Tuba Ünsal: Erkeklere bağımlı değil, bağlı bir kızım

Tuba Ünsal, hayatını ve planlarını Madame Figaro dergisine anlattı.

İnternetteki bilgilere göre, Denizli’de başlayıp Kırklareli, Şanlıurfa, İzmir ve Çanakkale’den sonra İstanbul’a uzanan bir hikayeniz var. Babanızın işinden dolayı yerleşik düzene geçememek, çocukluğunuzda size neler hissettirdi?

- Denizlili olduğum kısmı tamamen yanlış bir bilgi. Hatta çok istememe rağmen şehri görme fırsatını hiç yakalayamadım. İstanbul’a sadece doğumum için gelmiş annemler. Ancak saydığınız diğer şehirlerde yaşadım. Bu, müthiş bir ruh zenginliği ve empati yeteneği verdi bana. Her ortamda yaşayabilmek şahane bir lüks. Güzel bir çocukluk geçirdim ama çocuklara çok değer verilen bir aile değildi bizimkisi, o yüzden anne ve babaya yaranmak, onlardan aferin almak için çok uğraşırdık. Bu, şu anki kimliğimde harika bir yerde duruyor. Hep kendimi daha iyi bir yere taşımak için çaba gösterdim, yetinme duygum yok. İşte, geçirilen değersiz çocukluğun arta kalanı...

Aktris ve girişimci kimlikleriniz sayesinde mankenlik kariyerinizi unutturdunuz. Peki, oyunculuk çocukluk hayaliniz miydi?

- Benim mankenlik kariyerim podyum tarafına hiç sıçrayamadı çünkü kısa boylu ve çelimsiz bir kızdım. Hemen bunun farkına varıp o alanda kendimi çok yıpratmadım ve 18 yaşımda oyunculuk eğitimi almaya başladım. Küçükken gözümü kapattığımda ileride ne olmak istediğimi bir türlü bulamazdım ama duygu olarak “değerli” hissetmeyi dilerdim. O sebeple, hep bir arayış ve daha iyisine odaklanma sürecinin içindeydim.

Fransız yönetmen Carole Giacobbi’nin yöneteceği “Mona Lisa” filminde rol alacaksınız. Kadroya nasıl dahil oldunuz?

- İtalyan yönetmen Marco Nicoletti, birkaç sene önce Berlinistan adında, Berlin-İstanbul hattında geçen bir hikaye yazmaya başladı. Kendisiyle Paris’te bir davette tanışmıştık, hayallerimden çok etkilenmişti. Bu sene “Berlinistan”ın çekimlerine de başlayacağız. Marco, Carole’ye cast aşamasında benden bahsetmiş. Birkaç görüşme sonucunda bende karar kıldılar. Müthiş mutluyum çünkü işimin sınırları benim seçimimle değil, bu coğrafyada doğmamla bağlantılı ve ben bu sınırları genişletmekle ilgili çok uğraşıyorum.

EN ÇOK ANNELİĞİMLE GURUR DUYUYORUM

Oyuncu, tasarımcı, işkadını, yapımcı, girişimci... Birden fazla kişiye aitmiş izlenimi veren zengin özgeçmişinizin içinde kendinizle en fazla gurur duymanızı sağlayan unvan hangisi?

- Anne Tuba, benim en çok gurur duyduğum ve daha iyi olmak için en çok uğraştığım kimliğim.

Üretmeden duramayan bir yapınız var. Nitekim, çok çalıştığınız zamanlarda bile daha çok çalışmanın yollarını arıyorsunuz! Peki, sınırlarınızı nereye kadar zorlamayı amaçlıyorsunuz?

- İşte soru bu! Birincisi, çalışmama lüksüm yok.

Hayatımdaki her ihtiyacımı kendim karşılıyorum; çocuklarım, ailem ve baktığım diğer çocukların gereksinimleri de dahil. Bunu ne gururlu ne de önemsiz bir yerden söylüyorum, gerçek böyle. Diğer yandan, çalışmak ve üretmek kendimi ifade etme şeklim. Geçen yıl en çok çalıştığım yıldı çünkü özel hayatımda mutsuzdum ve bu bana terapi gibi geliyordu.

Kendinizi anlatırken hangi sıfatları uygun görürsünüz?

- Net biriyim, drama sevmem. Çevremdeki herkese göre karşılaştıkları en güvenilir ve iyi insanım. Hayatımda kimseyi bilerek kırmadım, kırdığımda hep tamir etmeye çalıştım.

