Türkan Şoray Etiler'deki evini niye satıyor?

Onların yavaş yavaş tükenmişlik sendromuna girmelerini önlememiz gerekiyor. Ve geçmişte yaptıklarını hatırlamamız için, illa ki cami avlusunda buluşmamız gerekmiyor. Cenaze namazını kılarken, yalandan ağlayarak anmayalım onları.

Aykut Işıklar Aykut Işıklar

‘Tükenmişlik sendromu’ onlara uymaz

En az 40 yıl, hatta bazıları 50 yıldır, milyonlara Türk insanının baş tacı ettiği sanatçılardan söz ediyorum.

Genç yıldızlardan daha çok sevilip, saygı duyulan gerçek star sanatçılar. Bugün onlara kafayı taktım.

Çünkü üzülüyorum.

Ve ‘Tükenmişlik sendromu’na şiddetle karşı çıkıyorum. Bir sanatçı eli-ayağı tuttuğu sürece tükenmez. Mutlaka bir şeyler yapar.

Tekrar Cahide Sonku finali görmek istemiyorum. İtiraf ediyorum bazılarında böyle endişem var çünkü.

Atilla Özdemiroğlu gibi muhteşem bir müzisyenin kanser tedavisi için gereken parayı ararken neler çektiğini duyunca… Böyle korkmam çok doğal.

Bazılarının satmaya başlayarak, yılların birikimini sıfırlamaya doğru götürdüğünü, her akşam viski kadeh sayısını arttıranları duyuyorum.

Özetle Türkiye Cumhuriyeti'nin gelmiş geçmiş en sevilen sanatçılarının bugünkü durumlarını düşünüyorum.

Aynı yaşlarda sayılırız. Onlarla birlikte büyüdüm. İlk günlerinden beri arkadaşlarım. Türk halkının onları çok sevdiği kesin de, acaba onlar Türk halkını daha doğrusu kendilerini ne kadar seviyor?

‘Gençlik fotoğrafları akıllarda kasın, öyle hatırlansın’ düşüncesi artık çöktü. Dünya starları ölene dek ortalarda. Evine kapanan Elizabeth Taylor, Ava Gardner dönemleri bitti. Baksanıza Brigitte Bardot bile kendini hayvanlara adadı. Her gün sokaklarda kedi besliyor.

İsim de verebilirim. Türkan Şoray altı aydır sadece bir kez toplum içinde görüldü. Ama hakkındaki dedikodular ile kitap yazılır. Gazetelerde yazıldı-çizildi.

Etiler'deki o muhteşem evini satışa çıkardığı söyleniyor. Ne kadar doğru?

Tamam yönettiği film ve albümü beklenilen ilgiyi görmedi. Ama bu dünyanın sonu değil ki. Yeniden film çeker veya oyuncu olur. İllaki jön kadın olmak da zorunda değil. Zaten Türk halkı onu makyajsız halini daha çok beğeniyor.

Hülya Koçyiğit arada bir torunu sayesinde medyada yer almasa, unutulacak. Oysa aynı dönemden olan Fatma Girik, Filiz Akın, Cüneyt Arkın, İzzet Günay, Ediz Hun’ nun yapacağı çok iş var Tv dizilerinde ve sinemada.

Müjde Ar, Gülşen Bubikoğlu, Hale Soygazi'nin yaşları küçük ama bu duruma ucundan da olsa girebilir. Onlar yani Türk sinemamızın dört yapraklı yoncası her zaman her yerde önemli işlere imza atar. Üniversiteleri dolaşıp, sinema anılarını anlatsalar bile yeter. Gençlerin onlardan öğreneceği çok şey var.

Gelelim müzik dünyasına. Baştan açıkça söylüyorum. Bu konuda Emel Sayın, Sezen Aksu, Ajda Pekkan, Nükhet Duru ve Erol Evgin’i çok takdir ediyorum. ‘Ölene dek sahnedeyiz, müziğin içindeyiz ve halkın karşısındayız’ diyorlar. Bütün efsane sanatçıların onlar gibi olmasını çok istediğim için…

Keyfe keder zaman zaman profesyonelleşen Bülent Ersoy, Nilüfer gibi birkaç süper star daha var ama…

Müzik dünyasının unutulmaz efsaneleri Neşe Karaböcek, Gönül Yazar, Orhan Gencebay, Muazzez Abacı, Ferdi Tayfur, İbrahim Tatlıses mutlaka halk için bir şeyler yapmalı.

Eski albümleri hala zevkle dinleniyor ama daha çok ortada olmaları gerekiyor. Konser vermeleri şart değil. Gençlerle sohbet bile müthiş ilgi görür. Her biri ansiklopedi gibi tecrübe ve bilgi dolu.

Kültür Bakanlığı ve Belediyeler yaşları 60'ı aşan sanatçıları halkla bütünleştirecek projeler üretmeli.

Onların yavaş yavaş tükenmişlik sendromuna girmelerini önlememiz gerekiyor.

Ve geçmişte yaptıklarını hatırlamamız için, illa ki cami avlusunda buluşmamız gerekmiyor.

Cenaze namazını kılarken, yalandan ağlayarak anmayalım onları.

Gözlerinin için bakarak ‘Yaa sen ne büyük sanatçı idin’ deyip teşekkür edelim.