Sabah yazarı Müderrisoğlu: MİT darbe teşebbüsünü öne aldırdı

Sabah gazetesi yazarı Okan Müderrisoğlu, 15 Temmuz darbe girişimi hakkında çok konuşulacak bir iddia ortaya attı.

Sabah gazetesi yazarı Okan Müderrisoğlu, Milli İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT) FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimini öne alınması ve sekteye uğratılmasındaki rolünü yazdı.

MİT’in FETÖ’nün darbe girişimini öne aldırdığını belirten Müderrisoğlu’nun yazısındaki ilgili bölüm şöyle:

”…Şunu iyi biliyoruz ki Türkiye, milli menfaatleri doğrultusunda inisiyatif aldıkça karşılaştığı risklerin sayısı ve niteliği de artıyor. Ankara, devler liginde ya bu iddialı oyunu oynamaya devam edecek ya da kendisine biçilen rolle yetinecek! Irak, Suriye, Libya, Doğu Akdeniz denklemine ve çözümüne bakıldığında Türkiye’nin tercihi çok net ortaya çıkıyor.

MİT’i, 2014 yılındaki kapsamlı kanun değişikliği sonrası ulaştığı seviye ve 15 Temmuz darbe girişimi öncesi ve sırasındaki performansı ile değerlendirmek bu aşamada yeterli fikir verecektir.

Faaliyet esnekliği ve hesap verebilirlik bağlamında ele alındığında MİT’in özgün konumu dikkati çekiyor. Teşkilat, kurumsal manada koruyucu hukuka sahip olmasına rağmen idari ve cezai çerçeveyi çizen genel mevzuatın da kapsama alanında bulunuyor.

TBMM’de kurulan Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu da (MİT, Emniyet, Jandarma ve MASAK’tan gelen) özellikli raporları değerlendirerek Meclis Başkanlığı’na sunuyor. Komisyon’dan, istihbarat hizmetleri sırasında elde edilen kişisel verilerin güvenliğini, bireyin hak ve özgürlüklerini pekiştirecek öneriler geliştirmesi de bekleniyor.

15 Temmuz hain darbe girişiminden alınan derslerle MİT’in, TSK bünyesinden istihbarat toplayabilme yetkisiyle donatılması da özel önem taşıyor.

MİT’i, 15 Temmuz’a giden süreçteki muhtelif toplantıları zamanında ve yeterince fark edememesinin yanında darbe teşebbüsünün öne alınmasını ve sekteye uğratılmasını sağlayan çabasıyla birlikte değerlendirmek gerekiyor.

Sivil alanda konuşlanmasına karşın devlet içinde pozisyon almaya meyledebilecek her türlü grubun (geleneksel inanç toplulukları da dahil olmak üzere) istihbaratın radarına girmesi de Türkiye tecrübesinin zorunluluğu olarak karşımıza çıkıyor…”

Yazının tamamı için tıklayın