Şahane Damat'ta medyanın acınası hali var

Ana sayfalarını magazinlerle doldurarak ilgi çekmeye uğraşan ve böylece ciddiyetlerini hayli yitirmiş hale gelen gazetecilik olayına ‘Gözkulak’ gazetesiyle parmak basan yapımda baş hiciv, medyanın acınası haline yönelikti!

Anibal Güleroğlu Anibal Güleroğlu

‘Şahane Damat’a haksız yüklenmeyelim!

Öyle bir zamanda yaşıyoruz ki insanlar; çark etmeleri kahramanlık, çıkarcı taraftarlığı meziyet sanmakta. Aynı durumlar için farklı yorumlar ortaya atılması günümüzün modası. ‘Biz bitti demeden bitmez’ kafasının veya ‘Bizimkilerin yaptığı iyi, diğerleri tu kaka’ yancılığının yarattığı pervasızlıkta olayları gerçekçi değerlendirmekse zaten hak getire. Yani çoğunluk adamına ve duruma göre bakıyor her şeye ve asıl bunlar ‘Pes’ dedirtiyor aklı başındakilere ama… Devir, gerçekçi-yansız bakışların değil, her konuda ‘Pes’ dedirtenlerin devri!

Gerçek yaşamın hal ve gidişatı böyle de, insanları kurgularla avutmanın en kolay yolu olan televizyon dünyasıyla ilgili yaklaşımlar çok mu farklı? Ne yazık ki dizileri eleştirme veya övme noktasında da aynı mantık devrede. Birbirinin kopyası gibi ekrana sürülen işlerden bazıları tüm saçmalıklarına rağmen göklere çıkartılırken, bazıları da yerin dibine sokulmakta. Neye göre bu değerlendirme? Niye birilerinin abuklukları alkışlanırken diğerinin benzer detayları eleştiri bombardımanına maruz bırakılmakta? Cevap basit. Sadece medya işleriyle uğraşmayan patronların egemenliğindeki medya, nasıl yüzde yüz tarafsız olamayıp gündemdeki önemli olayları aktarmak yerine yağ çekmeyi tercih ederse, hakkında yazılan sektör elemanlarıyla fazlaca haşır neşir olunduğu zaman da eleştiri objektifliği dibe vurur!

Sonuçta çarpıtılmış habercilikte olduğu gibi, magazinci misali tanıtımdan tanıtıma koşanlar sayesinde yönlendirici bir yorumculuk çıkar ortaya. Keza bu yolla nice diziler harcandı. Bu yazın hedef tahtasına da ‘Şahane Damat’ konulmuş. Biz de ‘Şahane Damat’a haksız yere yüklenilmesine karşın, mevcutlar arasında yerden yere vurulmayı kesinlikle hak etmeyen bir iş olarak gördüğümüz diziye, oyunculuğundan içeriğine, ayrıntısıyla bakalım dedik.

‘ŞAHANE DAMAT’, EĞLENDİRİCİ BİR PARODİ GİBİ

Yaz dizilerinin genel hedefi ne? Tabii ki olabildiğince renkli bir atmosfer sunup, cıvıl cıvıl karakterlerle aşk meşk konularına dalarak eğlendiricilik sergilemek! Peki, Sinegraf imzalı ‘Şahane Damat’ tüm bu özellikleri taşıyan bir iş mi? Kimileri direkt olaya giren ilk bölüme dayanarak topa tutsa bile, ikinci bölümünde karakterlerini ve derdini tam olarak ifade ederek ilk bölümün boşluklarını doldurup komedisini geliştiren ‘Şahane Damat’, yaz dizilerinin genel hedefini fazlasıyla karşılayan bir dizi durumunda! Dahası popüler kültüre oynayabilmek için konuşma dilini ve davranış özünü yozlaştıran birçoğunun da ilerisinde. Bu saptamanın ardından gelelim dizi hakkındaki görüşlerime…

