Bharara: Bu fotoğrafla başınız belaya girmesin

Reza Zarrab'ı tutuklatan savcı Bharara, Türk gazetecilerle poz verirken, benimle fotoğraf çektirdiniz diye başınız belaya girmesin diye iğneli bir şaka yaptı.

ABD’nin Miami şehrinde havalimanından ülkeye giriş yapmak isterken FBI ajanları tarafından gözaltına alındıktan sonra çıkarıldığı mahkemede tutuklanan İran asıllı Türk işadamı Reza Zerrab hakkındaki iddianame hazırlayan New York Güney Bölge Başsavcısı Preet Bharara, gazetecilerle “benle birlikte fotoğraf çektirdiğiniz için başınız belaya girmez değil mi” diyerek şakalaştı. Kürsüye, “Yaklaşık iki hafta önce, ünlü bir Türk işadamını tutuklattığı için, 273 bin Türk’ün twitter’da izlemeye başladığı savcı” diye tanıtılarak çağrılan Başsavcı Bharara, konuşmasında, hukukun üstünlüğüne ve yasalar önünde herkesin eşit olduğu ilkesine vurgu yaptı.

YOLSUZLUK SADECE ABD'YE ÖZGÜ DEĞİL

Yolsuzlukla mücadelenin temel görevleri olduğunu, yolsuzluğun sadece ABD’ye özgü değil, uluslararası boyutları olduğunu anlatan Bharara, yaptığı soruşturmalar yüzünden, Rusya’ya girişinin yasaklandığını; doğduğu ülke olan Hindistan’a bir süre girişinin engellendiğini; İsviçre, Fransa ve Jamaika gibi ülkelerde de pek sevilmediğini, ancak adaleti yerine getirmenin kendisine huzur ve mutluluk verdiğini söyleyerek, “Birazdan Türkiye konusuna da geleceğim” dedi.

Yolsuzluğa karışmış hükümetlerle ve yolsuzluklarla mücadele etmenin, demokrasiyi korumanın temel yollarından biri olduğuna değinen Bharara, şunları söyledi:

“Amaç, şeffaf ve dürüst bir hükümet rüyasını gerçekleştirmek. Benim ofisimde, kendilerini işlerini adamış arkadaşlarımın, belki başka yerlerde daha çok kazanacak olabilmelerine karşın, her gün çok zorlu işler yapmalarının bir nedeni var. Toplumlarına ve ülkelerine katkı sağlamak. Amaç yasaları çiğneyen politikacıya ceza vermek değil ancak bu da tabii ki gerekli. Amaç, bozulmuş politik sistemin gelişmesini ve iyileşmesini sağlamak. Sonuçta hepimiz aynı şeyi istiyoruz. İşleyen ve yurttaşlarının yaşamlarını daha da iyileştiren yönetimler istiyoruz.”

TÜRKİYE DAHİL HERKESİN UMUDU: İDEAL DEMOKRASİ

Hiçkimsenin hukuktan üstün olmadığını ve bunun en ideal demokrasi olduğunu belirten Bharara, “Bu yalnızca New Yorkluların ya da Amerikalıların umudu değil. Dünyanın her yerinde, her kıtasında, İzlanda’dan Hindistan’a, Brezilya’dan Türkiye’ye kadar herkesin umudu…” ifadelerini kullandı.

ABD’li bir savcı olarak yaptığı işte Türkiye’nin gündeme gelmesinin, FBI’ın Türk işadamı Reza Zarrab’ı İran’a olan yaptırımları delme, kara para aklama suçlamaları iddiasıyla gözaltına almasıyla başladığını anlatan Bharara, “Anlaşıldı ki bu kişi Türkiye’de de çok gündemde olan biriymiş. Tutuklamayı yaptığımız gün Twitter’da 8 bin 100 takipçim vardı. Birkaç gün içinde 270 bini geçti. Bu akşamki yemek öncesinde, 298 bini buldu ve hemen hepsi Türk takipçiler” dedi.

TÜRKÇE MESAJLAR YAZAN YÜZ BİNLERCE İNSAN...

İnsanların Türkiye’de yolsuzlukların üstüne gidilmediğini düşündüklerini, kendisinin Türkiye’de yolsuzluk olup olmadığı konusunda yorumda bulunmayacağını belirten Amerikalı Başsavcı, “Ancak durum şu ki, hiç ülkelerine bile gitmemiş olduğum, adımı zor söyleyebilen hatta hiç duymamış, İngilizce bilmeyen, Türkçe mesajlar yazan yüz binlerce insan, temiz bir yönetim konusunda umut arayışı içinde. Bu hepimiz için, dürüst ve şeffaf, hukukun üstün olduğu yönetimlere özlem duyulduğunun açık bir göstergesi” diye konuştu.

Sorunlara karşın ABD’de yaşıyor olmalarından mutluluk duymaları gerektiğini de belirten Bharara, “Başka bir yerde olsaydık, kişisel olarak ben tehlikede olacaktım. Yalnızca, böyle bir kürsüde, kamu görevlilerini soruşturma ve halk önünde konuşuyor olmaktan ötürü. Hükümetlerdeki en güçlü kişilere hukukun üstünlüğünden bahsediyor olmaktan ki dünyada birçok ülke var, hükümet yolsuzluklarını haber yapan gazetecileri hapse atan” dedi.

HAYATIM BOYUNCA TÜRKİYE'DE BULUNMADIM AMA...

Bazı medya kuruluşlarının kendisini Gezi Parkı olaylarıyla ilişkilendirme iddialarına da yanıt veren Bharara, “Hayatım boyunca Türkiye’de bulunmadım. Türkiye’de belki de özgür olmayan bazı basın kuruluşlarının söylediğinin tersine… Ne turist olarak ne protestocu olarak ne de direniş ya da protestolar organize eden biri olarak… Ama bir gün Türkiye’yi ziyaret etmeyi çok isterim” diye konuştu.