Deprem bölgesinde bir aydır gönüllü olarak çalışan bir Psikologdan yürek burkan izlenimler

Psikolog Meliha Aysun Kozal, yaklaşık bir aydır deprem bölgesinde gönüllü olarak ve tamamen bireysel çalışmalar yapıyor. Psikolog Kozal Medyafaresi.com okurları için “Depremin 34. gününde” başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Hatay’da 34. Gün

Depremin ilk günlerinden itibaren gönüllü olarak faaliyette bulunduğum ve ikinci memleketim haline gelmiş olan Hatay...

Her zerresine gönül bağladığım, unutmamın mümkün olmadığı, her şeyimle kucak açtığım ve her şeyiyle bana kucak açmış olan Hatay...

Aylar önce biri çıkıp da bana “bir yere gideceksin, orada hem öğretmen, hem psikolog, hem mağaza görevlisi, hem market çalışanı, hem çöp toplayıcı, hem afetzede olacaksın, hem de oradan ayrılmayı istemeyeceksin” deseydi, kesinlikle inanmazdım. Fakat hem bunların hepsi, hem daha fazlası olup, daha da fazlasını yapamadığım için çok üzüldüm. Gönüllü olmanın, ‘gönül bağlamak’ anlamına geldiğini, burada yediğim her lokma ekmeği hak ettiğimi hissetmek için çok çabalamam gerektiğini öğrendim.

Su ve yemek olmadan, günlerce duş alamadan, hatta günlerce ellerimi dahi yıkayamadan yaşayabileceğimi öğrendim. Günlerce üzerimde duran, kaskatı olmuş, her türlü kokunun karıştığı kıyafetlerle gezebileceğimi, tuvalet ihtiyacımı karşılayacak bir yere sahip olmadan da ihtiyaçlarımı karşılayabileceğimi öğrendim. Tabii, bu öğrendiklerim bana özel şeyler değildi. Burada bulunmuş ve de bulunan her gönül vermiş gönüllünün öğrendiği şeylerdi aslında.

Koca koca binaların korkunç hallere geldiğini gördük ve insan olarak acziyetimizi fark ettik. Bir olmazsak, bir şey olmadığımızı fark ettik. Ölümlü bir dünyada olduğumuzu fark ettik. Her şeyimiz varken bir anda hiç bir şeyimiz olmadan kalabileceğimizi fark ettik.

Her birimiz travmatize olduk, yine de dur durak bilmeden çalışıyoruz çünkü büyük bir amaca hizmet ettiğimizin farkındayız. Böylesine büyük bir afet karşısında milletçe birlik olduk ve hep beraber üstesinden gelmek için ellerimizden gelen her çabayı gösteriyoruz. Fakat, burada emek veren her bireyin ve depremzede herkesin, psikososyal bilgilendirilmeye ihtiyacı var. İnsanlar nasıl davranacaklarını ve yaşadıkları hislerin normal olduğunu bilmiyorlar.

Ebeveynler çocuklarına ne diyecekler? Nasıl davranacaklar? Depremzedelere bizlerin yaklaşımı nasıl olmalıdır? İşte tam da bu noktada büyük bir bilgi eksikliği mevcut. Bu bilgi eksikliği, beraberinde belirsizliği, belirsizlik ise kaygıyı ve suçluluk duygusunu getiriyor. Psikososyal destek ihtiyacı sadece çocuklara ait değil, depremzede yetişkinlerin de, burada çalışan bütün ekiplerin de ihtiyacı buna. Ve bu ihtiyaç uzun süreli, en az 1-2 sene sürecek şekilde sürdürülecek bir ihtiyaç.

Ayrıca sadece deprem bölgesinde kalanların değil, burada bulunup daha sonra evine dönmüş gönüllülerin ve depremzedelerinde ihtiyacı var buna. En kısa zamanda yaralarımızı sarmanın ve daha güçlü şekilde ilerlememiz dileğiyle, 34.günden selametle...

Psikolog Meliha Aysun Kozal