Kore senaryolarından uyarlanan, bununla da yetinmeyip birbirlerinden kopyalanan işlerle dolu ekranda yerini alan ‘Şahane Damat’ı gerçekçi bir biçimde yorumlayabilmek için öncelikle bu yapımın niteliği konusunda fikir geliştirmekten yanayım. Dolayısıyla ‘Şahane Damat’ı sadece mevcutlarla kıyaslanacak bir romantik komedi olarak algılayıp en acımasız biçimde eleştiriye girişmek büyük hata diyorum! Bu hataya düşmemek ve doğru teşhis koymak için de ilk etapta dizinin iğneleyici mesajcılığını yakalamayı becermek lazım. ‘Şahane Damat’ı sıradan romantik komedilerin ötesine taşıyarak onu eğlendirici ve çekici kılan nitelik ne derseniz…

‘Daima kader kazanır’ diyerek başlayıp insanoğlunun ve dahi Melike’nin kaderine karşı koyuş hikâyesini anlatmaya soyunan dizinin yolculuğu, diğerlerinde olduğu gibi, hayaller ve umutlar üstüneydi… Acınası platonik olup İstanbul’da kalabilmek adına ailesine çok yalan söyleyen Melike’nin anlatımıyla yüzünü gösterip karakterlerini kısaca huzura getiren diziye fark katan ise masalsı akışı, mesajcılığı destekleyen abartılı hallerle buluşturmasıydı. Yani baştan sona hızlı ve keyif verici bir akışla ilerleyen ve gayet kolay anlaşılabilir giriş yapan dizinin ilk bölümünün özü, romantik komedi olsa dahi mizahıyla sergilediği tablo, tam anlamıyla taş atıcı bir üsluptaydı. Bundan dolayı ‘Şahane Damat’, pek çok konuyu ti’ye alarak kendine has özellik sunan, izlenmesi keyifli ‘parodi dizi’ niteliğinde diyebiliriz. Hani başka yapımlarla dalgasını geçen, onların hicvi üzerine kurularak neşelendirmeyi amaçlayan filmler olur ya… Bütün sahneleri ve karakterleriyle böylesi parodi ruhuna uygun hareket edip iğnelerini batırırcasına merhaba diyen ‘Şahane Damat’ tam da böyle bir duygu bıraktı bende.

Ana sayfalarını magazinlerle doldurarak ilgi çekmeye uğraşan ve böylece ciddiyetlerini hayli yitirmiş hale gelen gazetecilik olayına ‘Gözkulak’ gazetesiyle parmak basan yapımda baş hiciv, medyanın acınası haline yönelikti! Burç yorumu yazan ama haber yapmak için fırsat kollayan minik basın Melike’nin, patronu İlknur Hanım’ın ve burç yorumlarını önemseyen Perihan’ın kapısında haber için bekleşen muhabirlerin sahneleri de dizinin bu yöndeki parodisiydi. Üstelik insanların yaşamından ziyade eli boş dönmeme kaygısını taşıyarak ‘Atlasın da haber yapalım’ zihniyetini güdenleri, leş avcısına benzetip ‘Böyle gazetecilik mi olur’ yorumunu getirerek eleştiren bu süreç fazlasıyla gerçekçiydi!

Diyeceğim o ki; Bedelli askerlikten, ünlülerin silikon-estetik merakına… Kadın-erkek ilişkilerine dair tırt kitaplar yazıp ‘Aşk doktoru’ sıfatıyla ünlenenlerden, ünlü olmak için medyada tanıdık aranması gerçeğine… ‘Şahane Damat’ın içeriği, komple magazine dönüşen toplum yaşamını parodileştiren türden. Yanı sıra çok gerçekçi!

