Umuda Kelepçe Vurulmaz ve Kalbimdeki Deniz iş yapar mı?

İkisi de FOX TV’nin Ekim’de ekrana süreceği yeni sezon dizisi. Biz de öykülerinin temelinde ‘umut’ olan bu iki yapıma yolculuk öncesinde göz atalım dedik.

Anibal Güleroğlu Anibal Güleroğlu

‘Umut’ üstüne kurulu iki dizi…

İnsanların ümitsizliğe kapıldığı her güçlüğün ardından yeni bir umut doğar yüreklere… Doğar ki, yaşam savaşına karşı ayakta kalabilsin insan! Kendimizden örneklerle bu gerçeği hepimiz biliyoruz zaten. İlk adımdan hasta yatağına, ‘umut’ değil midir bizi ayakta tutan? Nietzsche gibi katı yaklaşanlar ‘Umut sadece eziyetin süresini artırır’ şeklinde olumsuz görüş ortaya koysalar bile, hayatın darlığında umudun genişliğine her zaman yer vardır ve insanın doğası umut etmekten vazgeçemez. Nitekim ‘Bir yerde yaşam varsa orada umut da vardır’ diyen Cicero ne güzel özetlemiş, umutla insanın ayrılmaz bir bütün olduğunu.

Şimdilerde ekranlarda da müthiş bir umut rüzgârı esmekte. Önceki sezondan ellerini güçlendirerek gelenlerin yenilere karşı dik durma umudu bir yanda, ekranda boy gösterenlerin elde ettikleri kazanımları uzun süre koruma umutları diğer yanda. Yanı sıra bir de ekrana çıkmak için hazırlananların ‘umut’ üstüne kurulu içerikleriyle yarattıkları umut olayı var hesapta. Yeni sezonda boy gösterecek dizilere baktığımızda bu özelliği taşıyan iki yapım göze çarpmakta. Biri, ‘Umuda Kelepçe Vurulmaz’… Diğeri de ‘Kalbimdeki Deniz’! İkisi de FOX TV’nin Ekim’de ekrana süreceği yeni sezon dizisi. Biz de öykülerinin temelinde ‘umut’ olan bu iki yapıma yolculuk öncesinde göz atalım dedik.

‘UMUDA KELEPÇE VURULMAZ’ FARK YARATACAK!

Bir şekilde hayatlarına çomak sokulmuş genç insanların kurtuluş umudunun öyküsü olarak ekranda yerini alacak olan ‘Umuda Kelepçe Vurulmaz’ dizisi hakkında daha önce yazmıştım. Ancak proje henüz çok taze olduğundan ve yeterli bilgi de bulunmadığından satırlarımda boşluklar vardı haliyle. Zaten o yazım da bir ön değerlendirme niteliğindeydi. Akabinde bana yollanan bilgiler dâhilinde diziyle ilgili ufkum iyice genişledi. Hele ilk bölüm senaryosunu okuduktan sonra tüm sahnelerini gözümde canlandırma fırsatım oldu. Gördüm ki, ‘Umuda Kelepçe Vurulmaz’, hapishane-yetimhane kavramlarını süs niyetine kullanan abartılı gençlik dizisi olmanın ötesinde pırıltılara sahip. Bu nedenle diziyi başka yapımlarla kıyaslamak yerine, hakkını vererek değerlendirmek istedim. Tabii her zaman olduğu gibi asıl yorum hakkımı, performanslar sonrasına saklı tutarak.

‘Umuda Kelepçe Vurulmaz’ı diğer gençlik dizilerinden ayıracak olan en önemli fark, ıslahevine düşen gençlerin topluma yeniden kazandırılması için onlara eğitimlerini sürdürme fırsatı sunulması gerektiği konusunu dillendirmesi! Dizinin bu yönü, bana göre üstünde çokça durulması gereken baş detayı. Zira Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 14 Aralık 1990 tarih ve 45/113 sayılı karar ile kabul edilen ‘Özgürlüğünden Yoksun Bırakılmış Küçüklerin Korunması İçin Kurallar’ın içinde ‘Eğitim, Mesleki Öğrenim ve Çalışma’ başlığı altında bu konu düzenlenmiş. Lakin ülkemiz şartlarında bunun ne oranda uygulandığı yönü belirsiz.

