Ufak Tefek Cinayetler dizisi başarılı olur mu?

Gizemin çekiciliğinde ‘Ufak Tefek Cinayetler’…

Anibal Güleroğlu Anibal Güleroğlu

‘Başkalarının sırrını açıklamak, bir cinayete ortaklık etmek gibidir’ demiş, psikolojide adından çokça söz ettiren Walter Hunter. AY Yapım imzasını taşıyan ‘Ufak Tefek Cinayetler’ de gün yüzüne çıktığında sanki bu sözü şiar almıştı kendine… İlk tanıtımıyla ser veriyor, sır vermiyordu…

İçeriğindeki cinayetlere ortak olmamayı istercesine! Star’ın 24 Ekim’den itibaren hayatımıza sokacağı dizinin ilk tanıtımından başlarsak söze…

Az ama öz bir paylaşım olmuştu. Güzelim pastayı hançerleyen siyah eldivenli bir kadın eli… Zihnimizde uçuştu türlü varsayım, izlerken bu kareyi. Pastanın suçu neydi de bağrına yedi hançeri? Yoksa tek suçu iştah kabartması mıydı da, kadın afiyetle mideye indirmek için pastayı kurban seçmişti.

Biz bu sırlarla merak uyandıran tanıtımı düşüneduralım dizinin çekici kadınları, karizmatik erkekleri medyada boy gösterdi. Peki ya gerisi? Koca bir sır perdesi.

Velhasıl, ‘Kadınlar, tek seferde öldüren şeyler yapmazlar. Onların uzun süre ızdırap çektirecek silahları vardır. Her şeyin sonunda topuklu ayakkabılarıyla çok rahat süzülürler hayatın içinden’ diyerek bir anlamda kadınların cinai yüzünü gösteren dış sesin ve tabanında dudak izleri olan yüksek ökçeli ayakkabılarla yürürken seksilikle caniliği buluşturan gizemli kadın figürünün iddialılığından başak elimizde hiç bir şey yoktu ilk etapta!

Yine de görür görmez sevdik. Aslında güzel olan da buydu… Çünkü kimi zaman asıl büyük tatlar ve güzellikler, bolluklardan değil de hiçlikten çıkabiliyordu. Nasıl ki, kanaat eğitimi olan tasavvuf da, iç âlemin tüm kaygılarından arınıp gerçek güzelliği tadabilmek için ‘hiçlik’ halini idrak ettirmeye çabalamıyor muydu? Öyleyse ‘Ufak Tefek Cinayetler’e dair bilgi hiçliğinin devamından oldukça tatminkâr bir şeylerin geleceğini bekleyebilirdik rahatlıkla.

Öte yandan alenen ortaya saçılanların yarattığı bildik olma halinin her zaman iyi netice vermediği de bir gerçekti. Sık sık yayınlanan fragmanlarda yapımın sürprizlerini bozacak parçaların bulunması bir yandan merak duygusunu köreltiyor, bir yandan da yersiz tahminler yürütmeye ve yanılgıya düşüp hayal kırıklığı yaşamaya zemin hazırlıyordu. Nitekim ben bölüm sonlarını kritik sahnelerle getirip arkadan gelecek bölüm fragmanının o sahnenin tüm merakını öldüren türden yaratılmasını hiç tasvip etmiyorum. Karakterin akıbeti ne oldu diye düşünmeye fırsat verilmemiş oluyor böylece. Artık ondan sonra istediği kadar medyada ‘Falanca öldü mü’ diye başlık atılarak heyecan yaratılmaya çalışılsın, nafile. Karakter kanlı canlı fragmanda durduğuna göre neyini merak edecek izleyici?

Velhasıl; gizemin çekiciliği her daim iş görür! ‘Ufak Tefek Cinayetler’ de bu gerçekle paralel, çok doğru bir tanıtımla yola koyuldu ve izleyicisini çok bekletmeden devamı getirildi. Üstelik yine ölçülü bir karakter sunumuyla! Bakalım bu tablodan ne çıkacak?

UFAK TEFEK CİNAYETLER’DEN NE ÇIKAR?

