Dolarda 18,50 Aşılırsa Ne Olur? Uzmanlardan Flaş Açıklamalar!

Galerinin tamamı için tıklayınız

Esas sorun olarak Türkiye'nin döviz girişine ihtiyacı olduğunu ancak mevsimsel etkilerle turizm ve ihracat dışında döviz girişi olmadığını, Ukrayna krizi devam ettiğini, kış aylarında doğalgaz talebinin artacağını, işlerin istenen gibi gitmediğini belirten Yılmaz, “Bu saatten sonra TCMB'nin tek başına atacağı faiz artışı gibi adımlar da fayda etmez. O makas yatırımcı aleyhine o kadar açıldı ki 2-3 puanlık faiz artışının pozitif etkisi olacağını düşünenlerden değilim” dedi.

DÜNYADA FAİZ ARTIRILIRKEN TÜRKİYE’DE TABLO FARKLI

ABD ve Avrupa'da artan enflasyonu frenlemek üzere faiz artışlarına gidildiğini, ABD dolarının güçlendiğini, enflasyondaki seyre göre yeni faiz artışlarının gündemde olduğunu hatırlatan Çitilci, Türkiye'de ise düşük faiz-yüksek kur politikasının devam ettiğini, değersiz TL'nin ihracatı desteklemek için kullanıldığını dile getirdi. Kurda enflasyon kadar artışın şaşırtıcı olmayacağını, TCMB'nin faiz artışı yaparak kuru frenlemesinin beklenmediğini, ekonomi yönetiminin kredileri sınırlandırmak üzere attığı adımların da genellikle düşük seviyeden döviz alım fırsatı olarak değerlendirildiğini ve etkilerinin geçici olduğunu dile getirdi. 

YÜKSEK CARİ AÇIK VE ZAYIF REZERV KURU YÜKSELTİYOR

Emre Akçakmak, son haftalarda özellikle “kırılgan” diye nitelendirilen Pakistan, Sri Lanka, Arjantin, Misir, Kenya ve Türkiye gibi gelişmekte olan ülke piyasalarında durulmayan bir kur değer kaybı ve Eurobond faizlerinde yükseliş olduğuna işaret etti. Algılanan iflas riski göstergesi olan CDS'lerin de rekor seviyeleri gördüğünü belirten Akçakmak, “Böyle bir ortamda kurunuz tarihsel süreçte ne kadar zayıflamışsa zayıflasın, yüksek cari açığınız ve zayıf net rezerv seviyeniz iyileşmediyse bu tip kur hareketleriyle karşı karşıya kalıyorsunuz” değerlendirmesinde bulundu. Swap dahil ve hariç net uluslararası rezervlere ya da onun biraz daha rasyonalize edilmiş hali olan kritik rezerv seviyesine, bir başka deyişle ‘pratikte kullanılması makul rezerv seviyesine' bakıldığında yaklaşık 17 milyar dolarlık bir rakam gördüklerini belirten Akçakmak, “Bu da sadece aşağı yukarı bir aylık ithalatımızı karşılayacak seviyede” dedi.