İsteyen istediği gibi algılasın… Hatta hakiki gazeteciliğin plazalardan ibaret olmadığı, iki göz odalı yerlerde dahi gazete çıkartıldığı gerçeğini görmezden gelip dizideki gazete ortamının yansıtılma biçimini beğenmesin… Sırça köşklerinden laf üretenler, sanki piyasadaki cümle gazeteler-dergiler ünlü astrologlara burç yorumu yazdırıyorlarmış gibi, Melike’ye bu görevin verilmesini inandırıcı bulmasın… Üç kuruşa çalışırken aç acına oradan oraya koşturup basın toplantılarındaki ikramlarla veya dizideki gibi dağıtılan yiyeceklerle idare eden muhabirlerin varlığını aklına getirmeden ahkâm kessin… ‘Şahane Damat’ın gazete-medya olayına bakış açısına ve bunu hicvetmesine verilecek puan, on üzerinden on. Tebrikler.

‘ŞAHANE DAMAT’TA KARAKTERLER ŞAHANE Mİ?

‘İnadına Aşk’ı da ekrana kazandıran Ayşe Ferda Eryılmaz ile Nehir Erdem’in kaleminden çıkan, Raşit Çelikezer’in yönetmenliğinde şekillenen ‘Şahane Damat’ın kullandığımız konuşma tarzıyla ayrık düşmeyen doğal dile sahip içeriğini yorumlamanın ardından yine kimileri tarafından acımasızca eleştirilen karakterlerine geçecek olursak…

Nükhet Duru’nun keyifli ve doğal oyunculuk yönünü gözler önüne sererek farkını ortaya koyan… 41 yaşını aşmamakta kararlı Diva Perihan ile evli-zengin erkeklerle yasak aşk yaşayan ünlülere, mizahla selam çakan dizide tüm karakterler enerji yüklü ve yerli yerinde.

Burcu Özberk’in canlandırdığı Melike beni en çok şaşırtanlardan. Zira Burcu Özberk’in acemiliğine denk düşen Güneş’in Kızları’ndaki oyunculuğunu kimi zaman gereksiz abartılı bulmuştum. Bu nedenle ‘Şahane Damat’ta da benzer bir performans sergiler mi diye kaygılıydım. Neyse ki kaygım yersiz kaldı. İlk bölümdeki senaryo gereği bol düşüşlerini saymazsak, şahane bir iş çıkartmış. Küçük basınımız Melike’deki daha doğallaşmış ve yerine oturmuş canlandırmasını çok sevdim. Masum bakışları, çocuksu havası ve kendisine çok yakışan saçlarıyla oradan oraya koşuştururken hem duygusal, hem de ateş parçası bir kızın coşkusunu yaşatıyor bize. Kendisini daha da geliştirmesi temennisiyle tebrikler.

Ali Ersan Duru deseniz… Sadece amcasının açıklarını kapatmakla kalmayıp yurt dışında geçirdiği operasyonların ardından memelerini daha da büyütmek isteyen tuhaf kadınlarla muhatap olan estetik cerrahı Mehmet… Pero’nun bahtının gardiyanı olan fırfır şeytan Mehmet… Her haliyle çok şık durmuş dizide. Şahane damatlık noktasında tatlı-sert bir rol ve dahi baklava sergileyen Ali Ersan’ın Burcu Özberk’le güzel bir tablo oluşturdukları da cabası.

‘Şahane Damat’ın bir diğer güzelliği, Erhan Yazıcıoğlu’nun Hayati’si… Rengârenk giyinip ceylan gibi sekerek kaçan Hayati, Erhan Yazıcıoğlu’nun mükemmel tiyatro sanatçılığından alabildiğine nasiplenmiş. Hastasının ve bir doktorunun nerede olduğunu bilmediğini söylediği sahne mesela… Minyatür Suna-İlknur ve karısıyla onun oğluna yem olmak üzereyken, yeğeni Mehmet tarafından kurtarılan mazlum-mağdur Hayati bu anlarda şahaneydi. Hoş genelinde öyleydi ya… Yılların ustasına saygılar.

