Zengin ve Yoksul dizisi nerede hata yaptı?

Total’de 2.79 reyting alarak 15’inci; AB’de 1.77 reyting ile 17’nci olan yapım maalesef beklentileri karşılatacak bir performans ortaya koymayı başaramadı.

Anibal Güleroğlu Anibal Güleroğlu

Zengin ve Yoksul çeşnisinde durum...

Zenginlik ve yoksulluk… Dünyadaki haksızlıkların-kavgaların temelinde yatan iki olgu. Birbirlerinden apayrı kutuplarda görünseler bile aralarında derin bağlar olduğu muhakkak. Özellikle zenginliklerin, yoksulluklar üstünden yükseldiği sömürü-baskı bağlamında! ‘Fakirin ipini zengin eskitir’ der bir Çerkes atasözü mesela. Keza ‘Savaşı zenginler çıkarır, yoksullar ölür’ sözüyle yoksulların zenginler karşısında yaşam şansı olmadığını vurgular, Varoluşçu felsefesiyle dünyada iz bırakan yazar-düşünür Jean-Paul Sartre.

Zenginin yoksula karşı yaşamdaki ezici üstünlüğünden, ekrandaki ‘Zengin ve Yoksul’ çeşnisine geçecek olursak… En çok satanlar listesine girmeyi başarmış Irwin Shaw imzalı romandan uyarlanan ve iz bırakan diziler arasında yer alan Amerikan yapımı ‘Zengin ve Yoksul’, sunduğu zengin içerikle toplumsal değişimleri sergileyip iki kesim üstünden yarattığı atmosfer ve karakterlerle zengin-yoksul her türden izleyiciye hitap etmeyi becermiş geçmişte.

Lakin 70’lerde fırtına gibi esen ve halen akıllarda kalabilen ‘Zengin ve Yoksul’un öyküsünden veya adından nemalanmaya çalışan yerli yapımlar için ne yazık ki aynı güzel tablodan söz etmek mümkün değil hâlihazırda. Çünkü ne hikâye örgüleri, ne karakterleri, ne de ele alınış biçimleri zenginlik ve yoksulluk adına klişelerin ötesinde sağlam bir şeyler veremiyor izleyiciye.

Nitekim ATV ekranında Binnur Kaya, Gökhan Alkan, Osman Sonant, Evrim Solmaz, Gülcan Arslan, Damla Colbay, Eren Hacısalihoğlu gibi isimlerle yola koyulan ‘Zengin ve Yoksul’ dizisi için de durum aynı. Total’de 2.79 reyting alarak 15’inci; AB’de 1.77 reyting ile 17’nci olan yapım maalesef beklentileri karşılatacak bir performans ortaya koymayı başaramadı.

Yeni bir iş için bu yorumu yaparken, her daim gelen düşük reytinglerden ziyade yapımın sergilediği tabloyu dikkate aldığımızı belirtmekte fayda var. Zira sonuçlar benim değerlendirme mantığıma göre gerçek gösterge değildir asla. Nasıl ki, hak ettiğinin çok gerisinde kalan nice dizi geldi geçti reyting kıyımının hüküm sürdüğü ekranlardan. Ancak bu kez durum farklı. Alınan reytinglerle ‘Zengin ve Yoksul’un performansı doğru orantılı yani kuşku uyandıracak bir his edinmedik gelen rakamlardan.

Şöyle ki; Derinlik taşımayan konusuyla, aldığı ismin hakkını kesinlikle veremeyen ‘Zengin ve Yoksul’, içeriğin yansıtılması yönüyle de dişe dokunur bir profil sunmak yerine her telden çalan basitlikte bir çeşniyi tercih etmiş. Dahası bu çeşniyi sergilemek için yaratılan karakterlerdeki tablo da klişe çeşnisinden ibaret. Yani her yönüyle özgünlükten eser bulunmayan yapımdan yüksek verim sağlanmaya kalkılmış. Üstüne üstlük öykünün temelini zayıflatan bu çeşniyi oluşturan klişelerin atmosfer sunumu da ilgi çekici biçimde yapılamamış.

Dolayısıyla ATV’yi hayal kırıklığına uğratan ‘Zengin ve Yoksul’ çeşnisindeki başarısızlık durumunu yorumlarken sözü en kestirmeden bağlayıp ‘Ne karakterlerin ne de intikamcılığa malzeme yapılan zengin-yoksul ayrımının cazip gelecek ve izleyiciyi dizinin takipçisi yapabilecek bir yönü bulunmamakta’ diyebiliriz.

ZENGİN VE YOKSUL’DA YOK OLANLAR

Varoşun çocuk dünyasından açılıp, yağmur altında kanlı elleri ve sarı elbisesiyle ağlayan Aysel’in ‘Ben öldürdüm. Nasıl oldu, nasıl yaptım. Ben böyle biri değilim. Hayır, bu hikâyenin kötüsü ben değilim’ şeklindeki dramatik tablosundan bir kesit verip geriye giderek gecekondu mahallesinin mizahi atmosferiyle başlangıcını yapan ‘Zengin ve Yoksul’un performans yorumunda ilk sözümüz, dizinin türünde netlik olmayışı üstüne.

