İstanbul gecelerinden bildiriyorum

Son yazımda Alaçatı havadislerini vereceğimi söylemiş olsam da, bazen planlar değişebiliyor. Bir baktım ki vermiş olduğum ani bir kararla seçimin ertesi günü İstanbul'dayım.

İrem Moralı Yazar twittperisiben@gmail.com

ALAÇATI OLMADI, İSTANBUL’DAN BİLDİRİYORUM..

Son yazımda Alaçatı havadislerini vereceğimi söylemiş olsam da, bazen planlar değişebiliyor. Bir baktım ki vermiş olduğum ani bir kararla seçimin ertesi günü İstanbul'dayım.

Uçaktan indiğim gibi baya baya elimde valizimle zamanın efsane mekanı “Chocolate” yerine açılan, yine İstanbul gece hayatında epey ses getiren “Müşkülpesent”de aldım soluğu.

Yakın arkadaşım Ebru Gençoğlu ve mekanın başarılı işletmecisi, Dünya tatlısı arkadaşımız Görkem Döner beni bekliyorlardı.

Müşkülpesent, gerek dekoruyla gerek “HER NESİL MEYHANE” sloganıyla çok şükür ki diğerlerinden farklı. Türk mutfağının hakim olduğu, 80’ler-90’lar Türkçe müziklerle müşterilere harika bir atmosfer sağlayabilmek için tüm ekip canla başla pervane oluyor.

Bizim gecemiz tabiki 3 kişi olarak devam etmeyip, sonrasında bize İzmir’den geldiğimi duyan diğer yakın arkadaşlarımızın da katılmasıyla keyifle uzadı gitti.

Normalde Alaçatı Ot festivaline gideceğim kesindi ancak biletimi önceden almayı ihmal ettiğim için ve yeni Havaalanına geçişi de unuttuğum için benim dönüşüm Pazar gününe kaldı.

Ancak benim İstanbul’da kalışım, Alaçatı’da neler olduğundan haberdar olmadığım anlamına da asla gelmedi. İyi, kötü yaşanan her olayı anında duydum. Fakat en önemlisi giden hangi arkadaşımla konuştumsa; “bir daha hayatta gelmeyiz inanılmaz kalitesiz bir müşteri portföyü ile karşılaştık” dediler.

Bir İzmirli ve Alaçatı Festivalinin ilk senelerini de bilen birisi olarak tabi ki bu durumu da üzüntüyle karşıladığımı belirtmek istiyorum. Dilerim başlangıçtaki bu kötü intiba bir an evvel düzelir.

İstanbul gecelerim tabii ki sadece bununla bitmedi. Yine klasikleşmiş mekanımız Ses’e de gidip, çaldığı Türkçe şarkılarla her zamanki gibi bizi zaman yolculuğuna çıkartan Dj. Can Parlak sayesinde de yine harika bir gece yaşadık.

Bir gece de yine Aztek ve bizim Alaçatı’mızın da favorisi olan Bedevi’ye gittik. Bu arada Haziran ayında Alaçatı Bedevi kapılarının açılacağının müjdesini şimdiden vereyim.

Son gecemde de Catz bebek Meyhaneye gittik. Orası da çok cici, minnak, sıcak bir mekan. Eskiden canlı performans yapıldığı dönemleri hatırlıyorum, bu halini ilk defa gördüm. Ama şimdi yeni konseptiyle minyatür bir meyhane olarak çok samimi bir atmosfer yakalanmış.

Sonraki gün de, İstinye Park’ta 30 yıllık dostum sevgili Demet Akalın’la buluştuk. Hasret giderip, uzun zamandır hayatlarımızda neler oluyor bolca lafladık. Ama tabii ki en önemli konumuz çok yakında yine “Allah Allah” sesleriyle gelecek olan, herkesi fena yakacağına inandığım yeni albüm “ATEŞ”.

Demet Akalın bence, sesinin güzelliğinin yanında, müzik piyasasında en doğru şarkıları seçme yeteneğine sahip özellikte bir sanatçı. O yüzden bu yaz sezonuna girerken herkese büyük geçmiş olsun diyebiliyorum sadece.

Bu arada Demet Akalın’ın albüm fotoğraflarına her baktığımda, size yemin ediyorum ki kızımın küçükken oynadığı Barbie’si vardı. Resmen sanki karşımda o var. O Barbie’yi bulursam Demet’e de kesin göndericem.

A’dan Z’ye kıyafetler, makyaj, saç, duruş ile çokkk güzel olmuş.

Albümde emeği geçen herkesi yürekten kutluyorum ve bütün şarkıların dillerde marş olmasını diliyorum…

Şimdilik benden bu kadar..

Sevgiyle kalın,huzurla kalın..

@twitt_perisi

Tüm yazılarını göster