Notre Dame yanarken...

850 yıl önce yapılan, yapımı yıllarca süren bir sanat eserinin yanmasını değil aynı zamanda bir tarihin yanışını da izledim…

Eylül Kübra Uzun Eylül Kübra Uzun

2012 yılından bu yana her yıl Nisan ayının 15’inde birçok etkinliklerle kutlanan Dünya Sanat Günü’nde Notre Dame Katedrali’nde çıkan yangın haberleri ülke ve dünya çapında sosyal medyada yayılırken birçok dergi ve gazete de olayı kapağına taşıdı.

Neyse ki Fransa’dan beklediğimiz haber geldi ve tarihi 12.yy’a dayanan ünlü Katedral’in yeniden inşa edileceği açıklandı. Macron iyimser bir yaklaşımla Katedral’in beş yılda tamamlanmasını temenni ettiğini belirtti.

Yetkililer ana yapının kurtarıldığını açıklamışlardı zaten, bu haber de gelince herkes rahat bir nefes almış oldu. Katedralin yeniden inşası için yardımlar yağmaya başladı bile...

Paris yönetimi 50 milyon avro yardım göndereceğini belirtti. Ünlü oyuncu Salma Hayek’in eşi milyarder Henri Pinault da 100 milyon avro yardımda bulundu…

Bu süreçte eserlerin bir kısmının Louvre Müzesi’ne gönderileceği belirtildi. Bu kadar büyük bir yangında eserlerin hasar görmemesi Fransa adına çok büyük bir şans oldu.

Katedral 850 yıllık tarihi boyunca savaşların, ihtilallerin ve felaketlerin de yaşandığı bir yer olmasıyla birlikte, hangi tarihi yapı bunlara şahit olmamıştır ki demeden kendimi alamıyorum.

Şu an bir müze, bir kilise ya da herhangi bir tarihi esere bakıp fotoğrafını çekerken, acaba o duvarların şahit olduklarını hiç aklımızdan geçiriyor muyuz?

Şahsen ben Osmanlı sultanlarının ikametgâhı, devletin yönetim ve eğitim merkezi Topkapı Sarayı’na gittiğimde her adımımda yaşanan aşkları, acıları, hayal kırıklıklarını, mutlulukları, alınan önemli kararları ve bunun gibi birçok tarihe de konu olmuş detayları düşünmekten kendimi alamıyorum.

İşte Notre Dame’ın yandığı görüntülere de bakarken aslında bir nevi yaşananların yanışını / yok oluşunu izledim. 850 yıl önce yapılan, yapımı yıllarca süren bir sanat eserinin yanmasını değil aynı zamanda bir tarihin yanışını da izledim…

Bu kadar lafın üstüne gelelim Katedral’in tarihine… 1163 yılında Papa 3. Alexander’ın da desteği ile Şehrin psikoposu Sully’nin hayali olan kilisenin yapımına başlanmış ve yapımı 1334 yılında tamamlanmış. Gotik mimarinin en güzel örneklerinden biri olarak kabul edilmektedir.

Ünlü katedral, 6.Henry ve Napolyon’un taç giyme törenlerine, Jeanne D’arc’ın yargılanmasına ve De Gaulle’ün cenaze merasimine de ev sahipliği yapmıştır. Fransız Devrimi süresince oldukça tahrip olan yapı 1864 yılında 23 yıl süren bir restorasyon sürecine girmiş ve o günden beri de her yıl 17 milyondan fazla turist ağırlamaktadır.

Muhtemelen en iyi dönemlerini de Victor Hugo’nun ünlü romanından sonra geçirmiştir. Çünkü insanların katedrale ilgisini arttıran detay Notre Dame’ın Kamburu adlı roman oldu dersek, abartmış olmayız.

Ama benim asıl değinmek istediğim konu bu değil… Yangın haberini duyduğumuzdan beri Amazon, Victor Hugo’nun ünlü eseri Notre Dame’ın Kamburu eserinin en çok satanlar listesinde birinci sıraya yükseldiğini açıkladı.

Neden bir şeye ilgi duymamız ona zarar gelince ya da onu kaybedeceğimizi düşündüğümüz anda başlıyor? Tarihi yapılar için de, nesneler için de, ilişkiler için de konu hep aynı…

Mesela ülkemizde Halit Ergenç ve Meryem Uzerli’nin başrolünü oynadığı Muhteşem Yüzyıl dizisiyle beraber tarihe merak arttı, saray gezileri fazlalaştı, ilgili kitapların okunma oranı arttı… Elbette bu güzel bir durum ama bunların hatırlanması için iteklenmek gerekmemeli diye düşünüyorum.

Victor Hugo’yu Notre Dame’ın Kamburu romanını yazmaya iten sebep 19 yy. başlarında Paris şehir planlamacılarının Katedral’i bakımsızlığından ötürü yıktırmak istemeleridir. Roman sayesinde Katedral’in kurtarılması için kampanya başlatılmış ve katedralin yenilenmesine sebep olunmuştur.

Ayrıca Notre Dame Katedrali’ne tüm dünya üzülürken -ki ben de üzüldüm-, buna benzer başka ülkelerdeki kayıplar bu kadar konuşulmuyor, etki yaratmıyor. Bence bunun sorgulanması gerek…

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü'nün (UNESCO) dünya mirası listesinde bulunan Suriye’nin kuzeyindeki Halep kentinde bulunan 717 yılında inşa edilen Emevi Camii 2012'de çıkan yangında ağır hasar görmüş, 2013 yılında da bombalanarak minaresi tamamen yıkılmıştı.

Ben diyorum ki dünyanın neresinde olursa olsun tüm tarihi eserler korunmalı, gereken değer verilmeli… İnsanlığın ortak mirasları tıpkı Notre Dame Katedrali gibi fazlasıyla romanlara, filmlere konu olmalı, yaşatılmalı ki hikayeleri herkes tarafından bilinsin, konuşulsun, hissedilsin…

Eylül Kübra Uzun / Medyafaresi.com