AKP'ye iktidarı kaybettiren büyük hata

Bir  seçim süreci daha sona erdi.  Bana sorarsanız sonuçları itibariyle ile çok hayırlı oldu, fren-balata sistemini tamamen kaybetmiş rejime halk seçimle bir ayar verdi.  Erdoğan’ın Başkanlık heveslerine hele bir dur dedi.

Gökhan Kaya Gökhan Kaya

Seçimin en büyük kazananı HDP, kaybedeni ise kuşkusuz AKP’dir. HDP’nin bu kadar oy alacağını uzun süredir bu köşede solda HDP alternatifi doğuyor diye yazan ben bile tahmin edemiyordum açıkçası. Neden böyle oldu, nasıl oldu seçimler üzerine gözlemlerimi aktarayım izin verirseniz;

* AKP en büyük hatayı Rojava meselesinde yaptı. Seçimi orada kaybetti. Kürtler Türkiye’nin Kobane’de vuku bulan savaşta IŞİD’i desteklediğine kanaat getirdi. Ve bunu Öcalan’la yapılan mutabakata ihanet olarak gördüler. Bu algının oluşmasında Erdoğan’ın ‘Kobane düştü düşecek’ sözlerinin katkısı da büyük.

‘Kobane düştü düşecek’ tutumunun etkisini AKP’nin Doğu’daki Kürt illerinde neredeyse tamamen silinmesinden, yarı yarıya oy kaybetmesinden, HDP’nin Diyarbakır’da tarihi bir rekorla seçimi kazanmasından anlayabiliyoruz.

Yine mesela Kürt nüfusunun yoğun olduğu İstanbul Esenyurt’taki oy değişimi iyi bir örnek. 2014 yerel seçimlerinde AK Parti’nin yaklaşık yüzde 47, CHP’nin yüzde 34 ve HDP’nin yüzde 9 aldığı ilçeden bu kez HDP tam yüzde 22.5 oranında oy çıkarttı. Esenyurt’ta 2014’te 34 bin oy alan HDP, bu seçimde oylarını tam 2.5 kat arttırarak 82 bine çıkardı.

HDP’nin barajı aşmasını sağlayan en büyük etken Kürtlerin yüzünü AKP’den HDP’ye dönmesiydi.

*Gezi ve Demirtaş faktörü. Gezi Türkiye’de siyasi iklimi değiştirdi. Selahattin Demirtaş bu iklime uygun ‘Beyaz Türk-Kürt’ denilen beyaz yakalı orta sınıfların idealindeki uzlaşmacı, hoşgörülü, otoriterlikten ve buyurganlıktan uzak –Erdoğan’ın tam zıttı- siyasetçi tipolojisinin canlı kanlı haliydi.

Bu etkiyi özellikle sİstanbul’daki oy oranlarında çok açık görüyoruz. HDP İstanbul’da tahminlerin çok ötesinde oy olarak yüzde 10’u aşarken; Kadıköy, Bakırköy, Beşiktaş gibi CHP’nin kalesi denilen ilçelerde de oylarını yüzde 300 gibi bir oranda arttırdı.

Esas ilginç olan ise İstanbul’un kaymak tabakasının yaşadığı Bebek, Etiler gibi semtlerde de HDP’ye olağanüstü oranlarda oyun çıkması.

*CHP’nin olumlu tutumu. CHP bu seçimlerde bariz bir biçimde HDP’yi neredeyse hiç hedef almadı, karalamadı. Açıkçası AKP’nin Hükümet’ten düşmesi için HDP’nin barajı geçmesine taktik bir destek verdi. Faydasını da gördü.

*HDP’ye yönelik şiddet. Planlı bir şekilde HDP şiddetin içine çekilmek istendi. 200’ün üzerinde ırkçı saldırıya uğradı. HDP’liler silahlı saldırıya uğradı, öldürüldü. Karanlık odaklar PKK’nin geçmişini sürekli şiddetle anılan bir parti haline getirerek HDP’ye yamamak istedi. Fakat bombalamalar, özellikle Diyarbakır’da yüzbin kişinin ortasındaki patlama, yaşanan ölümler bu taktiğin ters tepmesine neden oldu.

