Birce Akalay: Istırap ve çaresizlik benim de gözümü döndürebilirdi

Galerinin tamamı için tıklayınız

Babil oldukça katmanlı bir hikayeye sahip. Bu hikayede sizi İlay olmaya ikna eden şey neydi? İlay’dan önce hikayenin parayla bu kadar direkt temas kuruyor olması beni çok etkiledi açıkçası. Nelere sebebiyet vermiş ya da verebilecek olduğu karakterlerin geçmişleri ve gelecekleri bazında iki taraftan da çok katmanlı. İlay, paranın yaşamak için hayati gereklilik taşıdığına inanan fakat gençlik yıllarında bunun dozunu ayarlayamamasından ve trajik bir hatasından sebep hayatında en sevdiği adamı kaybetmiş. En büyük keşkesi bu yarım kalan hikaye. Yıllar önceki aklı olsaydı şimdi İrfan’la giderdi. Bir karakterin keşkesinin olması beni hep cezbetmiştir. Diğer taraftan zengin bir ailenin kızıyken iflaslar, ölümler sonrası kız kardeşiyle dünyada yapayalnız kalmış bir genç kadın. Para olmadığı için kurtaramadığı ailesinin yerine kendi kendisinin ailesi olmuş. Düşe kalka yapmış. Becerebilmiş mi bilmiyorum ama bu beni can evimden vurdu diyebilirim. İnsanın mecburiyetten kendi kendisinin ailesi olması bunun için didinmesi dünyanın en derin ve katmanlı acılarından biri bence. İlay’ın İrfan’a ne kadar aşık olduğunu, kendine yapılan, kendince haksızlıkları göz ardı edebilecek kadar yumuşacık fakat dünyaya da ne kadar öfkeli olduğunu biliyorum ve bu karakterde bir kadının, bu yaşanmışlıklarla gelecekte yapacaklarını merak ediyorum.