Konudan habersiz olanlar için bu vesileyle küçükleri koruyan Birleşmiş Milletler kurallarının 38. Madde’nin içeriğini paylaşmak istiyorum. Kuralların 38. Madde’si:

‘Zorunlu okul çağındaki her küçüğün ihtiyaçlarına ve kabiliyetlerine uygun ve kendisini topluma dönüşe hazırlamak için tasarlanmış bir eğitim almaya hakkı vardır. Küçüklerin bu tür bir eğitimi, mümkün olduğu takdirde, ıslahevi dışındaki kamu okullarında almaları sağlanır. Bu eğitim, küçüğün salıverildikten sonra güçlük çekmeden eğitimine devam edebilmesini sağlamak amacıyla, ülkenin genel eğitim sistemi ile bütünleşmiş bir okulda ve nitelikli öğretmenler tarafından verilir. Yabancı kökenli olan veya ayrı bir kültürel veya etnik şartları bulunan küçüklerin eğitimine kurum idaresi tarafından özel bir dikkat gösterilir. Okuma yazması olmayan veya anlama veya öğrenme güçlüğü bulunan küçüklerin özel bir eğitim görmeye hakları vardır’ demekte. Peki, kamuoyuna yansıyan örnekler mevcut mu bizde?

Dileğimiz hiçbir küçüğün ıslahevine düşmemesi. Ama hayat bu belli olmuyor ki… Hele de 18 yaş altını suça teşvik eden, onları canlarından bezdirerek mecbur kılan büyükler varken! Nasıl ki ‘Umuda Kelepçe Vurulmaz’ da, ev şartlarının-aile bireylerinin kurbanı haline gelip hayatları kararan çocukların öyküsü olarak bu ayrıntı üstünden yol almakta. Dolayısıyla Yekta Torun-Hilal Yıldız imzalı senaryo bir anlamda sorunlara dikkat çekip bilinçlendirme özelliği taşıyor. İçeriğine baktığımızda; kaderin cilvesi ve zengin şımarıklığıyla buluşan ergenlerin kendi aralarındaki çatışmaları, büyüklerin dünyasındaki mücadelelerini ve aşklarını ıslahevi-okul denkleminde sunacak bir dizi niteliğinde. İlk bakışta bu tablo çok klişe gibi görünebilir. Ancak karakterlerin diğer gençlik dizilerinin ötesine geçme kapasitesi mevcut. Ayrıca yapımın, karakterlerini doğru kullanıp onlar üstünden ıslahevlerindeki sorunları ciddi biçimde dillendirmesi durumunda, fark yaratma potansiyeli taşıdığını da söylemek isterim.

Nitekim kardeşi Hasan’ı trafik kazasında kaybetmenin acısı tazeyken kız kardeşi Elif’in suçunu üstlenerek ıslahevine giren Fırat ve üvey baba tacizine uğramış olan Siyah kuğu Peri, dolu dolu karakterler gibi duruyor. Bana göre bu ikisi, 7 gencin ıslahevinden okula götürülüşüyle açılışını yapacak olan ‘Umuda Kelepçe Vurulmaz’ı klişelerin ötesine taşımak için oldukça elverişli. Tabii bir de zengin kesimden Onur ile Cemre var. Umarım zengin ebeveynlerin başıboşluğuyla sorunlu hale gelip ıslahevine düşen Onur ve aşk üçgeni yaratacak olan Cemre’de de rutini aşan sahneler yaratılır… Ki, ilk bölümün içeriği bu yönde umut verici! Yanı sıra işin yetişkinler kısmı da mevcut. Orada da İnci Hoca kendine özgü tavırlarıyla alışılmışın dışında bir eğitimci-dost-rakip-sevgili olma gücüne sahip bence. Reji nasıl yansıtır bilmem ama onun sahnelerini gözümde canlandırdığımda, pek bir kanım kaynadı kendisine. Yine de tam değerlendirmek için ekranda görmek gerek. Neticede çok başarılı yazılmış işler bile yapım aşamasında bozulabiliyor. Tabii performans da o oranda düşüyor.

