Mehmet Kurtuluş'tan Into The Night'ı Açıklaması: Tüylerim Diken Diken Oldu

Galerinin tamamı için tıklayınız

Seyircilerin dizide etkisi ve reaksiyonuna da geleceğim ama öncesinde biraz çekim sürecine dair de konuşmak istiyorum. Başta değindiğiniz gibi zorlu bir dönemde gerçekleşti çekimler. Ne gibi zorluklarla karşılaştınız? Bir bakıma çok zordu ama bir bakıma da işimize geldi açıkçası. Bunu söyleyebilirim. Zor olan kısmı ailemizle temasımız azaldı. Bu süreçte telefon ve görüntülü konuşmayla hasret giderdik. Üç-dört aylık süreçte ailemizle çok az görüşebildik. Bu süreçte Brüksel'de çekimlere odaklandık. Diğer yandan da şöyle ilginç bir durum söz konusuydu. Brüksel yakınlarında gerçekleşen çekimlerdeki barınakta yaşadıklarımızla dışarıdaki hayat aslında büyük benzerlik taşıyordu. Dizi çekimi sırasında içine girdiğimiz psikoloji ile gerçek hayatta o dönem yaşananlar birbirine benziyordu. Yabancılık çekmediniz yani? Kesinlikle. Tabii ki insan olarak gerçek hayatta içinde olduğumuz süreç çok üzücüydü. Ama oyuncu olarak da çok besleyebilir seni bu durum. Çok şükür ki dizi çekimlerini planladığımız gibi bitirebildik. Çünkü başka çekimlerde olan arkadaşlardan projelerinin yarım kaldığı haberlerini aldık. En kötüsü de o. Hiç başlanmamış olsaydı yine daha iyi olurdu. Ancak bir projenin yarım kalması çok acı bir durum. "TÜYLERİM DİKEN DİKEN OLDU" Sözü yavaş yavaş Ayaz karakterine getirmek istiyorum. Belçika yapımı uluslararası bir dizide bir Türk karakter başrolde. Hatta bu sezon diziye Kıvanç Tatlıtuğ da dahil oldu. Dizinin yarattığı o evrende Ayaz karakterini siz kişisel olarak nasıl tanımlarsınız? Senaristimize teşekkür ederek başlamak istiyorum. Böyle güzel bir karakter ortaya çıkarmış. Dizinin yönetmeni Nabil Ben Yadir ile görüştüğümde bana dedi ki, "Mehmet senaryoyu okuduğumda hemen kabul ettim." Bu işi Ayaz karakterinden ötürü kabul ettiğini söyledi. "Bugüne kadar uluslararası prodüksiyonlarda hep sarışın, mavi gözlü... İlk defa böylesi uluslararası platformda bizden biri bu şekilde yer alıyor. Benim için bir ilk" dedi. Ben de ona hak verdim. Gerçekten haklı. Bu yüzden, projeyi kabul ettiğini söyledi. Tüylerim diken diken oldu. Bu analizi benim de çok hoşuma gitti. Ayaz'ın yardımsever ve koruyucu bir yönü var. Aynı zamanda korkusuz. Bu yönleri hoşuma gidiyor. Ben tabii ki rolüm boyunca kalbimi Ayaz için ortaya koyuyorum. Ayaz'a hizmet ediyorum ama senaryoda yazmazsa o zaman senin de imkânların daha az oluyor. Senaristin görüşü, rolü önemli görmesi ve ona göre de rolün beslenmesi, bu üçü birleşiyor. Samimi birkaç arkadaşım "Mehmet hiç görmediğimiz yönlerini bu dizide yakaladık" dediler mesela. O yönlerinizi merak ettim... Renk paletini düşünecek olursak çok renkli bir karakter aslında. İyi ve kötü. Hızlı ve yavaş. Hem ağladığını görüyoruz hem de başkasını az kalsın öldürdüğünü. Bir oyuncu için çok bereketli bir durum. Köşede kalan bir karakter değil. Gelen tekliflerde öyküye bakarken dikkat ettiğim noktalardan biri budur. Karakter öyküye etki ediyor mu? Yapım o karaktere göre yön alıyor mu? Into the Night'ta bu açıdan büyük bir şansla karşılaştım. Sizin için izlemesi nasıl keyifliyse benim için de anlatması o denli keyif verici. "BANA GÖRE DE ÜÇÜNCÜ SEZON MUTLAKA EKLENMELİ" Into the Night'ın ikinci sezonuna dair yorumlara baktım. Genel görüş diziye büyük beğeniyle yaklaşıldığı yönünde. Ancak herkes dizinin tam bittiği noktada büyük bir heyecan ve beklenti içerisinde. Dizinin devamı hakkında, olup olmayacağı yönünde bizimle paylaşabileceğiniz bir bilgi var mı? Maalesef. Biz de bekliyoruz. Bana da soracak olursan üçüncü sezon mutlaka eklenmeli. Sizin performansınız odaklı olacak şekilde Into the Night hakkındaki yorumları inceledim. Bu süreçte sizin dikkatinizi çeken ne gibi yorumlar oldu? Her şey çok pozitif. Aşağı yukarı her yorumda "gurur" kelimesiyle karşılaştım. "Bayrakları asın" şeklindeki yorumlara da çok rastladım. Doğal olarak benim de çok hoşuma gidiyor bu durum.