Yani zenginlikle yoksulluğun çatışmasından gelişecek bir dram gibi görünüyor ilk başta. Ama hemen akabinde ‘Bu Berrin hangi birine yetişsin’ diye laf geveleyen Binnur Kaya’nın bildik komedi ritüeli giriyor devreye. Onun ağzını doldura doldura ne kadar gururlu olduklarından dem vurup konu komşuya zengin kuzeniyle hava basmaya çalıştığı andan itibaren de hikâyenin zengin-yoksul ayrımındaki dramatikliği ve inandırıcılığı ufaktan sulanmaya başlayarak parodiye dönüşüyor. Hani işi ciddi biçimde yapan tiyatro oyunu olsa parodi izlemeye sözümüz yok. Ancak karşımızdaki ‘Zengin ve Yoksul’ olayını klişe çeşnisiyle sergilemeye çabalayan upuzun dizi bölümü olunca, burada gülünçlemeye yani parodiye kalkışmak, hele de bunu intikamcılıkla bağdaştırmak ana temanın özünü bozuyor. Anlayacağınız yapımın türünde bir netlik sağlanamaması ‘Zengin ve Yoksul’un en temel yokluğu!

Dizideki ikinci yokluk, duygu! Bu neyin duygu eksikliği derseniz… ‘Hem anlatılmaya çalışılan hikâyenin, hem de karakterlerin yaratılış temelindeki duygu hissedilmemekte’ şeklinde olur cevabım. Daha net ifadeyle derme çatma, sahte duruyor her şey. Artık sıkça karşılaştığımız klişeler üstüne bir şey inşa etme gayretinin yarattığı çokça kanıksanmışlık halinden midir? Yoksa karakter canlandırmalarından mıdır? Veya her ikisinin toplamından mı, bilemem. Ancak görünen köy meydanda. İnsan izlerken ne başkasının mallarını kullanmadaki eziklik duygusuyla, ne intikam olayıyla, ne de aldatma-aldatılma derinliğiyle empati kuramıyor mesela. Böylece bir diziye bakmamızı sağlayan etkenlerden olan ‘duygu’ eksik kalıyor.

‘Zengin ve Yoksul’daki bir diğer yokluk, mantık! Bunu örnekleyecek olursak… Başlangıçta Berrin ile Aysel’in konuşmalarıyla, teyze denilen ama aslında kuzen olan, Meral’i yoksul akrabasına sırt çevirmiş, kibirli ve kötü kalpli bir kadın gibi algılatan dizi devamında kayınvalide baskısı altında olan, kocası tarafından aldatılan ve elinden geldiğince Berrin’in ailesini kollayan iyi niyetli bir kadın tablosu çiziyor bize. Nitekim kibirli-şımarık zengin kızı gibi gösterilmeye çalışılan Aleyna için de durum aynı.

Onu yansıtırken de yapım kendi kendisiyle çelişip karakteri sağlam bir mantığa oturtamamış. Mantık yokluğunda, Aziz Bey’in magazincileri görünce kaçmak yerine limana dönüp basına malzeme vermesi de bir örnek. Teknesiyle kıytırık motoru ekip pekâlâ da başka bir yere indirebilirdi Nihal’i ama magazinde boy göstermek isteyen ünlüler misali yapmadı. Nihal derseniz apayrı bir mantıksızlık yansıması… Arapların alışveriş yaptığı modaevi çakması yerde çalışırken üstünde teşhir ettiği kıyafetle çay içme sorumsuzluğu bir yana Aziz ile evlenebileceğini düşünecek kadar zekâ özürlü… İşin ahlâk boyutuysa hepten yerlerde!

Keza baygın bakışlı Karan’ın motorunu Aleyna’nın arabasının üstüne sürerek onunla bu şekilde tanışmayı umması ve bu saçmalık yetmiyormuş gibi sözde ortak zevk adına Aysel’den Aleyna’nın sevdiği şeyleri öğrenmesi çocuk işi değil de nedir? Aysel ile Karan’ın gecenin bir vakti sucuk gibi ıslanarak buluşmalarından büyük bir şey bekliyor insan.

Tabii bir de yapaylığı üstünden akan Aysel’in hiç tanımadığı Karan’ın motoruna şıp diye atlayıp gezmeye gitmesi ve onun okuduğu Atilla İlhan şiirini o an ayaküstü yazılmış bir şey zannetmesi var. Aysel’in, bir noktada ünlü şairin eserini de küçümseyecek kadar, cahil olması hem mantığa ters hem de kızları külliyen aptal sayan bir durum... Ki, Aleyna’nın magazin haberinde ihanet tablosu ortadayken babasının yalanına inanma saflığı göstermesi ve masumiyeti abartması da öyle!

Velhasıl; Kötü kaynana gibi sunulmakla birlikte her sözü doğru olan Nefise’nin vitamin iğnesini hiç sevmediği insanların kızına yaptırması, Avukat Emir’in duyulmaması gereken kürtaj için randevu alırken özel numarasını vermek yerine şirketin aranmasına sebep olması ve nicesiyle kendini sorgulatan dizideki mantık olgusunun başarısızlığa büyük katkısı olduğu bir gerçek.

Zira Londra’dan özel getirtilmiş kanepeye bir şey olur diye kimseyi oturtmak istemeyen buna karşılık eve girmediği için onu gecekondunun bahçesinde tozun-yağmurun pisliğine terk edecek kadar zır cahil ve görgüsüz davranarak gecekondu komedisi sergileyen Berrin başta olmak üzere karakterler ve içerik yeterince mantıktan nasiplenmemiş maalesef.

SONUÇTA DİYECEĞİM O Kİ; ‘Herkesin yenileceği bir savaşta aşk mutlu sona ulaşır mı’ sorusuyla izleyici karşısına çıkan ve ilk bölümden tüm derdini ortaya dökerek sonrası için malzemesini tüketip merakı bitiren ‘Zengin ve Yoksul’ bu vasat başlangıcın devamını nasıl getirir? Reyting savaşında mutlu sona ulaşır mı? Bilmem ama… Mevcut haliyle işi zor!

Anibal GÜLEROĞLU

guleranibal@yahoo.com

www.twitter.com/guleranibal