Şimdi ‘hiçlik’ üstünden fikir yürütüp ahkâm kesmek elbette kolay iş değil. Dahası doğru bir şey de değil. Ancak içerik hususunda hemen hemen belli bir istikrar tutturan AY Yapım imzalı dizilerin çoğunun iyi iş çıkarttığını düşünerek görüş bildirmemiz mümkün. Dahası kadrodaki isimler de o işin niteliği açısından fikir edinmemize bir nebze olanak yaratabilir. İlaveten karakterleri de, diziyi izlerken ‘Kim kimdir’ diye sorgulatmaya ihtiyaç bırakmamak için, baştan tanıtıldı. Dolayısıyla ‘hiçlik’ten yola çıkıp, ikinci fragmanına bakarak yorumda bulunabiliriz.

Başta oyuncularını ön plana çıkartmamaktan ziyade karakterlerini ve bununla bağlantılı olarak içeriğini gizemli kılmayı seçen, devamında karakterlerini açık ederek baştaki gizemi kısmen sönükleştiren ‘Ufak tefek Cinayetler’ tanıtım bilgisinden görüldüğü kadarıyla, dört kadın ve dört erkeğin hayatı üstünden yol alacak. Bu hayatların mikseri, Sarmaşık’ın güzel plates hocası Burcu; heyecanı da, polis teşkilatı olacak. Hadi bakalım, kolay gelsin.

Meriç Acemi’nin imzasını taşıyan senaryonun, sağlam olup olmadığını izleyince göreceğiz. Şimdilik akıl oyunlarına davet eden sürükleyici bir hikâyesi olduğu sözüne güvenelim… Ki, bu açıklama da insandaki merakı kamçılayan türden! Anlaşılan dört kadın ile dört erkeği birbirine bağlayan şey arkadaşlıktan öte karmaşık bir ilişkiler yumağı olacak. Tutkulu aşkın yanı sıra açığa çıkmak için bekleyen karanlık sırlar, rekabet hırsıyla peş peşe sıralanan yalanlar öykünün elini güçlendiren malzemeler. Tabii bu süreçte cinayetin çözümü için karanlık sırlardan doğan suçların olaya dâhil edilmesi sürükleyiciliği geliştirecektir. Hani ‘Ufak Tefek Cinayetler’ adını boşa çıkartmamak adına! Lakin dizinin bu cinayetli ismi, gerçek cinayetle birlikte, yapılan kötülükler ve hatalarla karakterlerin duygularının, aşklarının, yaşamlarının katledilişi şeklinde de yorumlanabilir. Yani ‘Ufak Tefek Cinayetler’de suç odaklı bir öykü ve dedektifliğe soyunmuş karakterlerle, onların karşısında yer alanların mücadelesini de izleyebiliriz… Hırslar uğruna öldürülmüş duyguların dramını da! İçeriği her zevke uygun bir potansiyele sahip sonuçta. Bu da dizinin avantajı! Karakterlerine gelince…

UFAK TEFEK CİNAYETLER’İN KARAKTERLERİ NASIL?

Star’ın yeni dizisinde karakterler, güçlerini oyuncularından alacak gibi… Erkekler kanadında Mert Fırat, Selim Bayraktar, Yıldıray Şahinler ve Ferit Aktuğ isimleri öne çıkıyor. Her biri kendi tarzına sahip olmakla birlikte birbirine benzemeyen rollere uyabilen oyuncular.

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın ‘İyi niyet elçisi’ seçilen Mert Fırat’ın tiyatro kökenli oyunculuğu, her tipe uyma özelliğine sahip. Onun için ‘Ufak Tefek Cinayetler’deki cemiyetin kasası, portföy yöneticisi Serhan’ın sertliğini de izleyiciye başarıyla yansıtacaktır.

‘Muhteşem Yüzyıl’dan, ‘Çoban Yıldızı’na… Değişik dizilerde ve filmlerde, neşelisinden sertine türlü karaktere bürünen Selim Bayraktar da hem aklımıza hem gözümüze hitap edecek yapıda. Nitekim tanıtımda kızların lise öğretmeni Edip olarak hayli gizemli bir tip… Çünkü kendini kapatmasına sebep olan, 96’da yaşanmış bir olay var geçmişinde. Acaba nedir, nedir?

