Cemil Çiçek: Bana derin devletin adamı diyenlerin...

Cemil Çiçek, Hürriyet gazetesi yazarı Abdulkadir Selvi'ye konuştu

Eski TBMM Başkanı, Adalet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek 29 Nisan’da dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nu istifaya götüren AKP MKYK toplantısında yaptığı konuşmada, “kamu çalışanı ’FETÖ’cülerin kendilerine yer açmak için başkaları hakkında ‘FETÖ’cü ihbarı yaptığını” anlattığını belirtti. Derin devletin adamı olmakla suçlandığına da değinen Cemil Çiçek, “Ben bu yapıyla mücadele ederken bana derin devletin adamı diyenlerin şimdi yüzü kızarıyor mu acaba?” ifadelerini kullandı.

Cemil Çiçek’in Hürriyet gazetesi yazarı Abdulkadir Selvi’nin bugünkü (8 Eylül 2016) köşesinde yer alan sözleri şöyle:

Eski Meclis Başkanı Cemil Çiçek söze, "29 Nisan tarihli MKYK toplantısında bir konuşma yaptım" diye başladı.

“Ancak o gün başka bir gündem olduğu için benim konuşmam güme gitti” diye ilave etti.

29 Nisan tarihli AK Parti MKYK’da ne olmuştu? Hafızanızı tazeleyin. Türk siyaseti ve AK Parti açısından çok önemli bir gelişme yaşanmıştı.

MKYK’da toplanan imzalarla AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun il ve ilçe teşkilatlarına atama yetkisi alınmıştı. Davutoğlu’nun başkanlıktan istifasına giden süreç, o toplantıda başlamıştı. Devamını biliyorsunuz.

Yargı-TSK rahatsız

O günkü toplantıda Cemil Çiçek ne demişti?

“İki kesimden yoğun olarak şikâyetler alıyorum. Biri yargıdan, diğeri TSK’dan. Eski Adalet Bakanı olmam hasebiyle illere gittiğimde adliyeleri de ziyaret ediyorum. Başsavcılar yoğun olarak şikâyette bulunmaya başladı. Yargıda gruplaşmalar var. Bu gruplardan biri de FETÖ’cüler. Yargı camiasında bir tedirginlik yaşanıyor. Yargı içinde bir grup, (FETÖ’cüler) Fetullah Gülen’le alakası olmayan ama cumasını kılan muhafazakâr olarak tarif edilen yargı mensuplarını rahatsız ediyor. Onlarla ilgili olarak ihbarlarda bulunuyor. Niye? Çünkü kendilerine yer açmak için. Aynı endişeyi askerlerde görüyorum.”

Davutoğlu’nun istifasına giden sürecin yaşandığı bir sırada Cemil Çiçek’in uyarısı hedefine ulaşmadı. Cemil Bey düne takılı kalmış değil. Bugünle ilgili.

“Ben bunu söylerken 15 Temmuz yoktu. Ama o gün bu konuşmam güme gitti. Orduda, yargıda şimdi ayrıca bir de yoğun olarak üniversitelerde gruplar ya da yönetim kademesinde olanlar kendilerine rakip olarak gördükleri ya da alan açmak istedikleri için başkalarını FETÖ’cü diye tasfiye ediyorlar.”

Failden değil fiilden

Cemil Bey’den sözlerini biraz daha açmasını istedim.

“Yargılamanın fiil üzerinden yapılması lazım. Fail üzerinden yapılması yanlış olur. Önce faili bulurum sonra suç isnat ederiz denilirse, bu doğru olmaz. Önce Cemil Çiçek’i bulalım sonra ona bir fiil icat ederiz demek yanlış olur.”

Cemil Çiçek’e sordum.

“Fiil ne olacak?”

İşte Cemil Çiçek’in belirlediği iki kriter:

“1- Darbeye karışmış olacak.

2- FETÖ’ye bilerek katılmış ve iltisağı belirlenmiş olacak.”

Paralel Yapı’nın devlet için tehdit oluşturduğuna ilk dikkat çeken isimlerden birisi Cemil Çiçek’ti. Ergenekon’la mücadele sürecinin ilk başlarında bu tehlikeye dikkat çekmiş, Ahmet Hakan da 2 Nisan 2007 tarihinde yazmıştı. O zaman FETÖ’cülerin kaynaklık ettiği saldırılara uğradı. Derin devletin adamı olarak ilan edildi. Her hükümet kuruluşunda Cemil Çiçek’in bakan olmaması için kulis yaptılar.

“Ben bu yapıyla mücadele ederken bana derin devletin adamı diyenlerin şimdi yüzü kızarıyor mu acaba?”

Cumhurbaşkanı Erdoğan da, “At izi it izine karıştı” diye uyarma durumunda kaldı. FETÖ’yle mücadelede Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uyarısı önemli bir dönüm noktasını oluşturuyor.

Mücadele sulandırılmasın

FETÖ’yle mücadeleye en büyük zarar, onu sulandırmak olur. 15 Temmuz’da darbe bastırıldı ama kimse yarın yeni bir darbe olmaz diyemiyor. Şimdiye kadar en büyük dış desteğe sahip bir terör örgütünden söz ediyoruz. Israrlı taleplerimize rağmen müttefikimiz ABD, Fetullah Gülen’i iade etmemekte direniyorsa, demek ki miadını doldurmamış demektir. Eğer yeni bir 15 Temmuz yaşamak istemiyorsak, bu mücadelenin sulandırılıp amacından saptırılmasına da izin vermemeliyiz. Bu mücadelenin sulandırılıp amacından saptırılması en büyük zararı Cumhurbaşkanı Erdoğan’a verir. Çünkü Erdoğan bu yapıyla mücadelede yalnız bırakıldı. Şimdi onun mücadelesi sulandırılmamalı.

Türkiye’nin içsavaşa sürüklenmek istendiği darbe girişimi ortaya koydu ki, FETÖ konusu bir rejim sorunu değil, beka sorunudur.

t24