Arda’yı suçlarken geçmişe bakalım. Bugün Tv'de yorumculuk yapan Rıdvan Dilmen, Sergen Yalçın, Kaya Çilingiroğlu, Emre Belözoğlu, Tanju Çolak’ı da hatırlıyoruz.
Arda Turan olayı yaklaşık bir haftadır her yerde karşımızda. Bütün TV spor programlarında veya gazetelerin spor sayfalarında, baş köşesinde Arda Turan'ın kahramanı olduğu bu çirkin olay var.
Acaba daha ne kadar okuyacağız, konuşacağız? Sıkıldığınıza eminim. Belki de bu çirkin saldırıya ve hakaretlere uğrayan gazeteci Bilal Meşe bile sıkıldı ve unutmak istiyor.
Lig maçları bittiği ve transfer konusunda akla gelebilecek tüm palavra haberler yazıldığı için, sadece mezardaki futbolcuların transferi kaldı.
Programlarını dolduracak konu bulamayan TV'ciler de salladıkça sallıyor.
Bugün arabamla uzun yoldan geldim. Zamanın nasıl geçtiğini anlamayayım diye Radyo Spor diye bir radyo istasyonuna takıldım. Tam 4 saat boyunca Arda Turan kişiliği ve olay hakkında yorum dinledim. Mikrofon başına gelen konuklar, Arda’yı çok iyi tanıdığını ve çok sevdiğini söyleyerek söze giriyor sonra da dakikalarca yerden yere vuruyordu.
Bu konuklar kimdir? İnanın hiçbirini hatırlayamadım. Hepsi eski futbolcu, teknik direktör veya yönetici olduğunu söyledi. Bence futbola ucundan bulaşmış, davet alınca koşa koşa gitmiş meraklı turşucular.
Özetle diyeceğim, Arda konusunda atıp tutmayan yok gibi. Bilen de konuşuyor, bilmeyen de…
Arda'nın yaptıklarını tabii ki savunmayacağım. Ama ‘Mazhar Fuat Özkan’ı ülkemize tanıtan ilk albüm yani ‘Biz Türküz Türkü Çağırız’ı hatırlatmadan da edemeyeceğim. Arda Turan skandalı spor dünyamızda ne ilk kez yaşandı, ne de son kez yaşanacak.
Şimdi size, 1958 yılından beri Galatasaray maçlarına giden bir futbolsever, 1968 yılından beri de Türkiye’nin en büyük gazetelerinde çalışan biri olarak bazı yaşanmışları hatırlatacağım. Geçmişi bilmeden bugünü yorumlamayın.
Yaşı 60'ı aşanlar şu yazdıklarımı çok iyi biliyordur.
Çok ilginç, şu günlerde Arda Turan’ı yerden yere vuranlar üç yıl önce Emre Belözoğlu hakkında neler diyorlardı. Hoş Belözoğlu özel yaşamıyla medyaya meze olmadı ama onun da çok önemli açıkları vardı.
Sabahın beşinde lüks spor otomobili ile Bakırköy Merter’de E5 üzerinde bir bekçiyi ezdi. O olay nasıl ve kimler tarafından kapatıldı? Bilen varsa parmağını kaldırsın. Feto terör örgütü ile ilgili haberler de çok kolayca hasıraltı yapıldı.
Oysa İngiliz gazeteleri Emre için 'Defol git ırkçı’ diye manşetler atmıştı. Bunu mutlaka hatırlarsınız. Gazetecilere 'seni evinden aldırtırım’ diyen kimdi? hele şu meşhur boğaz sıkma işareti… Gazeteciler de aralarında ‘tabii yeğeni Fatih Terim’in kızı ile evlendi ya. Ona güveniyor’ diye dedikodusunu yapıyordu.
Özetle şimdi genç futbolculara kötü örnek olan Arda Turan’ın idolü Emre Belözoğlu. Ne tesadüf ikisi de Fatih Terim’in çocuğu. Terim’in UEFA'dan aldığı cezayı bilmem hatırlayan var mı? Terim’in gazetecilerle olan mahkemelerini de sık sık okuyoruz.
Şu günlerde TRT'de futbol yorumcusu olan Kaya Çilingiroğlu, henüz sakalları yeni çıkmaya başladığı günlerde gece aleminin en hızlı ismi idi. Neredeyse annesi yaşındaki Nazan Şoray’ın sevgilisi idi.