Teyzenize hayran olarak büyüdüğünüzü biliyorum. Kendisinin hangi yönleri sizi bu kadar etkiledi?

- Teyzem özgür, sürekli seyahat eden, hayatını hiçbir erkeğe bağımlı olmadan, kendi kontrolünde yaşayan bir kadındı. Bu profille büyümek beni bugünkü halime getirdi. Ben erkeklere bağımlı değil, bağlı bir kızım. Bu, teyzemden görerek yaşadığım bir ruh hali. Teyzemi kaybetmek dengemi çok bozdu. Keşke çocuklarım onunla daha fazla vakit geçirebilseydi.

“ADI: AYLİN”İ DE SAHNEYE KOYACAĞIZ

Hangi işinizi kariyerinizin dönüm noktası olarak görüyorsunuz?

- “Kürk Mantolu Madonna” diyebilirim.

Geçen sene kazandığım En İyi Kadın Tiyatro Oyuncusu ödülü zerre kadar umrumda değildi, ben En İyi Yapım, En İyi Tiyatro Oyunu ödüllerini aldığımda sevinçten ağlıyordum.

Yakında ses getirecek benzer tiyatro projeleriniz olacak mı?

- Evet, Ayşe Kulin’in aklımızda en çok yer eden müthiş eseri “Adı: Aylin”i sahneye koyacağız.

Bu nedenle çok heyecanlıyım. Aynı zamanda, Kürk Mantolu Madonna’nın haklarını aldığım günden itibaren çekimlerine başladığımız belgesel/future filmimiz yakında festival yolculuğuna çıkacak.

Bir kadının isterse neleri başarabileceğini anlattık.

Ayrıca “Kürk Mantolu Madonna” da yeni sezonda tekrar izleyiciyle buluşacak.

MİRGÜN’LE YOLLARIMIZ AYRILMADI, İLİŞKİMİZ BAŞKA HALE EVRİLDİ

İki ay kadar önce Mirgün Cabas’la evliliğinizi sonlandırdınız. Şu an hayatınızın nasıl bir dönemindesiniz, bu yol ayrımının ardından kendinizi nasıl hissediyorsunuz?

- Yollarımız ayrılmadı, ilişkimiz başka bir hale evrildi. 2 ay önce boşandık, 5 aydır ayrı evlerde, 1 senedir de kalplerimizde farklı bir yerdeyiz.

Birbirimizi insan olarak çok seviyoruz, birbirimize çok güveniyoruz.

Sırf çocuklarımız için değil, kendimiz için de bu böyle sürüp gidecek.

NETFLIX DiZiSi iÇiN LOS ANGELES’TA SEÇMELERE GiRDiM

Şu an için sizi hayatta en çok neyi düşünmek heyecanlandırıyor?

- Söyleyemem, çok gizli ve özel (gülüyor).

Yeni sezonda bir dizi projesiyle ekranda olacak mısınız?

- Bilmiyorum, keşke dijital platformlarda yer alan daha özgür işlerin kadrolarına dahil olsam. Bir Netflix dizisi için Los Angeles’ta seçmelere girdim, hayırlısı.

EN GÜZEL TUBA AŞIK TUBA

Âşık Tuba’nın ruh hali nasıl?

- Şahane, en güzel Tuba. Hep mutlu, düşünceli, daha fazlası için uğraşan  Tuba. Aşk bence hayatta başımıza gelen en güzel ve en zor şey. Güzelliği ilk söylediklerimden, zorluğu ise şundan dolayı; kafayı öyle bir kaplıyor ki benim gibi işkolik bir kadını bile kımıldayamaz hale getiriyor.

Hayatına girmiş erkekleri Tuba Ünsal’ın hangi özellikleri etkiler?

- Net ve vicdanlı olmam, kendime ait bir dünyamın olması, böyle bir hayatın içinde normal kalmam, her ortama ayak uydurmam ve eğlenceli, hiperaktif tarafım...

Şu anda aşk benliğinize nüfuz etmiş durumda mı? Yeni bir ilişkiye adım attınız diyebilir miyiz?

- İyi hissettiğim bir dönemdeyim diyelim.

AT YARIŞI KUPONU DOLDURURKEN BANA DANIŞIRLARDI

Hayattaki en büyük korkunuz nedir?

- Denizdeki yosunlar.

Hadi, bize hakkınızda bilmediğimiz bir şey söyleyin...

- Yoga yapıyorum ama her gün değil. Eskiden at yarışı oynardım, hatta ailede bana danışılırdı kupon doldurulurken.