Aşk-ı Memnu Halit Ziya'nın 110 Yıl önce yazdığı gibi bitti!

Son sözü 110 yıl önce olduğu gibi yine Halit Ziya söyledi. Bihter öldü, Behlül kaçtı ama 'Aşk-ı Memnu' televizyon dizileri tarihine geçti.

Ne yoğun izleyici istekleri, ne de mutlu son alışkanlığı. Son sözü 110 yıl önce olduğu gibi yine Halit Ziya söyledi. Bihter öldü, Behlül kaçtı ama 'Aşk-ı Memnu' televizyon dizileri tarihine geçti

Aşk-ı Memnu'nun 1899- 1900 yılları arasında Servet-i Fünun dergisinde ilk kez yayımlanmasının üzerinden geçen yüzyıl, Bihter'in kaderini değiştiremedi. Bir aşk-ı memnunun (yasak aşk) tutsağı olmuş genç kadın, bu kez milyonlarca izleyicinin gözleri önünde (AB grubunda yüzde 56.8, tüm izleyicide yüzde 49.6 reyting yapan dizinin intihar sahnesini her dört izleyiciden üçü izlemiş) canına kıydı.

90 haftada avuçlarımızın içinden kayıp giden Bihter'i, (Beren Saat'i) adam başı 500 TL verip Su Ada'daki dizi final partisinde görenler, kalbine ateş eden genç kadının, ucuz atlatıp koltuk değnekleriyle de olsa yürüdüğünü, ardında bunca ceset ve kahredilmiş insan bırakan Behlül'ün (Kıvanç Tatlıtuğ) de davete başka bir kadınla elele geldiğini gördüler.

110 yılda değişenler, değişmeyenler
O kadar parası olmayan bizim gibiler ise hizmetçilerin bile Boğaz manzaralı evlerde oturduğu, Nihal'in ÖSS'de bile Boğaz'daki bir okula denk geldiği dizide, tabii ki Aşiyan'da Boğaz'a karşı bir mezara defnedilen Bihter için (eğer yapıldıysa) dün Zincirlikuyu'da gıyabî cenaze namazı kıldı. Belki de cenazenin ardından dizinin son bölümündeki sürprizlerden Behlül'ün maskeleri bile yakılmıştır.

Çünkü aradan geçen 110 yıl içinde, Boğaz'ın en güzel yalısının önünden araba yolu geçti, Firdevs Hanım'ın Alman hizmetçisi Emma'nın yerini, Rus Katya aldı, Cumhuriyet ilan edildi, soyadı kanunuyla 'Melih Bey'in Takımı' Yöreoğlu oldu, talakın yerini evlilik sözleşmesi aldı ama Behlül'e duyulan öfke hiç dinmedi. Zaten Ayyapım'ın Halit Ziya'ya en büyük ihaneti, biraz yakışıklılığına kanıp, biraz da mutlu son ihtiyacına cevap vermek için finalde Behlül'e yaptığı kıyak oldu.

'Behlül kaçar' ama tokatla
Eğer her şey kitabına uygun gitseydi, "Behlül kaçar" hadisesinin mezarlıkta değil, amcasının gerçekleri öğrendiği anda evde gerçekleşmesi, Behlül'ün bu sırada karşılaştığı Bihter'den de "Alçak" hakareti eşliğinde okkalı bir tokat yemesi gerekirdi. Böyle olsaydı hem izleyici sahte sonsuz aşk yalanı yerine gerçek katarsisi yaşardı hem de Behlül o takma sakalla kendine "şerefsiz" demek zorunda kalmazdı. 1975'te TRT yapımı dizide aynen böyle olmuştu. Hatta Behlül "Gerekirse Alaska'ya kaçarım" diyerek 'Behlül Kaçar'a küresel bir boyut katmıştı.

Yapımcıların finalde kıyak geçtiği bir diğer isim de 'Matmazel' lakaplı, Deniz Hanım kod adlı Mlle de Couton'du. Bu adla hiç karşımıza çıkmayıp 90 hafta boyunca Adnan Bey'in en rasyonel eş adayı ihtimali olarak ortalıklarda dolaşan bu Fransız mürebbiyesini (Halit Ziya da ona yaşlı kız diyor) son karede yeni bir hayata doğru yola çıkan beyaz Mercedes'in ön koltuğuna kurulurken gördük.

Yine de Ezel'in de yapımcısı olan Ayyapım'ın, standartların çok üstünde bir diziye imza attığını söylemek gerek. Herhalde onlar da 90 bölüm sonunda üç kişiye teşekkür etmeliler: Tabii ki evdeki tüm ilişki ağlarını ören yakın planları ustaca kullanan yönetmen Hilal Saral'a, olağanüstü müziklerle diziyi yükselten Toygar Işıklı'ya ve final bölümünde ölüme yürüyen âşık bir kadını iliklerimize kadar işleyen rolüyle tavan yapan Beren Saat'in 90 bölüm boyunca yükselen oyunculuğuna.

Halit Ziya'nın son cümlesiyle bitirelim: Beraber, hep beraber, yaşarken ve ölürken...

Taraf- YILDIRAY OĞUR