Ölümün sessizliği: Ruh mu, beden mi?

Ölüm Kokuyor burası. Bunu hissetmek, buna tanık olmak için para ödemek istemiyorum.

İrem Uysal İrem Uysal

'Neredeyim?' sorusundan çok 'Nerede olmalıyım?' sorusunu soruyorum kendime. Birilerinden duyup bir yerlerden gördüğüm o yerleri deneyimleme isteğinin önüne geçemiyorum. An'da kendimi farketmenin eşsiz duygusu var çünkü.

Aynı yaşam standartları ve hayat felsefesinin dışına çıkmak beni ben yapan, biliyorum!!! İnanılmaz bir öğrenme açlığı gelişiyor. Her öğrendiğim, bir sonraki adımımı düşündürüyor ve kendimi on yıl sonrası için planlar yaparken buluyorum.

Çılgınca düşüncelerimle uykularımı kaçırıyorum. Kendime ayırdığım zaman sanki yetmeyecek ve ben hiç geri dönmeyecekmişim gibi geliyor. Derken uykuya dalıyorum. Öğrenmem gerekenlerin listesi uzadıkça uzuyor ve ertesi güne Nepal de gezeceğim yerlerin listesi ile uyanıyorum.

Ölümün sessizliği: Ruh mu, beden mi? - Resim: 1

Durbar Meydanı, Bhaktapur, Pashupatinath Tapınağı, Monkey Temple, Thamel ve Pokhara...

BHAKTAPUR, depremden yara almış bir çocuk gibi... İçerisine girip onu hissetmenin duygusu ağır. O yüzden 1000 rupi alıyor senden. Yıkımları izlerken, bakışlarında ki acıma duygusu yarasına daha da tuz basıyor çünkü. Yerli halk onarmaya çalışıyor bir yandan, eskisi gibi olmayacağını bilerek.

Kocaman bir alan, ara sokaklarına dalıp kaybolabileceğiniz. Annesini depremde kaybetmiş bir kız çocuğu olarak, yüreği dolu dolaşıyorum bende.

Kuklalar, mahalle arası kumar oynayan amcalar, seni görünce gülümseyen gözler, yollarda her an karşılaşabileceğiniz düğünler ve beyaz olduğun için hayranlık dolu bakışlar tebessüm ettiriyor.

Bırakmadılar ağzımın tadı ile üzüleyim 😊 Tam üzüleceğim ünlü biriymişim gibi Selfi çekinelim mi? ' diye yaklaşıveriyor yanına kırk yıllık dostu gibi. Keyiflenince aldığı yolun farkında olmuyor insan. Her yer öyle bir dokunuyor ki yüreğine çıkmak istemiyorsun.

Ölümün sessizliği: Ruh mu, beden mi? - Resim: 2

Şehrin notaları ile dolaşıyorsun tüm sokakları. Sonra kendiliğinden oluşan gölün hemen oradaki o yumuşacık ağızda eriyen hamuru ile fırından tazecik aldığım kuruvasanların tadı damağımda, hint müzik ezgileri kulağımda, hissettirdikleri yüreğimde ona şu şiiri yazarak PUSHİPATHİNA'ya gitmek üzere ayrılıyorum;

Masumiyetim,
Saflığım,
Tüm benliğim!
Çocuk hisleri getirin bana;
Gerisini insan duygusundan saymıyorum...
#iremssssss

Ölümün sessizliği: Ruh mu, beden mi? - Resim: 3

Ölüm Kokuyor burası. Bunu hissetmek, buna tanık olmak için para ödemek istemiyorum. Eli sopalı güvenlikle tartışıyorum. Yanından kaçıp başka bir yerden içeri girmeye çalışıyorum orada da yakalanıyorum. 1000 rupi vermek istemiyorum.

Özellikle dolar uzatıyorum kabul etmiyor, rupi istiyor. Kendi eksiklikleri olmasından yola çıkarak ücretsiz girmeye çalışıyorum kabul etmiyorlar. Kaçış yok. ChangeOffice yolları görünüyor bana ve yarım saat sonra ödememi yaparak soluğu Pushipathina da alıyorum.

Ölümün sessizliği: Ruh mu, beden mi? - Resim: 4

Bir dakika!!! Nefes alamıyorum. Ruhum paramparça, biraz önce ki yorgunluğumu hissedemiyorum bile. Bir an durup kendimi dinleyip, 'Ölüm yeniden doğuşun başlangıcı, bedenin yakılışı ise temizlik.' diyorum. Fiziksel varlığımın bitişine sebep olacak olan her neyse günün birinde, bir günümde, gelip beni bulacak ya.

