Çok tartışılacak yazı: İki asırlık İngiliz-Yahudi nüfuzu sona erecek!

Yeni Şafak gazetesi yazarı Yusuf Kaplan, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden geçen referandum sürecine ilişkin olarak yazı yazdı.

Kaplan'ın Yeni Şafak'taki yazısı şöyle:

Anayasa değişiklik paketi, 339 Evet oyuyla geçti.

Devleti ele geçiren iki asırlık İngiliz-Yahudi güdümlü ittihatçı bürokratik oligarşi bitecek, dün olduğu gibi bugün ve yarın da herkese kol kanat gerecek Yeni Türkiye adım adım inşa edilecek biiznillah.

İKİ ASIRLIK İNGİLİZ-YAHUDİ NÜFÛZUNA SON VERİLECEK...

Tanzimat'tan itibaren Türkiye'de ipler bu ülkenin çocuklarının elinde değil.

Osmanlı, Karlofça ve Pasarofça Anlaşmalarıyla birlikte ilk kez toprak kaybetti ve kendine olan güvenini yitirdi. Şerif Mardin, bu kırılma anını “Osmanlı'nın statüsünü kaybetmesi” olarak tarif eder.

Statüsünü, yani hem devletler dengesindeki belirleyici konumunu hem de tarih yapmasını mümkün kılan özgüvenini ve zihnî, siyasî ve stratejik zeminini kaybetti bu toprak kayıplarından sonra.

Dolayısıyla devlette bir özgüven bunalımı ve ontolojik boşluk oluştu: İngilizler, dönemin dünya gücü olarak bunu çok iyi değerlendirdiler ve Osmanlı elitokrasisine derinlemesine nüfûz ettiler Tanzimat'ta.

Başka bir ifadeyle İngilizler hem elitleri hem de Osmanlı Münevver'lerini zihnen teslim aldılar.

İngilizlerin nüfûzu, Cumhuriyet'le birlikte bizzat Batılılaşma projesini uygulayacak kadroların hem zihnen hem de fiilen kontrol edilmesiyle yeni bir evreye girdi.

Osmanlı tasfiye edilecek yerine medeniyet iddialarını terkeden seküler bir devlet inşa edilecekti. Nitekim biz Batılılara karşı İstiklal Savaşı verdik ama Batılıların bütün projelerini uygulayarak istikbalimizi kaybettik.

Her zaman sorduğum soru şu: Eğer biz, Batılıların sekülerleşme projelerini uygulayacak idiysek, Batılılara karşı niçin savaşmıştık ki?

Bu soru öyle basit bir soru değil.

DAYATILAN BÜTÜN REFORM GİRİŞİMLERİ İNTİHARLA SONUÇLANDI

Türkiye, Osmanlı'nın statüsünü kaybetmesinden itibaren hürriyet, müsavat, meşrûtiyet sloganlarıyla aydınları tarafından reforma sürüklendi.

Cumhuriyetle birlikte bu reformlar etme kemiğe büründü: Türkiye, medeniyet iddialarını terketti ama aynı zamanda Batılıların güdümüne girdi.

Şunu iyi bileceksiniz: Batılı ülkelerin dayattıkları bütün reform hareketleri, yok oluşla sonuçlanmıştır: İntiharla.

Bizde de öyle oldu: Türkiye, tarih yapan bir ülke olma özelliğini yitirdi; Batılıların yaptığı tarihte tatil yapma figüranlığını kabul etti!

URLARIMIZDAN TEMİZLENECEK VE YENİ TÜRKİY'Yİ ADIM ADIM İNŞA EDECEĞİZ...

Osmanlı, farklı dinleri, kültürleri bir arada yaşatan muazzam bir medeniyet tecrübesiydi. O yüzden Osmanlı zaaf gösterince ve tarihten çekilince ülkede ipleri her bakımdan azınlıklar ele geçirdi. İngilizlerin ve Yahudilerin güdümündeki Balkan kökenli azınlıklar, her şeyi kontrol ettiler: Sivil ve askerî bürokrasi üzerinden Batılıların vesayetine girdi Türkiye son iki asırdır. İlk asırda örtük, ikinci asırda açıkça bütün bürokrasi dışardan kontrol edilen vesayetçi ve ittihatçı ya da neo-ittihatçı şebekelerin eline geçti.

Şimdi bu vesayetçi ittihatçı oligarşik düzenin sonuna gelindi.

Türkiye, zor ve zorlu bir süreçten geçiyor... Ülkede ipler, ilk defa bu ülkenin yerli çocuklarının eline geçecek...

Yeni ve tarihî bir süreç başlıyor: Bu süreç zorlu geçecek...

Bu süreçte, dün olduğu gibi bugün ve yarın da intikam duygusuyla hareket etmeyeceğiz. Her şeye rağmen Rahmet Peygamberinin ümmeti olduğumuz şuuruyla bütün farklı kesimleri yine kucaklayacağız. Her şeye rağmen... Tıpkı Medine'de Peygamberimizin (sav) yaptığı gibi...

Dik durur ve dikkatli olursak, Allah cc önümüzü açacaktır biiznillah.

Basireti ve feraseti elden bırakmazsak, iyi hazırlanırsak, zorlu bir süreç de olsa, Allah yardım edecektir.

Allah yardımını esirgemesin ve son kalenin önümü açsın, mazlumların umudunun sürmesini sağlasın. Âmîn.