Zaten biraz daha büyüyünce Hülya Avşar ile evlendi. Milli takım ve Galatasaray sutopu takımının en iyi oyuncusu idi. Bıçak gibi delikanlı yani. Vurdu mu oturtan cinsten…
Bir aşk macerasını gazetesi Hafta Sonu’nda yazan Bediz Doğan adındaki muhabirin yaşadıklarını hatırlayın. Bilmiyorsanız Hürriyet Gazetesi arşivine bakın. Bediz Doğan aylarca bitkisel hayatta ölümle savaştı, komada kaldı. Yüzünde kırılmadık kemik kalmamıştı.
Hele o Sultanahmet Adliyesindeki duruşmaları var ki… Kaya Çilingiroğlu’nun rahmetli babası Kaya Çilingiroğlu çok değerli bir prof. idi. Sanırım genel cerrahi konusunda hocaların hocası. Trabzon ve çevresi Çilingiroğlu hoca ile gurur duyardı. Kimbilir kaçının ölümden geri çevirmişti. Eee… haliye oğlu Kaya’nın duruşmasını yakından takip etmek görev idi. O zamanın en ünlü ve güçlü kabadayısı Dündar Kılıç’ın adamları değil mahkeme salonuna, adliyeye gazeteci sokmadılar. Tek kare fotoğraf çektirilmedi. Bu olayın yanında Arda Turan’ın showu çok komik kalır.
Bir başka futbol yorumcusu Rıdvan Dilmen. Tam anlamıyla ‘Şeytan Rıdvan’…Beraber dolaştığı arkadaşı Erdal Acar bir paparaziyi döverek, fotoğraf makinelerini parçalarken ne yapıyordu? Polis mi çağırdı? Yoksa Arnavutköy Karakoluna gidip olayı mı örtbas etti?
Rıdvan Dilmen’in kumara olan merakını herkes bilirdi. Daha sonra at yarışlarına merak sardı. Çok önemli maçlarının olduğu sabahları bile Veliefendi Hipodromunda atının çalışmasını izlerdi. Daha sonra aynı hayatı Türkiye’nin yetiştirdiğini en yetenekli futbolcu Sergen Yalçın'da gördük. Sabahlara dek kumar masasından kalkmayan Sergen Yalçın’ın yer altı dünyasındaki arkadaşları devlet sırrı değil. Çünkü bu arkadaşları zorda kaldığı zaman devreye girmek zorunda kalırlardı.
Bir dönem de Tanju Çolak çok popülerdi. Ve gece aleminin milli çapkını olarak anılıyordu. Hani Hülya Avşar ile büyük aşk yaşadığı günlerde. Herkesi ‘Alaattin Çakıcı’ ile korkutmak isterdi.
Ne ilginçtir ki top hakimiyeti olan, çok yetenekli futbolcular hep Arda gibi oluyor.
Taa Beşiktaş’ın unutulmaz orta saha oyuncusu Yusuf Tuna'dan beri. Rahmetli Yusuf hem müthiş futbolcu idi, hem de Yeşilçam aktörlerini kıskandıracak kadar yakışlıklı bir delikanlı. Sevda Nur adındaki bebek yüzlü film oyuncusu ile olan aşk macerası aynen Arda Turan-Sinem Kobal aşkı gibiydi. O zamanki saman yapraklı dergileri bu aşk doldururdu.
Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim’in, şayet Funda hanımla tanışmasaydı Arda’dan farkı mı olurdu? Terim gazeteci dövmeye kalkmazdı. Çünkü İstanbul gecelerinde yanında hep Cumhurbaşkanı Köşk Polisleri olurdu.
Harbiye Astoria Gece Kulübünün ağzı dili olsa da anlatsa. O delikanlı yürüyüşü o günlerden kalmadır. O günlerde İstanbul Asayiş Şube Müdürü olan Mehmet Ağar da çok severdi Fatih Terim’i…
Özetle geçmişi bilmeden bugün ve geleceği yorumlamayalım. Arda'dan öncesi de var, sonrası da olacak.
Biz Türk milletiyiz. Yoktur birbirimizden farkımız. .