Mustafa Armağan yine çok konuşulacak açıklamalar yaptı!

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın önsözünü yazdığı Yeşilay'ın dergisinde, hakkında Atatürk'e hakaret etmekten soruşturma açılan Mustafa Armağan yine çok konuşulacak açıklamalarda bulundu.

Atatürk’e hakaret ettiği için hakkında soruşturma açılan hükümete yakın Derin Tarih dergisi Genel Yayın Yönetmeni Mustafa Armağan, Yeşilay dergisinin birinci sayısında yayımlanan röportajda da yalanlarını sürdürdü. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başyazısının da yer aldığı derginin Mayıs sayısında yayımlanan röportajda Armağan, hilafetin, İngiltere ve Fransa’nın dayatmasıyla kaldırıldığını öne sürdü. Armağan’a göre Lozan anlaşması söz konusu şartın yerine getirilmesi için 1924 yılı Nisan’ına kadar Avam Kamarası’nda bekletildi. Armağan, Vahdettin’in direndiği için hain ilan edildiğini iddia etti. Atatürk’ün Lozan anlaşmasını kabul ettirmek için Musul’dan da vazgeçtiğini söyledi.

Aydınlık gazetesinden Sıla Kemahlı’nın haberine göre; Yeşilay dergisinde yayımlanan röportajın başlığı “1921’de İstiklal Marşı’nı kabul eden Meclis, nasıl oldu da 1923’ten sonra Men-i Müskirat Kanunu’nu (içki yasası) kaldırmayı düşünecek hale gelebildi?” oldu. Armağan “1920-1925 yılları arasında Men-i Müskirat Kanun (içki yasası) değişikliği ve kaldırılması serüveni oluyor. Peki, ne oldu da 1920’de kanunu koyan Meclis 1923 ve sonrasında kanunda değişikliğe ve kaldırmaya gitti?” sorusuna şu yanıtı veriyor:

“Milli Mücadele Hareketi ile 1922 sonlarında önce Fransa, sonra İngiltere ile uzlaşma noktasına gelindi. Yani Gazi Mustafa Kemal Paşa önce Fransızlarla sonra İngilizlerle anlaştı. Gizli falan da değildi bu anlaşma. Nedir bu anlaşma? Dünyada bir devlet kurulacaksa Fransa ve İngiltere’nin izni olmadan kurulma şansı yok. Bunu görünce de bu politikalarına ters düşmeyecek bir yol bulayım denildi. İngiltere ve Fransa’nın endişesi neydi? Hilafetten kaynaklanan İslam dünyasındaki etkimiz. Osmanlısızlaştırma ve İslamsızlaştırma dediğim iki kavramla özetleyebileceğim bir süreci başlatacak yöntemle anlaşmak istediler. Osmanlı dili, alfabesi kaldırıldı. Bunlar, İslam’la bağın kesilmesine yönelik taleplerdi. Türkiye Cumhuriyet’nin kurulmasına ancak bu şekilde izin verilebilirdi. Sultan Vahdettin buna direndiği için bugün hain olarak biliniyor. Ama bunun bedeli ne oldu, hem İngiliz hem bizim tarih kitaplarımızda Sultan Vahdettin kötülendi. Ama Mustafa Kemal Paşa hakkında bir şey yazılmadı hiç. Halbuki Çanakkale Zaferini İngilizlere karşı kazanmıştık.”

“HİLAFET KALDIRILMADAN…”

Mustafa Armağan, Men-i Müskirat Kanunu’nun kaldırılmasına ilişkin ise şöyle konuşuyor:

“1923 Temmuz’unda imzaladığımız Lozan, 1924 Nisan’ına kadar İngilizler tarafından Avam Kamarası’na getirilmedi. Çünkü Mart ayında hilafet kaldırıldı. Hilafet kaldırılmadan görüşmeye dahi başlamadılar. Beraber değerlendirdiğinizde; 1923’te hilafet kaldırıldı, medreseler kapatıldı, şeri ve evkaf vekaleti kaldırıldı. 1925’te şapka, kılık kıyafet inkilabı gerçekleşti. 1926’da Arapça, Farsça din dersleri kaldırılmaya başladı. Yine 1926’da İsviçre’nin medeni kanunundan örnek alınarak medeni kanun getirildi. 1928’de harf inkilabı gerçekleşti. İşte tüm bunlar toplumu Batılılaştırma ve Osmanlı’dan kültüründen koparma hareketiydi. Nitekim Men-i Müskirat da bunların arasında ve 1925’te kaldırıldı. Zira alkol, modern hayatın olmazsa olmazı kılınmak isteniyordu.”