Charlie Hebdo katliamı

Derginin saldırıda öldürülen editörü Stéphane Charbonnier şöyle demiş: "Fransa'da herkesin karikatürünü yapabiliriz. Fransa'da din bir düşünce olarak algılanır. Bu yüzden Karl Marx'ın karikatürünü yapabileceğim gibi Hz Muhammed'in de yaparım."

Gökhan Kaya Gökhan Kaya

İslam'ın bünyesi demokrasiye uygun mu?

Yayınladıkları Hz. Muhammed karikatürleriyle islam ülkelerinde infial yaratan, IŞİD’le dalga geçen Charlie Hebdo'nun Paris'teki merkezine silahlı saldırı düzenlendi ve yayın yönetmeni, karikatüristler dahil 12 kişi öldürüldü.

Kuşkunuz olmasın bu olay Batı’da 11 Eylül’le karşılaştırılacak bir etki yaratacaktır.

Çünkü Batılı olmanın değerleri açısından oldukça semboliktir. Batı’nın seküler kültürüne doğrudan yapılmış bir şiddet eylemidir.

Charlie Hebdo kendisini anarşist-solda tanımlayan bir yayın.

Derginin saldırıda öldürülen editörü Stéphane Charbonnier şöyle demiş: "Fransa'da herkesin karikatürünü yapabiliriz. Fransa'da din bir düşünce olarak algılanır. Bu yüzden Karl Marx'ın karikatürünü yapabileceğim gibi Hz Muhammed'in de yaparım."

Gerçekten derginin içeriğine baktığınızda Musa’yla da İsa’yla da ağır bir biçimde dalga geçiyorlar. Dine eleştirel bakışları sadece İslam’la ilgili değil.

Fakat bu nedenle şimdiye kadar böylesi bir şiddetle karşılaşmadılar. Çünkü Fransa’da bu yaptıkları ‘normaldir.’ Fikir ve ifade özgürlüğü dini değerlerle sınırlandırılmamıştır. Demokrasi de bu içselleşmiş seküler kültür üzerinde varolur.

Radikal İslamcılar Charlie Hebdo katliamını kendi peygamberlerine hakaret ettiği gerekçesi ile gerçekleştirdi. Lakin bu Batı’da uygarlığa, varlıklarına bir saldırı olarak anlaşılacaktır.

Katliamın derin sonuçları olacak. Zaten 11 Eylül ve IŞİD nedeniyle oldukça yükselen islam karşıtı dalga iyiden iyiye yükselecektir.

Bunun verileri var. Almanya’da bir avuç insanın kurduğu oldukça islam karşıtı hatta ırkçı denilebilecek PEGIDA (Batı’nın İslamlaşmasına Karşı Vatansever Avrupalılar) bugün son araştırmaya göre her üç Alman’dan birisinin desteğine sahip.

Bu İslam karşıtı dalganın ırkçılığa çok yatkın Avrupa aydınlanmacılığında tüm müslümanlara karşı bir nefrete dönüşme ihtimali olası.

Ülkemizdeki islamcı çevrelerin ilk değerlendirmesi saldırıya ilişkin ‘yine islamifobi’ artacak çerçevesinde.

Bana kalırsa bu İslamifobi savunması artık çok zayıfladı.

Çünkü ortada abartılmış bir korku yok, radikal islamcıların Avrupa’nın göbeğinde bir mizah dergisinde yaptığı bir katliam var. Bu durumu bakıp fobik olmamak çok zor.

İslami akımlar açısından ‘islamifobi’yi önlemenin yolu özellikle Fransa’daki saldırıya Türkiye ve Yeni Akit gazeteleri gibi ‘hak ettiler’ tarzında yaklaşarak hiç mümkün değil.

Batı bu durumda Müsümanlardan IŞİD ve benzeri örgütlerin İslamla ilişkisinin olmadığına, İslamın fikir ve ifade özgürlüğü karşıtı olmadığına dair bir tutum bekleyecek.

Bana kalırsa bu kolay çözülecek bir problem değil. Çünkü islam Hristiyanlık gibi bir reform süreci geçirmedi. Modernizme uymayan tarafları ayıklanıp, sökülüp atılmadı.

Allah’ın sözleri olarak kabul edilen sözlerin ‘tartışılabilir’ olarak insan sözüyle eşitlendiği, bunun içselleştiği bir dönüşüm yaşamadı.

Bugün İslam’ın kadın erkek eşitliğine ya da eşcinselliğe dair kuran kaynaklı pekçok doğrusu Batı için faşizan bulunabilecek, kabu edilemez türden.

Müslümanlar dinlerindeki eşitlik, özgürlük karşıtı eğilimlerle yüz yüze gelmeye hazır mı?

Özellikle bu tür her tartışmanın üzerinde şiddet tehdidi varken.

Allah’ın sözü tartışılır, mizahı yapılabilir kılınmadıkça islami referanslı duruşların demokrasinin evrensel normlarıya uyuşmayacak. Bunu söyleyebiliriz.

Hal böyleyken ’İslam demokrasi karşıtıdır’ iddiasının sadece bir fobi olduğunu kim böyleyebilir ki?