Babacan yüzde 10 alırsa sandıktan İmamoğlu çıkar

İngiliz gazetesi Financial Times, "Eski dostları, Recep Tayyip Erdoğan’ın saltanatını tehdit ediyor" başlığıyla yayımladığı makale ile Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu'nun yeni parti kurma girişimlerini analiz etti.

İngiliz gazetesi Financial Times, eski ekonomi bakanı Ali Babacan ile eski başbakan Ahmet Davutoğlu’nun yeni parti kurma girişimlerinin Türkiye siyasetinde yaratacağı olası denklemlerin masaya yatırıldığı bir makale yayımladı.

“Türkiye: Eski dostları, Recep Tayyip Erdoğan’ın saltanatını tehdit ediyor” başlıklı makalede, çok sayıda AKP’li kaynağın ve eski partililerin görüşlerine yer verildi.

“Sadık görünenlerin tek gerekçesi iktidar”

Analizde eski bir üst düzey AK Partili ismin, “Sadık olduğu düşünülen çok fazla isim var. Fakat onlar sadık değil. Orada bulunmalarının tek nedeni, Erdoğan’ın iktidarda olması. İktidarı kaybettiğinde çok yalnız olacak. Bunu idrak ettiğini sanmıyorum” demesi dikkat çekti.

“Babacan yüzde 10 alırsa sandıktan İmamoğlu çıkar”

AKP içinde hâlâ yetkili olduğu belirtilen bir isim ise “Eğer Babacan yüzde 10 oranında oy alırsa biz yüzde 35 alırız ve İmamoğlu cumhurbaşkanı olur” diye konuştu.

“Davutoğlu sessizlik yeminini bozdu”

Laura Pitel imzalı Financial Times analizi, Davutoğlu’nun Mayıs 2016’da başbakanlıktan ayrıldığı tarihteki “Kimse benim ağzımdan sayın Cumhurbaşkanımız aleyhine tek söz duymadı, duymayacak” sözlerini hatırlatarak başlıyor.

Financial Times, ‘kitap kurdu, gözlüklü akademisyen’ diye nitelediği Davutoğlu’nun üç yıl sonra bu sessizliği bozduğunu belirtiyor; şimdi Davutoğlu ile Babacan’ın, AKP içinden çıkan iki farklı fraksiyonla Erdoğan’a meydan okumak için yıl sonundan önce kendi partilerini kuracağı vurgulanıyor.

Neden yeni parti kuracaklar?

Her iki kamptan gazeteye konuşan isimler, kendilerini harekete geçiren gelişmeleri, “Erdoğan’ın muhaliflerine karşı giderek artan baskıcı taktikleri, sert milliyetçi söylemi, ekonomideki kötü yönetim, hukukun üstünlüğünün umursanmaması ve Erdoğan’ın kendisine rota değişikliği yapma telkininde bulunanları dinlemeyi açıkça istememesi” olarak sıralıyor.

“Şimdi bir şey yapmazsak pişman oluruz”

Üst düzey bir eski AKP'li, bu eleştirileri dile getirdikleri dönem için “[Erdoğan’ın] mesajı anlayacağını zannettik. Ama her zaman bahaneler vardı… Eğer şimdi bir şey yapmazsak, gelecekte pişman olacağız” dedi.

“Kırılmanın etkisi sadece sembolik kalmayabilir”

Financial Times, “Söz konusu ayrışma sadece AKP saflarında temsil ettiği benzeri görülmemiş kırılma olarak değil, aynı zamanda Erdoğan’ın ulusal siyasi sahnedeki 17 yıllık hâkimiyetine verebileceği potansiyel zarar nedeniyle de önemli” yorumunu yaparken, şöyle devam etti:

“Seçmenlerin Erdoğan yanlısı ve karşıtı olarak kabaca eşit iki bloka bölündüğü bir ülkede, mart ayındaki yerel seçimlerde yüzde 52.6 oranında oy alan AKP ittifakından küçük bir oranı bile koparmak, siyasi manzarayı radikal biçimde değiştirebilir.”

“Her bir oy değişikliğe yol açabilir”

Haberde, ANAR araştırma şirketinde 15 yıldır sürdürdüğü müdürlük görevini eylül başında bırakan İbrahim Uslu’nun da şu yorumunu yer verildi:

“Toplayabilecekleri her bir oy, iktidar dengesini değiştirebilir. Bu nedenle, bu yeni partiler Türkiye siyasetindeki en önemli dinamik.”

“Parti içi gerilim neredeyse 10 yıl önce başladı”

Haberde, ismi verilmeyen eski bakanların verdiği bilgiye dayanarak AK Parti içindeki gerilimin yaklaşık 10 yıl önce başladığı öne sürülüyor:

“İktidar partisinin üst kademelerindeki hoşnutsuzluğun uzun bir geçmişi var. Eski bakanlar, dönemin başbakanının kendilerine dinlemeye isteksiz olduğunun ve eleştiriye düşmanca yaklaştığının işaretlerinin neredeyse 10 yıl önceden beri mevcut olduğunu söylüyor.

Onlara göre bu eğilim, Erdoğan liderliğini tehdit eden -2013’te ülkeyi saran kitlesel protestolar, aynı yıl açılan yolsuzluk soruşturması ve Temmuz 2016’daki şiddetli darbe girişimi gibi- bir dizi meydan okumayla karşılaştıkça arttı.”