Başbakan Yıldırım: Darbe istihbaratı MİT'e saat 15'te gelmiş

Başbakan Binali Yıldırım, CNN Türk canlı yayınında soruları yanıtlıyor.

İşte Yıldırım'ın konuşmasından satır başları:

Dün hayatını kaybeden 7 polis şehidimize Allah'tan rahmet diliyorum.

15 Temmuz hain darbe teşebbüsünde hayatını kaybeden bütün şehitlerimizi rahmetle anıyorum. Türkiye zor bir ülke. Tarih boyunca birçok medeniyetlerin hedefi olmuş bir ülke. Başkalarının bir tehdidi varsa bizim 10 tehdidimiz var.

Bölgesel istikrarı, bölgesel barışı sağlamakta umut Türkiye.

KHK bugüne kadar 3 tane çıktı, bundan sonra da çıkacak. Önümüzdeki günlerde yeni bir KHK yayınlanacak, onunla ilgili hazırlık çalışmaları devam ediyor. Dahil olacak konular hususunda çalışılıyor, birkaç güne kadar toparlanmış olacak.

Sayın Cumhurbaşkanımız ile görüşmemizde, terör hadiseleri ve YAŞ sonrasında malum jandarmada, TSK'da terfiler, tayinler oldu. O personel normalde diğer yıllarda hep 30 Ağustos'ta devir teslim yapılırdı ama bu sene hem şurayı öne aldık hem de görev yerlerine gitmeleri için 48 saat süre tanıdık. Yarın itibariyle bu süre tamamlanacak. Bütün atanan komutanlar görev yerlerine gidecekler ki zaafiyet oluşmasın.

Yarın malum Cumhurbaşkanımız Genelkurmay'a geçmiş olsun ziyaretinde bulunacak. Pazar günü Demokrasi ve Şehitler Mitingi var, bunu konuştuk. Siyasi partilere de davet yapıldı. CHP Genel Başkanı katılmayacak ama heyet gönderecek. MHP'den de bu akşam cevap geleceğini düşünüyor. Keşke kendileri gelseydi parti başkanları. Orada vatandaşa hitap etselerdi çok daha güzel bir birlik beraberlik görüntüsü olurdu. Ama temsilci göndermeleri de bir anlamda birliğe, beraberliğe verdikleri önemi gösterir.

İstihbarat ile ilgili bir çalışma yapılıyor, nasıl olacağı yönünde tam karar vermiş değiliz. Çeşitli alternatifler üzerinde çalışmalar tamamlanacak. Daha sonra Sayın Cumhurbaşkanımız ile konuyu değerlendirecek ve karar vereceğiz. İstihbarat ile ilgili dağınıklık olduğu söz konusu. Emniyet'in, Jandarma'nın, MİT'in istihbaratı var. Bütün bunlar olurken, genel anlamda istihbaratla ilgili sorunlarımız olduğu ortada. O bakımdan istihbarat bir ülkenin güvenliği için geleceği için olmazsa olmaz öneme sahiptir. Bilgiye sahip olmazsanız, başınıza gelecek olaylara tedbir almakta geç kalırsınız. Bizim 15 Temmuz'da yaşadığımızın özeti budur. Yeterli istihbarat alınabilseydi, belki de bu mesele bu noktaya gelmeyebilirdi. Bunlar ayrı meseleler.

İstihbaratın yeniden yapılanması, iç ve dış tehditleri aynı anda ele alacak ve onlara yönelik operasyonel tedbirler içerebilecek, gelişmiş ülkelerin sahip oldukları bir istihbarat alt yapısı var tabii. Ama önemli olan buradaki koordinasyonsuzluğu ortadan kaldırıp, bilgi kirliliğine meydan vermeden, istihbaratın sağlıklı işlemesini sağlamak. İstihbaratın birçok yönü var.

Bir olay olduktan sonra olayla ilgili derinlendirme ve olayı aydınlatma için yapılan bir çalışma var. Bütün bunların kimin tarafından nasıl yapılacağı bu düzenlemede yer alacak. TİB'i de kapatacağız. TİB artık epey yıprandı. 17-25 Aralık sürecinde de TİB üzerinde FETÖ yoğun yapılanma yaptı. TİB'in yerine bir kuruluş gelmeyecek. TİB de istihbarat kuruluşlarına destek veren bir yapıydı. Bu yapı yeni kurulacak istihbarat sisteminde ele alınmış olacak.