Yıldıray Şahinler derseniz… Pek çok dizide çeşitli roller alan tiyatro eğitimli oyuncu özellikle ‘İçerde’nin Alyanak’ı olarak gönüllerde taht kurdu. Tanıtımdan göründüğü kadarıyla burada da, neşeyle sinsiliği harmanlayan bir adam. Kapalıçarşı’nın kaliteli ve çapkın esnafı Mehmet’le kendine has bir tip yaratıp aynı derecede beğeni kazanacağına eminim.

Ve Ferit Aktuğ… En son ‘Kördüğüm’ün Genco’su olarak izledik kendisini. Naif aşkını ve özverili delikanlılığını konuşturmuştu. Buradaysa konforu yerinde keyif adamı olarak tam zıddını sunacak gibi görünüyor.

‘Ufak Tefek Cinayetler’in olayı sadece erkekler olmadığına göre bu dört karizmanın karşısındaki güzel ve gizemli kadınları da sıralayalım hemen… Gökçe Bahadır, Aslıhan Gürbüz, Tülin Özen ve Bade İşçil… Makyaj masası önünde çarpıcı pozlar vererek, aynı liseden mezun olan farklı kişiliğe sahip dört arkadaşı canlandıracak oyuncuların gerçek hayattaki samimi uyumunu göstermeleri çok güzel. Lakin ‘Ufak Tefek Cinayetler’in akışında bu kadar sevecen olmayacakları malum. Karakterleri de bunun ayak sesi.

Gökçe Bahadır’ın canlandırdığı Oya, Sarmaşık’tan çıkıp yıllar sonra Sarmaşık’a dönen doktorumuz… Niye dönmüşse artık… Bence, Serhan’la gizli ilişki potansiyeli mevcut bu karakterde! Aslıhan Gürbüz, Serhan’ın karısı Merve rolünde… Kontrol hastası bir karakter. Aynı zamanda Sarmaşık’ın ve kızlar grubunun lideri. Bakalım bu liderlik onu hangi entrikaların içine çekecek? Taylan’la evli olan Pelin, Merve’nin en yakını ve karanlık bir kadın… Sarışınlığı da kötülüğüne delalet olsa gerek. Yani Bade İşçil’e uygun bir karakter! Tülin Özen de iki çocuk annesi Arzu tipiyle, grubun tipik safı… Oyuncuya tam denk düşmüş. Ama Mehmet’le evliliğinde yiyeceği kazıklar sonucu karakterin, değişim yaşayıp cinayet işleyen melek görünümlü şeytan çıkması da mümkün. Söylemedi demeyin. Çünkü en iyi katiller-suçlular en saf görünenlerden, ‘O yapmaz’ denilenlerden çıkar malum!

Anlayacağınız dört arkadaşın her biri çatışmacılıkla arkadaşlığı, aşkla kıskançlığı ve suçu buluşturarak dizinin polisiye havasına girip kendilerince dram yönüne katkıda bulunacaklar ‘Ufak Tefek Cinayetler’e... Umarım senaryo, klişelerden uzak karakterler çizmiştir kendilerine.

SONUÇTA; İlk avantajını gizemin çekiciliğinden elde edip ilgi uyandıran, ardından karakterlerini tanıtıp eşleştirerek ‘Hadi bakalım başlıyoruz’ sözüyle start alıp ‘Öleni biliyoruz da kimin öldürdüğünü bilmiyoruz’ diyerek polisiye yönünü yansıtan ‘Ufak Tefek Cinayetler’, AY Yapımın göğsünü bir kez daha kabartacak cinsten bir dizi olarak görünüyor. Güçlü isimlerden oluşan ve birbirleriyle uyum sağlarken aynı zamanda iyi bir kontrast da sergileyeceklerini düşündüğüm kadrosu da bu işi sürükleyici hale getirecektir kuşkusuz.

Dizinin izleyiciden olumlu geri dönüş alabilmesi için tüm bu özelliklerinin dışında Star’ın gün seçimini doğru yapmasının da önemli olduğunu ve Salı akışında ‘Dolunay’ı yerinden etmesinin risk teşkil ettiğini hatırlatarak, vaat ettikleri iddialarını gerçekleştirmelerinde ve gizem yolculuğunda başarılar dileyelim.

Anibal GÜLEROĞLU

guleranibal@yahoo.com

www.twitter.com/guleranibal