Munzur üzerine gezi notları

Heyecanımız doruktaydı çok mola vermeyi düşünmüyorduk arabada yeteri kadar suyumuz ve yiyeceğimiz vardı.

Fuat Akyol Fuat Akyol

Bir hafta öncesinde hazırlıklara başlamıştık ve o güzel gün gelip çatmıştı. Üç arkadaş Ahmet, Ağavni ve ben yola çıkacaktık. Ağavni yolda yiyeceklerimizi hazırlayacak ben arabayı kullanacağım (yolun yarısına kadar) Ahmet ise uyuyup diğer yarısında arabayı kullanacaktı.

Ben akşam 00:00 gibi uyumak için eve gittim, Ahmet 01:00 gibi gelecekti, benim evimde beraber 04:00 gibi yola çıkıp Ağavni ve yiyecekleri alıp yolumuza devam edecektik.

Biraz geçikmeyle yola çıktık hepimiz çok heyecanlıydık ben yerimde duramaz bir haldeydim Ağavni arabada size nasıl yemek yediririmi dert ediyordu, Ahmet ise gayet sakindi fakat hiç uyumamıştı. İstanbul'dan güzergahımız İzmit, Adapazarı, Düzce, Bolu, Çankırı, Kastamonu, Çorum, Amasya, Tokat, Sivas, Erzincan ve Tunceli olacaktı.

Heyecanımız doruktaydı çok mola vermeyi düşünmüyorduk arabada yeteri kadar suyumuz ve yiyeceğimiz vardı. İlk molamızı Bolu’da verdik 10 dakika çay molasıydı sonra yolumuza devam ettik. Ağavni uyuyor uyuması gereken Ahmet ise hiç susmuyordu, ama anlattığı konular içerisinde çok acıklı sürgün hikayeleri vardı. (belki birgün sahiplerinden izin alırsam sizinle paylaşırım)

Çankırı, Kastamonu ve Çorum il sınırlarında o güzelim yeşil doğayı izleye izleye geçtikten sonra Amasya’da 5 dakika elma molası verip, Tokat’ta ise yarım saat yemek molası vermek zorunda kaldık, çünkü Ahmet’in gözü dönmüştü bizi yemesinden korktuk.

Bir köy lokantası olmasına rağmen yemekleri çok taze ve lezzetliydi. Sivas’ı il sınırını geçtikten sonra Erzincan merkezde 20 dakikalık bir mola sonrası Tunceli girişindeki Muti köprüsüne doğru yola koyulduk, köprüyü geçince arama noktası vardı fakat arama olmadı ve Pülümür’e doğru ilerlemeye başladık, bir vadinin içinde yol alıyorduk üstümüz sanki yeşille kaplıydı çok güzel inanılmaz bir duyguydu.

Ağavni buralarda mola vermemizi istemesine rağmen biz hiç oralı olmadan dolmaları ve börekleri yemeye devam ettik. İyice tepeye çıktığımızda Pülümür bütün güzelliğiyle ayaklarımızın altındaydı, tam çıkışında jandarma arama noktasında durdurdular, kimlik kontrolü sonrası yolumuza devam ettik.

Ama küçük bir ayrıntı arabayı hala ben kullanıyordum hiç yorulmamıştım ve hala çok heyecanlıydım . Az sonra Ahmet arabayı kullanmak istediğini söyleyince hiç itiraz etmeden arabayı verdim. Bunun iki nedeni vardı artık iyice Tunceli merkeze gelmiştik yolu bilmiyordum, bir de bu yol çok virajlı ve bilmeyenlerin sürekli Munzur suyuna uçtuğu ve ya sağa sola savrulduğu bir yoldu.

Tunceli merkeze kadar bize harçik suyu eşlik etti, ne acılar Ne mutluluklar yaşamıştır. Merkez girişinde arabaya bakıp kimlik kontrolü yapmadan Ovacık a doğru yolumuza devam ettik. Şimdi ise bize Munzur suyu eşlik ediyordu . Her 250 300 metrede bir Kalekol gözetleme kuleleri vardı sabah 04:00 da çıktığımız yolu akşam 20:30 da bitirmiştik. Ovacık'ı geçtikten 15 dakika sonra artık köyümüdeydik köyümüzün adı zeranik di evimize yaklaşınca bizi kapıda 13 ve maya karşıladı (iki Sivas kangalı)13 yaşından dolayı gayet ağırbaşlı ama maya yerinde durmuyor gelip kendini sevdirmeye çalışıyor.

Maya ve 13 engelini geçince evin girişinde bizi Fatma annem Kadir Amcam ve çocuklar karşılıyor. Fatma annemin elini öptükten ve hoş beşten sonra balkonda oturuyoruz. Heyecandan kalbim duracak , Munzur dağı tam karışımda bütün heybetiyle bize bakıyor önümüzde gürül gürül Munzur suyu akıyor, cennette bir parça gibi saat gece iki gibi uyuduk ve sabahın 9 unda ayaktaydık, kahvaltı sonrası fatma annemler bir ev ziyaretine gittiler gitmeden Ahmet ve beni uyararak;

Sakın Ağavni ye bütün işleri yaptırmayın sizde yardım edin dedi Fatma annem daha köşeyi dönmeden biz Ahmet’le odalarımıza giderek uyumaya başladık . Uyandığımızda saat birdi ve öğlen yemeği hazırlanmıştı, yemekte Munzur alabalığı vardı böyle bir lezzet ne yedim nede gördüm. Yemek sonrası Munzur gözelerine doğru yola çıktı çok kalabalıktı, özellikle çevre illerde Elazığ, Malatya, Erzincan, Erzurum da çok gelen vardı gözelerde mum yakıp dua ettikten sona birer çay içip eve geri döndük.

Akşam Anahita'ya gidecektik, burası adını Ermeni veya Pers Tanrıçasında almaktaydı 15'e yakın bungolov ev vardı ve birde restaurantı, gün içinde hava çok sıcak olsa da hava kararınca üşümeye başlıyorduk ve Ateş yakıldı kocaman artık üşümüyorduk. Vakitlice eve döndük ertesi gün Ovacık'ın içini gezecektik sabah kahvaltıdan sonra Benin’le Ahmet merkeze doğru gezintiye başladık bir kaç tur sunrası masal evi diye Munzur kenarında bir yere oturduk yaklaşık dört saat boyunca burada kaldık ama davetliydik ve kalkmamız gerekiyordu.

Çık güze bir ev misafirliğinden sonra evin yolunu tuttuk ertesi gün sabah erkenden uyanacaktık yolculuk vardı. Sabah kahvaltı için gözelere gittik. Harika kelle paça yaparlar içmeden gelinmez ki birer kase içerek Ovacık merkeze doğru otobüse binmek için yola çıktık.

Artı zorlu 18 saatlik bir yolculuk başlayacaktı, arkamızda çok güzel anılar bırakarak Munzur suyuna, dağına ve Munzur babaya elveda demek zamanıydı başka bir tarihte görüşmek için sözler verilerek ayrıldık.