Erdoğan'ın Davutoğlu mesajları kulisleri hareketlendirdi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Güney Amerika ziyareti dönüşü yaptığı açıklamalar Ankara kulislerine bomba gibi düştü.

Sözcü'den Zeynep Gürcanlı'nın haberi şöyle...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Güney Amerika gezisinden dönüşte yaptığı açıklamalarda iki kritik mesaj verdi. İlk mesajı 1 Mart tezkeresi konusunda olan Erdoğan, kendisinin de söz konusu tezkereye destek verdiğini ancak AKP içinden bazı kesimlerin tezkere aleyhine “kulis attıklarını” söyledi. Erdoğan’ın ikinci mesajı ise bizzat Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından, uzun bir hazırlık süreci sonunda cuma günü Mardin’de açıklanan 10 maddelik Güneydoğu eylem planı konusunda oldu. Erdoğan, 10 maddelik plan için “ayrıntılı inceleme fırsatı bulamadığını” söyledi. Erdoğan’ın bu iki açıklaması Ankara kulislerini yeniden hareketlendirdi.

ERDOĞAN NE DEMEK İSTEDİ?
Erdoğan’ın bu iki mesajı Ankara kulislerini yeniden hareketlendirdi. Bu iki mesaj, kulislerde uzun süredir konuşulan, Erdoğan-Davutoğlu gerginliği açısından önem taşıyor. Erdoğan’ın çıkışı sonrasında Ankara kulislerinde iki konu tartışılmaya başlandı. Birincisi Erdoğan’ın 1 Mart tezkeresi konusundaki sözleri ile o dönemde tezkereye en çok karşı çıkan isim olan Davutoğlu’na gönderme yaptığı yönünde oldu. Cumhurbaşkanı’nın günlerce hazırlık yapıldıktan sonra açıklanan “10 maddelik Güneydoğu planı” konusunda “bilgim yok” sözleri de, Ankara kulislerinde “Erdoğan’a bu kadar kritik bir konuda önceden bilgi verilmedi mi” sorusunu gündeme getirdi.

AKP KURUCUSU: TEZKERENİN GEÇMESİNE DAVUTOĞLU ENGEL OLDU
Erdoğan’ın 1 Mart tezkeresi sözleri kulislerde, dönemin Başbakanı Abdullah Gül’e ve yine dönemin TBMM Başkanı Bülent Arınç’a yönelik olarak algılandı. Ancak o dönemde, 1 Mart tezkeresi aleyhine kulis yapanlardan biri de, bugünün Başbakanı Ahmet Davutoğlu’ydu. AKP kurucularından Ertuğrul Yalçınbayır, 1 Mart tezkeresi sürecinde neler yaşandığına ilişkin Milli gazete’ye yaptığı açıklamada tezkerenin geçmesine, o dönemde Başbakan Abdullah Gül’ün Başdanışmanı olan Ahmet Davutoğlu’nun “engel olmaya çalıştığını” açıklamıştı.

Yalçınbayır, o dönemi şöyle anlatmıştı; “Tezkere öncesi son gecelerden biriydi. Az sonra Abdullah Gül Bey ile MGK’ya katılan bir iki bakanla görüşme yapacağız. Davutoğlu geldi, elime sıkı sıkı sarıldı. ‘Ne olur, Abdullah Bey’e Tezkere’ye karşı olduğumuzu lütfen söyleyin’ diye ısrarlı tutumunu hiç unutmam. Tezkerenin ya ertelenmesini veya reddedilmesini istiyordu. Ertesi gün de Ak Parti Grubunda Tezkere görüşülecekti. ‘Ne olur, görüşlerinizde ısrar edin. Tezkerenin gelmesini erteleyin’ diyordu. Davutoğlu’nun o günkü tezkereye karşı oluşunu kamuoyunun bilmesini isterim.”

DAVUTOĞLU’NUN HAYATINI ANLATAN KİTAPTA DA VAR; “AHMETCİĞİM, BÜTÜN VEBAL SENİN OMUZLARINDA…”
Davutoğlu’nun ’1 Mart tezkeresinin geçmesine karşı olduğu’ kendisine en yakın isimlerden gazeteci Gürkan Zengin tarafından yazılan “Hoca” adlı kitapta da yer alıyor.
Kitapta Gürkan Zengin, o dönemde yaşanmış bir diyaloğu anlatıyor. Kitabın 144. sayfasında yer alan bilgiye göre, “Süreci içeriden izlemiş bir isim”, sorumlu gördüğü Davutoğlu’na aynen şöyle söylüyor; “Ahmetciğim, bütün vebal senin omuzlarında. Her şey bitti. Herkes seni suçluyor ve haksız da değiller…”

Hoca kitabında Davutoğlu’nun 1 Mart tezkeresine “neden karşı olduğu” da ayrıntıları ile anlatılıyor. Kitaba göre, Davutoğlu’nun tezkereye karşı çıkmasında “Irak işgalinin uzun sürme ihtimali” ile savaş sonrasında Irak’ın yeniden yapılanmasında Türkiye’nin etkili olması için “savaştan uzak durması gerekliliği” etkili oluyor.

ERDOĞAN NE DEDİ?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Güney Amerika dönüşünde gazetecilere 1 Mart tezkeresi konusunda şu açıklamayı yaptı; “Ben 1 Mart tezkeresinin yanındaydım, karşı olanlar bunu açıkça söylemediler. Birileri de gizli kulisler attılar. O insanların kimler olduğunu araştırır bulursunuz. 1 Mart tezkeresi ilk anda kabul edilip Türkiye, Irak’ta olsaydı, Irak’ın durum böyle olmazdı. 1 Mart tezkeresi ilk anda geçseydi, Türkiye masada olacaktı. O zaman Bush (ABD Başkanı), benimle yaptığı görüşmelerde bir ricada bulundu. Ama maalesef biz kendi arkadaşlarımızın yanlışıyla baş başa kaldık”