'Neden bedenimden ruhunu ayırmak istiyorsun?' diye sormak istiyorum. Bahanelerin arkasına saklama geri dönüşü olmayan misafirliğimi. Gel, gidiyoruz de gidelim! Ya da zaman ver. Çünkü bilmiyorum bir sonraki adımımım beni nereye götüreceğini.

Aklımda soru işaretleri ile ayrılmak ve aklımı bir öncekinde bırakmak istemiyorum. Ruhumu; sevgi, huzur, mutluluk, sağlık ve ne kadar güzel duygu varsa ona bulamak, onunla doyurmak istiyorum. Yara ya da dövme izimden hatırlamak istemiyorum yaşadıklarımı.

Ölümün sessizliği: Ruh mu, beden mi? - Resim: 5

Çünkü, ruhum ince, sert ve gergin bir çizgi çekti hissettirdikleri, paramparça ettikleri üzerine. Diye konuşmak istiyorum. Fakat zaman doldu, öldüm işte!

Kocaman bir hiçim, bedenimin yakılmasını bekliyorum. Kendimi görüyorum.
Bedenimden çıkan dumanlar, yakılan diğer bedenlerinkiyle seramoni eşliğinde dans ederek yükseliyor. Keskin bir koku hissediyorum. Ve bir süre sonra bende kaçıyorum, arkamda hint ezgileri ile dans edenleri bırakarak.

Ayrılmadan son kez yıkık dökük Durbar Meydanına uğruyorum. Her şey aynı, tek fark beni görmüyorlar o yüzden girişe 1500 rupi vermeden içeri giriyorum. Durbar, Bhaktapur kadar keyif vermiyor. Duvarlara dokunup eskilerin orada bıraktıkları hissiyatlardan aldığım enerji ile TAMEL' e geçiyorum.

Ölümün sessizliği: Ruh mu, beden mi? - Resim: 6

Elektrik ve İnternet kablolarının karman çorman olan hali arasından geçmeye çalışarak oyun oynuyorum. Aynı ürünlerin farklı dükkanlarda satıldığı, turistlerin alışveriş çılgınlığı yaşandığı mekanları izliyorum. Gece hayatının canlılığını, eğlenceyi görüyorum Nepal de ilk defa.

Yorgun düşenler bir bir çokça bulunan otel ve hostellerindeki yataklarına dağılıyorlar. Bense günü zirvede bırakmak için Monkey Temple gidiyorum. Teyzem yaklaşıyor yanıma, farkımda değil. Oracığa, çöplerle dolu suyu yoluna tuvaletini yapıyor.

Şok oluyorum ama onun umurunda değil, kalkıp devam ediyor yoluna. Dinlenme molasıydı deyip tebessüm edip ben de devam ediyorum yoluma. Maymunlarla dolu, tüm şehri görebileceğim bir yükseklikteyim.

Yağmur yağıyor. Yavrusunu koruyan maymunları izliyorum. Annem geliyor aklıma. Annelik geliyor, hüzünleniyorum. Güneş açtı mı sonrasında bilemem ama orada ki dev Budda heykelleri güneşi andırıyordu altın sarısı renkleri ile. Hepsine elveda diyerek minik bir tatil için POKHARA ya kaçıyorum. Şiir yazdırdı bana güzelliği;

Nilüfer çiçeğiyim
Aşılmaz Himalayan eteğinde.
Bir kuş sürüsü gelse dağıtsa
Pokhara huzundayım
Bilmem hangi renk tekneye sakladım kendimi.
Gel bul desem;
Asya'nın gülen gözleri arasındayım
Bulamazsın.
#iremssssss

Ölümün sessizliği: Ruh mu, beden mi? - Resim: 7

Rahatlık ve sakinlikle ilk orada karşılaşıyorum. Gökyüzünde paragliding yapanlarla uçuyorum, kuş kadar özgürüm artık. HİMALAYANları görüyorum, serinliğini hissediyorum.

Everest çok uzakta benim için görmek bile imkansız. Tüylerim diken diken serin hava ve imkansızlık hissinden. Son bir duman alıyorum huzurdan ve ayrılıyorum.

Ölümün sessizliği: Ruh mu, beden mi? - Resim: 8

Yaşattığın her şey için teşekkürler Nepal (Kathmandu)