İlk Kez Oy Kullanacak 6 Milyon Z Kuşağı Seçimin Kaderini Değiştirebilir mi?

Galerinin tamamı için tıklayınız

Gençlik araştırmaları yapan Bilgi Üniversitesi'nden Prof. Dr. Emre Erdoğan'a göre tüm bunlar, sadece belirli bir kitleye erişmeye olanak tanıdığı gibi gençlerin büyük bölümüyle iletişim kurabilmek adına yetersiz adımlar. DW Türkçe'ye konuşan Prof. Dr. Erdoğan, 'Siz kuşakları, homojen gruplar olarak tanımlıyorsunuz ve birtakım şeyler yüklüyorsunuz. Ancak özellikle Türkiye'de bu yaş grubu arasındaki farklılıklar genel geçer şeyler söylemeyi engelliyor' yorumunu yapıyor. 'Z kuşağı' olarak tanımlanan kitlenin Türkiye'deki büyük çoğunluğunun Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yaşadığına dikkat çeken Erdoğan'a göre 'Bu gençler yüzde 40-50'ye varan işsizlik ile mücadele ediyor. Çoğunlukla serbest meslek veya güvencesiz olarak tarlada çalışıyor. TikTok'ta bunu göremiyorsunuz. Dolayısıyla yok sanılıyor. Kalıp yargılar üzerinden gençliği homojen bir kitle olarak görmek siyasetçilerin işini kolaylaştırıyor. Çünkü esas sorunları çözmeye çalışmak daha zor.' Prof. Dr. Erdoğan'ın sözünü ettiği ettiği 'esas' sorunlar, kendisinin de yazarı olduğu Habitat Derneği'nin Gençlerin İyi Olma Hali raporunda sıralanıyor. Ağustos ayında yayımlanan rapora göre, Türkiye'deki gençlerin yüzde 41'i yaşamından memnun değil. Yüzde 42'si ise gelecekten umutlu değil. Gençlerin yüzde 73'ü iş bulmanın zor olduğunu düşünüyor. İş bulmanın önündeki zorluklar arasında birinci sırada yüzde 61 ile iş olanaklarının yetersizliği gösteriliyor. Yine rapora göre bu durum, gençlerin ülkeyi terk etmelerinin de en büyük sebebi. Her dört gençten biri yurtdışına yerleşmek istiyor. Erdoğan'a göre, bu noktada siyasi partilerin reklam kampanyaları ile gençlere erişmek yerine yapması gereken, yönetici kadrolarını gençleştirmek. Erdoğan, 'Bunu gerçek anlamda yapsalar çok farklı bir resimle karşılaşırız. Çünkü refleksler farklı olur. Burada aslında bir sahicilik sorunu var' yorumunu yapıyor. Dr. İbrahim Uslu da şu ana kadar hiçbir partinin 'arzu ettiği ölçüde' gençleri etkileyemediğini savunuyor.