İnsanlığı bekleyen yeni cinsel eğilim: Dijiseksüelizm

Bilim adamları, robotların yaygınlaşmasıyla ortaya çıkan yeni cinsel eğilim Dijiseksüelizm üzerine yoğun mesai harcıyor.

Emory Üniversitesi hukuk fakültesinden Mark Golfeder ve robotik bölümünde yüksek lisans yapan Joseph Reisin, 2015 yılında şu soruya yanıt aradı: Hangi koşullar altında bir robotla nikâh kıyılabilir? Bunun cevabı ise, robotun bir birey olarak kabul edilip edilemeyeceğine dayanıyordu.

Bu durumda, kanunlarca öngörülen yükümlülük ve sosyal sorumlulukların kabul edilmesi gerekir. 2012 yılında Seattle'da, Angela Marie Vogel ve bir heykel arasında bir evlilik gerçekleştirilmişti. Evlilik hükmü kısa sürede iptal edilmiş olsa da, bu alanda bir ilk yaşanmış oldu.

Evliliğin temel esası, tarafların karşılıklı rızasına dayanmasıdır. Eğer ki robotlar bir ‘gerçek kişi' olarak kabul edilecekse, bu durumda evlilik sözleşmesi hakkındaki rızalarını da belirtebilmeleri gerekir.

Ancak bu da birçok felsefi soruya neden oluyor. Yasal kıstasların ötesinde, yapay zeka evliliğin esaslarını gereğince idrak edebilir mi?

Bilim insanları, evlilik yasalsa ve kimseye zarar vermiyorsa önünde de bir engel olmaması gerektiğini savunuyor.

Bilgisayara karşı oynanabilen satranç oyununu kodlamış olan İngiliz yapan zeka uzmanı David Levy; 2007 yılında yayınladığı ‘Robotlarla Aşk ve Seks' isimli kitabında, 2050 yılında robotlarla ilk evliliğin yapılabileceğini öngördü.

2016 yılında Lilly isminde bir Fransız kadın, 3D yazıcı vasıtasıyla üretilen InMoovator isimli robotuna aşık olduğunu ve onunla evlenmek istediğini açıkladı.

Bundan bir sene sonra ise Jiajia Zheng isimli Çinli bir yapay zeka uzmanı, kendi yaptığı robotla resmi olmayan bir nikah kıydı. Yapılan açıklamalara göre genç adam, kendisine uygun bir kadın bulacağından umudu kesmiş ve ailesinin baskılarından da usanmıştı.

Bu sebeple robotuyla dini bir evlilik töreni düzenleyerek ailesini ve arkadaşlarını da davet etti.

‘ROBOTLAR İNSANLARI YALNIZLAŞTIRABİLİR'

Kâr amacı gütmeyen ‘Robotik Sorumluluk' kuruluşu, 2017 yılında Londra'daki Bilimsel Basın Merkezi'nde ‘Robotlarla Cinsel Geceleğimiz' başlıklı bir basın toplantısı düzenledi.

Basın toplantısına katılan uzmanlar, bilim insanları ve yazarlar; yakın gelecekte robotlarla cinsel birliktelik kurulabileceği ve bunun da insanlığı öngörülemez seviyede etkileyeceğine ikna oldu.

Basın toplantısında, seks robotu piyasasının gelişiminin toplumun yalnızlaşmasına yol açabileceğine değinildi. Ancak robot imalatçıları, bu gelişmenin tam aksine insanları yalnızlıktan kurtaracağını savunuyor.

İnsansı robotlar günümüzde tam manasıyla kusursuz olmasalar da, teknolojinin gelişimiyle romantik ilişki ve cinsel birliktelik kurmak gibi davranışları taklit edebilecekler. Dolayısıyla bu da, seks işçiliğinin boyutunu da değiştirecek.

Söz konusu açıklamada, robotların genelevlerde kullanılabilecekleri de savunuldu. Hatta Asya ve Avrupa'da günümüzde dahi bu tür hizmetler mevcut. Robotlar, karmaşık cinsel hastalıkların tedavisinde birer araç olabilirler.

Bunun yanında robotların insanların en karanlık güdülerini tatmin etmesi de mümkün gözüküyor.

Ancak bu durum kamuoyunda ve uzmanlarda endişe uyandırıyor. Bu gelişmeler insan vücudunun robotlarla girişeceği ilk cinsel birlikteliğin ayak sesleri olabilir mi?

Eğer makinelere şiddet uygulanmasına izin verilirse, insanlar gerçek partnerleriyle bir araya geldiklerinde kendilerini kontrol edebilirler mi?
Seks robotlarına karşı 2015 yılında yürütülen protestoda, bu tür bir otomatizm ortamı yaratmadan evvel ahlaki kaygıların göz önünde buldurulması gerektiği savunuldu.

Eylemciler bu sektörü, insanlık için büyük bir tehlike olarak görüyor. Bu gelişme sonucunda toplumsal eşitsizlik, kıtlık ve şiddetin artacağı; insanların birbirleriyle empati kurma yetilernin ise köreleceği düşünülüyor.

YALNIZCA BİR SEKS OYUNCAĞI OLARAK KALABİLİRLER

Manitoba Üniversitesi'nden Kanadalı filozof Neil Macarthur ve Nevada Üniversitesi'nden Amerikan psikolog Mark Twist, yeni gelişen bir dizi toplumsal olgu üzerine çalışıyor:

Cinsel davranışlarını teknoloji ile destekleyen insanlar robotlarla birliktelik kurmayı tercih ediyor. Bu tür insanlara ‘dijiseksüel' deniliyor. Bunun yanı sıra, medyada ‘roboseksüel' ifadesi de kullanılmakta.

Bilim insanları, dijital cinselliği iki farklı kategoriye ayırıyor. Bunlardan ilki; insanların birbirleriyle iletişim kurmasına aracılık eden program, site, uygulama ve cihazlar.

Bunlar aracılığıyla insanlar, flörtleşmek, görüntülü konuşmak ve sanal seks avatarları içeren oyunlar oynamak gibi birçok imkâna sahip oluyor. Bu kategoride teknoloji, yalnızca iki gerçek insanı birbiriyle buluşturan bir araç görevi görüyor.

Ancak ikinci kategoride durum çok daha farklı. Sanal gerçeklik gözlükleri ve seks robotları işi çok daha ileri bir boyuta taşıyabilir zira insanların cinsel gereksinimleri karşılamak için gerçek bir partnere ihtiyaçları yok.

Gelişmekte olan bu sektör, gerçek insanlar arasındaki ilişkilerin pabucunu dama atmaya hazırlanıyor. Üstelik MacArthur ve Twist, bunun çok da uzak olmadığını düşünüyor.

Araştırmacılar dijital cinselliğin kaderini henüz tam manasıyla öngöremiyor. Robot partnerler yalnızca seks oyuncağı ve fetiş olarak da kalabilirler. Zira toplumun tutumu hala pek olumlu değil. Doktorlar roboseksüelliğin ne anlama geldiğine dair henüz bilinçli değil, ancak bu durum gelecek yıllarda değişebilir.