Kayıtlarıyla ilgili, süre gelen davalar var. Bunlarla ilgili araştırmalar yapıldı. Kapatılınca da orada kurumsal hafıza yok olmayacak. Onlar bir kenarda duracak. Herhangi bir hukuki delil ihtiyacı olunca oradan karşılanacak.

Bazı ülklerde iç-dış istihbarat ayrı, bazılarında tek bir çatı altında koordinasyon var. Çok değişik örnekler var. Her bir ülkeninki diğerine uyacak diye bir kural yok. Biz kendi gerçeklerimizi dikkate alarak, bugüne kadarki birikimi de yok sayamayız, iyi örnekleri devam ettirmek suretiyle sağlıklı bir yapıyı kurmamız lazım.

Siz birilerini takip ediyorsunuz, dinliyorsunuz. Sizi kim kontrol edecek? Sizin ynalış yapmadığınızdan toplum nasıl emin olacak? Dinleyeni kim dinleyecek? Verilen yetkiler çerçevesinde görevini yapanlar, bu görev alanı dışına çıktı mı çıkmadı mı? Zaman zaman denetimleri yapılacak.

TİB'de denetimlerde titizlik gösterilmediği için, güven esas dedik, bu yollara gitmedik, ama olmuyor. Kontolü elden bırakmamak lazım.

MİT'in Cumhurbaşkanlığı'na bağlanması gündemimizde, çalışıyoruz.

İstihbarat, gerek emniyet gerek MİT, zaten FETÖ ile ve diğer terör örgütleriyle ilgili izleme yapıyor. Ancak Cumhurbaşkanımızın ifadesinde kast edilen belki ayrı bir hassasiyetle ayrı bir bölüm marifetiyle takip edilmesi olabilir.

Bana nakledilen, MİT'in naklettiği şu: Bir binbaşı bir önemli bilgi için MİT'e gelmek istiyor. Dah erken geliyor. 3 civarında kabul ediliyor. Kabul edilince, ben izindeydim, beni geri çağırdılar, dediler ki 7'de hazır ol, görevin helikopterle gidip MİT'i bombalamak, Hakan Fidan'ı alıp gelmek.

Gelen arkadaş ne anlattı, detayını bilmiyorum. MİT Başkanı'ndan dinlediklerimi söylüyorum. Onun üzerine Genelkurmay Başkanı Hakan Bey'i çağırıyor. 8'e kadar bir arada oluyorlar ve o ara Genelkurmay Başkanı sağa sola talimatlar gönderiyor. Sonrası malum.

Ben bunu MİT Başkanı'na sordum, nasıl olur dedim. Başbakan'ın, Cumhurbaşkanı'nın haberi yok. Genelkurmay Başkanı'nın bilgisi olabilir, ama Başbakan'a bağlasınız. Ama bunun cevabını veremedi.

Bizim için işlerin önceliği var. Büyük bir felaketin eşiğinden döndük. Bunları yaptıktan sonra, biz ne yanlış yaptık bütün bunların özeleştirisini tabii ki yapacağız. Kendi içimizde zaafiyete düşersek büyük yanlış olur. Büyük felaket arkasından "sen görevini yaptın, sen yapmadın" gibi bir münakaşa o krizin doğurduğu sonuçların bertaraf edilmesine katkı sağlamaz. Aksine moral değerler tekrar gidebilir ve başka bir krizle yüz yüze gelebilirsiniz. Önceliğimiz kişilerin hangi pozisyonda olduklarından ziyade bu işle ilgili temizlememiz gereken birçok konu var.

FETÖ ile doğrudan irtibatları bulunanların tespitini yapıyoruz. Bu darbeye dolaylı destek veren kuruluşlar var, sadece devlet içinde değil ki. İş aleminde de, üniversitelerde de var. Bütün bunlar üzerine çalışma var. Bir anlamda çorap söküğü gibi geliyor.