Bunların dışında Mesut Yılmaz’ın Tahsin’i de dizide göz dolduranlardan. Aşk şarlatanı olarak ‘Vur-kaç’ felsefesine kafayı takan… Workshop’uyla kadınları ‘Erkekler bir kadınla yatmak ister ve söz konusu kadının nefes alması yeter’ diyerek eğitip cümle yılışık kadına ‘erkeklerin kaçan kadından hoşlandığı’ mesajını veren Tahsin, Mesut Yılmaz’ın başarılı oyunculuğu sayesinde, medya aracılığıyla popülerleşen aşk doktorluğunun eleştirel yansıması olarak dikkate değer.

Veee… Selen Uçer’in herkesin müşkülüne yetişen Kibar’ı… Köksal Engür’ün tayyare meraklısı Remzi Dede’si… Binnur Şerbetçioğlu’nun pekmez yedirme ve ter çekici fanila giydirme meraklısı tükürükçe anne Kazibe’si… Hande Kaptan’ın aşk doktorunun kitabını tırıvırı bulan evlenme heveslisi Alamancı Cennet’i… Mert Carim’in ilginç parçasıyla ünlü olmak için çırpınan Alamancı Tufan’ı… Anıl İlter’in kuzen ısrarcılığındaki açıkgöz Engin’i… Leyla Göksun’un nişanlılık avantajıyla haber kapmaya çalışan minyatür Suna, İlknur’u… Ebru Nil Aydın’ın paranın gücüyle kocayı elde tutan kadın örneği Suna’sı… Hepsi de Selim Gürata’nın canlandırdığı kafayı dış mihraklarla ve İngiliz-Alman ajanlarıyla bozmuş emekli Albay’la komedi gelişiminin önünü açan senaryonun başarılı karakterleri. Emeklerine sağlık.

‘ŞAHANE DAMAT’A HANGİ GÖZLE BAKTIĞINIZ ÖNEMLİ!

Sonuçta; Osman Sınav’ın yapımcılığında ekrana taşınan ‘Şahane Damat’ta tüm olay, diziye hangi gözlükle baktığınıza bağlı! Şayet baştan karalama gözlüğünü takmışsanız, olumlu yaklaşmanız zaten kökten imkânsızlaşmıştır. Fütursuzca eleştireceğiniz dizinin kurgusunu beğenmez, oyunculukları yerden yere vurup yapımın bütününü demode bulabilirsiniz.

Buna karşılık yansızlık gözlüğünü takmışsanız, karakterleriyle ‘İnadına Aşk’, ‘Aşk Yeniden’, ‘Poyraz Karayel’ gibi dizilerden esintiler hissettiren… İçeriğindeki parodi özelliğiyle taşları gediğine yerleştiren ‘Şahane Damat’ın, çiğ renklerle gözümüzü yoranlardan, aşırı gürültülü özenti karakterleriyle ruhumuzu daraltanlardan ve kasıntı patronlarıyla alabildiğine laubali konuşma cesareti sergileyip yapaylığın dibine vurarak ‘Bu kadar da olmaz ki’ dedirtenlerden çok daha samimi, doğal ve eğlendirici bir yapım olduğunu görebilirsiniz. Biz de bunu gördük ve kafayı, aldığı reytinglere takmadan değerlendirdik. Umarım izleyici de, Star TV de yerli yersiz nifak tohumlarına itibar etmeyip bu güzel işe şans tanırlar.

Ramazan ve sezon finalleri sonrasında kendini çok daha iyi gösterebileceğini düşündüğüm dizi için son sözüm… Televizyon programında çaçaronluğuyla dikkat çeken kaynanaya bile en büyük gazete ekinde köşe yazarlığı yaptırıldığını düşünürsek, Melike’ye burç yorumu yazdıran medyatik içeriği gayet mantıklı duran ve her karakteriyle ayrı bir cümbüş sergileyen ‘Şahane Damat’a haksız yüklenerek hakkını yemeyin ve komedi diliyle parmak bastığı detayları alkışlayın. Eliniz varırsa tabii!

Anibal GÜLEROĞLU

guleranibal@yahoo.com

www.twitter.com/guleranibal