Uyaroğlu kadınlar

Bugün günlerden Pazartesi’ymiş az evvel farkettim. Bir Bayram geçti üstümüzden adeta tır gibiydi.

İrem Moralı İrem Moralı

Geçenlerde çok yakın dostlarımdan biriyle ,yine başka yakın arkadaşımız Selim’in Ayayorgi koyundaki mekanı; Solemare açılışına gittik.

Solemare, bizlerin hayatında öyle farklı yeri olan bir mekandır ki; içeri girdiğimiz dakikadan çıkacağımız dakikaya kadar “ah yaa şurada şu komik şey olmuştu hatırladın mı?, yaaa ne sarhoş olmuştuk o happy hourda hatırlıyor musun?” cümleleriyle baya baya ihtiyar iki nene misali anılarımıza daldık gittik.

Sonra konu tabii ki döndü dolaştı ve ilişkilere geldi. Sonra ,bunca sene içerisinde bizler niye bu kadar dik duruşlu kadınlarız? Sorusunun cevabını bulmaya çalıştık bir sure…

“Dik duruşlu” olup nasıl da bu kadar “uyaroğlu kadınlar” olduğumuzu sorguladık.

Çünkü her ikimizde gayet iyi biliyorduk ki; aslında bu Dünyada en çok kazanan kadınların “salağa yatan kadınlar” olduğunu. Yine gayet iyi biliyorduk ki, bizler güçlü ve tek başına ayakta dimdik duran kadınlar olarak aslında erkeklerin bize çoğunlukla yaklaşmaya korkuyor olduğuydu.

Bu yaşıma kadar ,emin olduğum birşey var ki o da; bir erkeği ne kadar zorlarsan,ne kadar kaprisli olursan veya ne kadar “ayy ben nasıl yapılır bilmiyorum sen halleder misin hayatım?” dersen o kadar kıymetli oluyorsun.

Yani, sabırları zorlama taktiği hep işe yarıyor benim gözlemlerimde.

Ama bizler gibi kadınlar olursanız eğer; “yok yaa almana gerek yok ben gelirim orada buluşuruz. Hallederim ben bir hitiyacım yok, YOK Hiç sorun yok hallettim. Giderim ben yaaa gelmene ne gerek var. gibi cümleler aslında ipinizi çektiğiniz cümleler oluyor ama bunu asla değiştiremiyoruz.

Çünkü biz yalnız olmaya alışmışız. Bir adamın benim işlerimi yaverim gibi halletmesi bana tuhaf gelebiliyor. Evcil hayvan misali sahiplenilmeye elbette ihtiyacımız yok,ama bir yandan da şöyle güçlü ayakta durabilmesini bilen bir adamı da sadece diler dururuz.. Dileriz de ola ki karşımıza çıkarsa da “ hopp sen de kimsin bana karışıyorsun?” diyebilme potansiyelimiz de fazladır.

“uyaroğlu kadınlarız biz” Nasıl uyaroğluyuz? Şuraya gidelim mi? olurrrr gidelim. Sen karar ver, yok yok sen karar ver ben uyarım herşeye.

Ya niye uyuyorsun uymaaaa!....

Geçenlerde bir çift tanıdım. Kadının kaprislerinden adama resmen acıdım. Adam kadının peşinde pervane. Onu mutlu edebilmek adına herşeyi yapıyor ama kadın hiç ama hiçbirşeyi beğenmiyor. Adam bir saniye “offff be” demedi.

Kadını da görmenizi isterdim ayrıca. O da ayrı mesele...

Dünya üzerindeki tüm ilişkilerdeki en önemli kanun; “deveyi dikmekle “başlayan o meşhur cümlenin açıklamasıdır bence.

Bu şekilde gemisini yürüten kaptandır arkadaşlar. Ben bunu gördüm,bunu bilirim.

Bizler bu vakitten sonar akıllanır mıyız? Yok canım imkansız… Bari akıllanma potansiyeli olan varsa uysun diye yazıyorum bu hafta yazımı.

Bugün günlerden Pazartesi’ymiş az evvel farkettim. Bir Bayram geçti üstümüzden adeta tır gibiydi. Tüm esnafta inanılmaz bir yorgunluk söz konusu. Alaçatı çokkk kalabalıktı, köy içine sadece bir gece indim. Onda da Meyhane Şerefe’de sahnesi olan can kadın Yeşim Salkım’ın sahnesi olduğu geceydi.

Yeşim zaten bizim otelde konakladığı için,bolca hasret de giderebildik çok şükür ki. Ama doyamadık o ayrı tabi. Uzun seneler evvel Çeşme’de sahne alan Yeşim’in seneler sonra yeniden sahne alması bizlere resmen muhteşem bir zaman yolculuğu yaşamamıza sebep oldu. Harika bir performanstı, çok keyifli bir gece geçirdik.

Ama o Alaçatı sokaklarında yürümek adeta bir işkenceydi bizlere. Öyle kalabalıktı ki tarif etmeme imkan yok. Şimdi dün artık ufaktan herkesin döndüğünü söylediler (ben evden adım atamadım yorgunluktan) Önümüzde üniversite sınavı ve tabii ki seçim telaşı var. Sınava girecek olan bütün kardeşlerime sonsuz başarılar diliyorum. Hepinizin yolu daima çok açık olsun.

Ayrıca İstanbul’da oy atacak arkadaşlarımdan tek ricam; bir günlüğüne tatilllerinizi yarım bırakıp gidin oy kullanın lütfen.

Sevgilerimle