Ölümler karşısında HDP’nin ‘Barış Kazanacak’ demesi, sükunet çağrısı yapması halkta ‘mağdur, mazlum HDP’ algısını oluşturdu, destek çıkma motivasyonu yarattı.

*Erdoğan faktörü. Erdoğan AKP’nin doğal lideri olarak seçimin son virajında partisinin seçim stratejisine müdahale etti. Müzakere masasını yıktı ve HDP’ye yönelik bir nefret dilini devreye soktu. Bunu özellikle Kürt seçmenin dini değerlere bağlılığı üzerinden yaptı; HDP’lileri dinsiz, Zerdüşt, sapık, ateist ilan etti.

Demirtaş seçim meydanlarında Erdoğan’la ‘Esas Müslüman biziz, siz yozlaştınız düellosu’ yapmak zorunda kaldı ve sonuçlara bakılırsa kazandı. Kürtlerde ‘milli kimliğin’ ‘dini kimliğe’ ağır bastığını bu süreçte izledik. Bu veri oldukça önemli. Türkiye’deki Kürt Hareketinin gelişiminde yeni bir evreye girildiğinin de göstergesi.

Bu veriyi destekleyen bir istatistik de şimdiye kadar varlığı-yokluğu fark edilmeyen İç Anadolu’daki yerleşik Kürtlerin HDP’ye yönelişi. Ankara Haymana’da 2014 yerel seçiminde yüzde 7.5 olan HDP oyları yüzde 18.5’a taşınarak 2 katın üstüne çıktı. HDP Konya Cihanbeyli’de yüzde 35, Kulu’da yüzde 28, Eskişehir Mahmudiye’de ise yüzde 12 oranında oy alarak daha önceden AKP’ye oy atan İç Anadolu’da yerleşik Kürtleri yanına çekti.

*Müzakere süreci . Eğer müzakare süreci olmasa ne HDP gibi bir parti kurulabilir ne de Selahattin Demirtaş gibi bir lider bu kadar parlayabilirdi. HDP’nin yükselişinde bu bağlamda AKP’nin katkısı büyüktür. HDP neredeyse tamamen müzakere süreci ile ortaya çıkan, silahların bırakıldığı ılıman ortamın bir ürünüdür. Lakin AKP’nin Öcalan’nın müzakerenin esas zemini olarak sunduğu Kürtlerle Türkler arasında Ortadoğu’da stratejik ittifak mutabakatına ihanet ettiği, Kürt Hareketine karşı takiyye yaptığı Kobane’de ortaya çıkınca işler değişti, bu barışın siyasi ekmeğini AKP yiyemedi.

AKP Öcalan’ı dinlese belki hala tek başına iktidardı.

Benim AKP’nin düşüşüne dair izlenimlerim böyle. Bundan sonra ne olacak. Elbette koalisyon gündem, bu başka bir yazının konusu olacak kadar önemli ve uzun bir mesele elbette. Ama kısaca ihtimallere değinelim;

Seçim sonucunun doğal eğilimi CHP-MHP koalisyonunun HDP tarafından dışarıdan desteklenmesi gibi gözüküyor. Buradaki sıkıntı MHP’nin HDP desteğini kitlesine nasıl anlatacağı.

İkinci önemli seçenek HDP ve MHP tarafından desteklenen CHP azınlık iktidarı. Bu özellikle MHP için rahatlatıcı bir çözüm.

Üçüncü seçenek AKP-MHP koalisyonu. Bunun mümkün olabilmesi için AKP’de geçmişin kirlerine ve günahlarına bulaşmamış, Erdoğan’ın etkisinden uzak yeni bir yönetimin başa geçmesi gerekiyor. Eğer AKP olağanüstü kongre kararı alırsa AKP-MHP koalisyonu geliyor diyebiliriz.

Şimdilik bu kadar, görüşmek üzere.

https://twitter.com/karaolorin