Bir Genelkurmay Başkanı'nın yıllardır en yakınında bulunan özel kalemi, yaveri, "buraya kadar komutanım" diyebiliyor ve onu alıp hainlerin merkezine götürülmesini sağlayabiliyor. Bunlar düşündürücü. Arkasında ne var, ya bu işi küçümsedik aşırı özgüvenle hareket ettik, ya da bu örgüt o kadar kendisini saklayabiliyor ki ne kadar dikkat ederseniz edin fark edemiyorsunuz. Cumhurbaşkanımızın yaveri, bizim yanımızda çalışanlar, bunlar ortaya çıktığında insanlar "bu da mı, hiç aklıma gelmezdi" diyor. Kapalı, şeffaf olmayan yapılarla mücadele zordur. Karanlıkta ıslık çalmak gibi bir şey.

Elinizde bilgi yok, veri yok, bir sürü bilgi kirliliği var. Bu olay çok büyük tahribat yaptı, en başta ordumuza. Ordumuzun itibarına yönelik çok büyük tahribat oldu. Balkan Savaşı'ndan beri Türk ordusu böyle bir olayla karşılaşmadı. Siviller üzerine ateş ettiler, o gün de söyledim, bu görüntüleri binlerce çocuk gördü. Torunum diyor ki "dede, bunlar bizim askerimiz değil mi, niye insanları öldürüyor?" Ben açıklayamadım, laf boğazıma düğümlendi. Ama şimdi açıklıyorum. Bunlar en ağır şekilde adaletin el verdiği en ağır şekilde cezalandırılacak. Hiçbir şey yanlarına kar kalmayacak. Adaletle davranacağız, intikam ve merhametle hareket etmeyeceğiz. Hukuk devletinde yargısız infaz olmaz.

Mutlaka arzu etmesek de tek tük hatalı işlem yapılmış olabilir, yanlış tespit olabilir. Tüm bu ihtimalleri göz önünde bulunduruyoruz. İtirazları değerlendireceğiz.

Biz bir ölçü koyduk, doğrudan bunlarla teması olan, hatta temasları devam eden, 17-25 Aralık'tan sonra finansal desteğe katkı sağlayan, bu yapıda aktif görev alan bütün bu insanlar zanlı olarak toplanıyor. Daha sonra "bu işle alakam yok" diyenler itirazlarını yaptıkları zaman gözden geçireceğiz. İkna edici delil ortaya çıkarsa o zaman tabii ki diğer zanlılardan ayrılacak. İşimiz kolay değil ama hukuk devletiyiz, haklıyla haksızı mutlaka ayırt etmemiz lazım. Boşver 3 tane adam da gitsin, deme lüksümüz yok.

Görevden uzaklaştırma 62 bin 10, bunların 58 bin 611'i açığa alma. Görevden çıkarılan, memuriyetten ihraç edilen sayısı 3 bin 499. Bunun da ağırlıklı olarak darbeye katılan subaylar, astsubaylar, asker elbisesini giymiş caniler, hainler. Söylerken Silahlı Kuvvetler ile bunları birbirine karıştırmasın vatandaşlarımız. Ordumuz bizim gözbebeğimiz, Mehmetçik demişiz, peygamber ocağı. Şanlı tarihi olan Silahlı Kuvvetlerimizi bir kolaycılıkla bunlarla eş değer tutmak büyük yanlış olur.

Memuriyete girmiş toplam 86 bin kişi, 2010 KPSS iptal olunca 86 bin kişi çıkarılacak demektir. Aradan şu kadar sene geçti deme şansımız yok. Ya yasa düzenleyeceğiz bu mahkeme kararını etkisiz hale getireceğiz, ya da mahkeme kararını uygulayacağız.

Şunu yapmamız daha doğru olacak; bunların sınavlarını incelemek lazım. Tamamı mı soruları aldı, yoksa FETÖ'nün hedef gördüğü belli bir grup mu? Geriye yönelik sınav sonuçlarına bakılır, failler ortaya çıkar, diğerleri muaf tutulur.

Şu anda zannediyorum 23 bin civarında öğretmen açığa alındı. Dolayısıyla ders sezonu geliyor, öğretmen ihtiyacı var. Bu yüzden 15 bin öğretmen alınması konusunda bir karar aldık ve M.E.B.'e talimat verdik.

Sütten ağzımız yandı, yoğurdu üfleyerek yiyeceğiz.

Okul açılma tarihinde erteleme ihtimali söz konusu değil, okullar zamanında açılacak.

habertürk