Diyeceğim o ki; Genç karakterleri ve mesajcı içeriğiyle fark yaratacak türden görünen ve sadece okumayla bile ilk bölümünü ciddi ciddi sevdiğim ‘Umuda Kelepçe Vurulmaz’, bol yeni dizili bir sezon yaşatma niyetindeki FOX’un kıyasıya rekabetin görüleceği ekranlardaki umudu olma yolunda oldukça umut verici! Hadi hayırlısı…

‘KALBİMDEKİ DENİZ’ DERİNLİĞE SAHİP OLACAK MI?

FOX TV’nin yeni sezon için iddialı olan yapımlarından biri de, ismini müzik parçasından alarak dramatik havasını baştan hissettiren ‘Kalbimdeki Deniz’… Ekim ayında izleyiciyle buluşacağı söylenen dizinin şu an için en belirgin yönü; içeriğinin, ‘Bazen hayat seni en değerli incisini sunmak için okyanusun en dibine çeker’ diyerek her şartta umudun yitirilmemesi gerektiği felsefesiyle örtüşecek türden gelişim sunacağı.

Senaryosu, Funda Çetin tarafından yazılan Pastel Film yapımcılığındaki dizinin genel tanıtımına baktığımızda… Deniz, sahip olduğu mutluluk ve refah dolu hayatı, kocasının aniden ortadan kaybolması sonucu kaybedip tepetaklak olan iki çocuklu bir kadın. Yaşlı babasının sorumluluğunu da üstlenmiş olan Deniz’in umutlarını yeşertecek ve yaşam denizinde boğulmamasını sağlayacak cankurtaran simidiyse, Mirat. Her zamanki gibi büyük bir sürprizle yolları kesişen bu ikilinin aşkından ve hayat arkadaşlığından doğacak olan ‘Kalbimdeki Deniz’in derinliğine gelince… Aşktan söz etmeye çokça dalıp aşk üçgeninde girdaba kapılan umutları dalgalara mı bırakacağız, yoksa sevdayı saklayan kalplerdeki denizin çivit mavisine dalıp sorunsuzca yol mu alacağız? İşin bu tarafları şu an için en büyük sürpriz.

Çekimlerinin bir bölümünü Şanlıurfa’da gerçekleştirecek olan ‘Kalbimdeki Deniz’ dizisiyle ilgili sürprize yer bırakmayan yegâne ayrıntıysa, Kutsi ve Özge Özberk’le birlikte başrollerde yer alacak olan Yeşim Ceren Bozoğlu’nun sunacağı performansın kalitesi! ‘O Hayat Benim’ dizisinin sevilip tutmasındaki en büyük etken olarak gördüğüm Bozoğlu’nun oyunculuk gücü ve rollere ruh katarak sunma becerisi malum. Dolayısıyla diziye katkısının büyük olacağını ve güzel bir şeyler ortaya konacağını düşünmek yanlış olmaz. Öte yandan Kutsi’nin de seveni çok. ‘Doktorlar’, ‘Huzur Sokağı’ gibi dizilerdeki performanslarıyla, izleyicinin nabzına göre şerbet veren karakterleri canlandırınca ve uygun partner bulununca gayet başarılı iş çıkarttığını gösterdi bize. Umarım bu kez de dublajlı bir sesle çıkmaz karşımıza.

Sonuçta; ‘Kalbimdeki Deniz’ diyenler sadece iki üç ismin omuzlarına yüklenmeden, ciddi ve derinlikli bir senaryodan güç alarak yola koyulurlarsa bu dizi de, tıpkı ‘Umuda Kelepçe Vurulmaz’ gibi, ‘Muhteşem Yüzyıl’ tutkusunu ‘IV. Murat’la sürdürmek isteyenlere ev sahipliği yapacak olan FOX’un yüzünü güldürme potansiyeline sahip. ‘Kalbimdeki Deniz’ yolcularına, dizi okyanusunun reyting karasına oturmamaları temennisiyle… Yolları açık olsun diyelim.

Anibal GÜLEROĞLU

guleranibal@yahoo.com

www.twitter.com/guleranibal