bulmazsa!..

***

CHP, İYİ Parti, SP ve DP'nin milletvekili genel seçimi için kurdukları ittifakın  ve kamuoyuna sundukları "Millet İttifakı" protokolünde bir seçmen olarak aradığım çoğu şeyi buldum. Manifesto'nun ilk giriş cümlesi olan, "Farklı yaşam tarzı ve siyasal görüşü olan toplumsal kesimlerin demokratik ilkeler etrafında sağlayacakları uzlaşma, milletimizin ihtiyacı olan barış, huzur ve istikrarın ön şartıdır" oldukça hayati. "Kavga etmeden, kamplaşmadan mahallemdeki komşularımla sevgi, barış ve huzur içinde yaşamak istiyorum" diye haykıranların ortak hissiyatlarına tercüman olunmuş.

Türk milletine söz verdikleri şu 4 maddenin de en sıkı takipçisi olacağım:

"1. Toplumsal ayrışma ve kutuplaşmaya son verme, halkımızın özlediği huzur, kardeşlik ve güven ortamı içinde adil ve güvenli bir seçim yapılmasını sağlama,

2. Ülkemiz siyasal sistemini bir an önce normalleştirme, rekabetçi demokratik siyasal zemini, tüm lazımeleri ile tekrar inşa etme,

3. Hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını sağlama,

4. Başta ifade ve basın özgürlüğü olmak üzere tüm hak ve özgürlüklerin hakkıyla kullanılmasını sağlama."

25 Haziran sabahı ilk iş olarak 3'üncü maddeden başlamalarını öneririm... Bilderbergcilerin tuzaklarını ve pusularını bozmak için neler yapacaklarını da  seçim meydanlarında yoğun bir şekilde anlatmalarında fayda var!..