Necmi Hatipoğlu yazdı: Ekrem İmamoğlu keşke o televizyon tartışmasına çıkmasaydı..

TürkiyeGündemi yazarı deneyimli gazeteci Necmi Hatipoğlu, 23 Haziran seçimleri öncesi Binali Yıldırım ve Ekrem İmamoğlu arasındaki canlı yayın tartışmasını analiz etti.

İşte Necmi Hatipoğlu'nun TürkiyeGündemi'ndeki yazısı:

Siyasette seçmenin özgül ağırlığı diye bir şey var mıdır sizce?

Türk ve dünya siyasetini yakından takip eden bir büyüğüm hep söz eder bu kavramdan. Sandığa istenilen ölçüde yansımasa da, sağ ve sol seçmenin özgül ağırlığının kamuoyu üzerinde yarattığı etkiden söz edeceğim size…

Türk Dil Kurumu’nun büyük sözlüğünde Özgül Ağırlık şöyle tarif ediliyor;

isim, fizik

Necmi Hatipoğlu

Bir cismin 1 santimetreküp hacmindeki parçasının ağırlığı, dansite...

Bu tarif, fizik bilimine ait. Bir cismin kütlesi ne kadar büyük olursa olsun, onu güçlü yapan kütlesi değil yoğunluğu veya özgül ağırlığıdır.

Örneğin suyun özgül ağırlığı zeytinyağı’ndan daha yüksek olduğu için birbirlerine karıştırılmak istense de zeytinyağı her zaman üstte olacaktır.

Bu kısa tariften sonra bizim ele alacağımız konu ise özgül ağırlığın sosyal bilimlerle hatta siyaset bilimiyle ilişkisi olacak.

Mesela, kamuoyu yaratmada Cumhuriyet Halk Partisi seçmeninin özgül ağırlığı, Ak Parti seçmeninin beş katı hatta on katıdır diyebiliriz.

Çünkü genellikle CHP seçmenin karşı tarafa göre sosyo-ekonomik düzeyi ve eğitim seviyesi çok daha yüksektir.

Elleri kalem tutan, üniversitelerde ders veren, eğitim gören seçmenin büyük çoğunluğu sol görüşlüdür. Dikkat edin tamamı böyledir demiyorum. Ama büyük çoğunluğu öyledir.

Hal böyle olunca, onlar seslerini diğer tarafa göre çok daha yüksek perdeden duyururlar. Vurdukları yerden ses gelir. Ancak ne var ki bütün bunlar, dağdaki çobanla üniversitedeki profesörün sandıkta kullandığı oy aynı sayıldığından seçim sonuçlarını etkilemede pek işe yaramaz.

O yüzdendir ki Türkiye’de 1950’den sonra CHP tek başına iktidarı pek görememiş, zaman zaman koalisyonlarla iktidar olabilmiştir.

Bu neden böyledir sorusunun cevabını sol görüşlü vatandaşlarımız, göbeğini kaşıyan adamların, dangozların, iradesini bir paket makarnaya satanların çoğunlukta olmaları yüzünden diye verirler…

Peki bu durumda özgül ağırlık seçimde işe yaramıyorsa çoğunluğun oyunu alarak seçilmek ve iktidar olabilmek için ne yapılmalıdır sorunun cevabı da Sayın Ekrem İmamoğlu’nun izlediği politikada gizlidir.

Miting’de Kuran okutacaksınız, camide müezzinlik yapıp Yasin-i Şerif tilavetinde bulunacaksınız, onlar bir veriyorsa biz iki vereceğiz diyecek, suya-ulaşıma indirim vaat edecek, 70 bin öğrenciye ayda 400 lira karşılıksız burs vereceksiniz! Rakibinizle çıktığınız tv düellosunda kurduğunuz her üç cümleden birinin içinde Allah geçecek, kul hakkı dilinizden düşmeyecek… Yani maddi ve manevi değerler üzerinden oy devşireceksiniz…

Peki bütün bunlar bir işe yarar mı?

Bence yarar, yaradı da nitekim…

İmamoğlu, partisinin üzerinde oy alarak rakibini 31 Mart’ta geçmeyi başardı. 23 Haziran’da da şansı hayli yüksek…

Yalnız aslı varken, taklitlerinin işe yarayıp yaramayacağı konusunda tereddütlerim var benim.

Keşke o televizyon programına çıkmasaydı, zira sükûnetiyle Binali Yıldırım rakibine bana göre fark attı. Özellikle 31 Mart’ta CHP’ye oy vermiş vatandaşların belli bir kısmını ikna ettiği anlaşılıyor. Çünkü kırk yıllık CHP’li bir dostum sosyal medya hesabında aynen şunları yazıyorduprogram sonunda:

“Deniz Baykal’ın Erdoğan’ı zorla iteleyip hayatımıza sokması, Kılıçdaroğlu’nun Ekmelettin kararı, Muharrem İnce’nin bir gecede dönüşü, İmamoğlu’nun berbat performansı (O Fetö sorularını pas geçişini unutmayacağız!) asla tesadüf olamaz… CHP’deki asalakları temizlemedikçe, ülkedeki bu asalakları asla temizleyemeyeceğiz”

Özgül ağırlıklarına baktığımızda CHP’li dostumun yukarıdaki ifadeleri yenilir yutulur cinsten değil ve özellikle sosyal medya dünden beri bu ve benzeri mesajlarla dolu…

Bakalım 23 Haziran’da hangi tarafın seçmeni özgül ağırlığını sandığa yansıtabilecek, hep birlikte göreceğiz…

Necmi Hatipoğlu / TürkiyeGündemi