Milyarda bir Acun

Acun Ilıcalı; Bir milyarda bir rastlanan çok çok özel bir insan... Kitabını yazmayı çok isterdim...

Aykut Işıklar Aykut Işıklar

Her yerde yanında olabileceğim bir ortam olsa. Hangi koşulda ne yapıyor incelesem. Not alsam. Örneğin; neye gülüyor, neye üzülüyor veya sinirleniyor gözümle görsem. En az bir ay her yerde gözlem altında tutsam. Tabii birlikte uzak ülkelere gitsem. İnsan kendini yolculukta belli eder.

O lüks otomobilleri neden satın alıyor? Kıtalararası gidebilen jet uçaklarına neden bu kadar para veriyor? Ona buna gösteriş olsun diye mi ‘yoksa her şeyin en iyisi benim olsun’ diye mi? gibi soruların yanıtın bulabilsem. Hele hele, her biri servet olan tekneleri. Onları dolaşacak zamanı var mı acaba… yoksa eş dost gezin diye mi satın aldı?

İnsanlar kendini içki masasında belli edermiş. Aynı masaya otursam da üç beş kadeh içki içsem. Bakalım üç kadehten sonra ağzı burnu dağılıyor mu? Yoksa dik duruyor mu?

Yeterli bilgileri topladığıma inandığım zaman da… kitabını yazmaya başlasam. Peki sizce bu kitabın ismi ne olurdu? İnanın bilmiyorum. ‘Milyarda bir Acun’ nasıl bir kapak ismi… Çok okunacak çok faydalı bir biyografi olurdu. Çok satılacağına çok okunacağına eminim.

Acun Ilıcalı’dan söz ediyorum. Acun Ilıcalı’nın kitabını yazmak istiyorum. Objektif ve sonuna kadar dürüstçe. ‘Böyle böyle insan’ diyerek. Kızmış veya sevinmiş hiç önemsemeden. Objektif ve dürüstçe.

İnanın sadece bizim değil dünyada Acun gibi çok az insan var. Ne kadar parası olursa veya şöhretli olursa olsun, kendinden vazgeçmeyen bir kişilik. Ne istiyorsa yapıyor. Yaparken de toplum kurallara saygısızlık yapmıyor. ‘Size ne istediğim yaparım’ demiyor. Herkese saygı gösteriyor ama kendini de sevmekten ödün vermiyor.

Acun’u sadece rahmetli Barış Manço ile mukayese edebilirim. Her ne kadar çok farklı kültürlere sahip olsalar da. Çok takdir ettiğim Barış Manço da parayı istediklerini alabilmek için kazanırdı. Bir müzisyen veya Tv yapımcısı olarak da bunu gerçekleştirdi.

Acun gibi en son model en pahalı otomobiller almaya parası yetmedi ama Belçika'dan eski model Rolls Royce otomobil getirip, boğaz köprüsünde havasını attı. Ama dünyayı dolaşıp , evinin içinde ilginç aksesuarlar toplarken iş yapıp para da kazandı. Dolabında Çin porselen teşhir etmeyi tercih etti. Özel yaşamında ise sevdi-sevildi. Bazen Acun gibi dolu dolu özel yaşamı vardı.

Özetle; Acun’u en iyi anlatabilecek bir kitap yazmayı çok isterim.

Çocukluğu, gençliği çok kişi tarafından biliniyor. Ama bunlar yüzeysel bilgiler. Acun ne anlatmışsa onlar biliniyor.

Kadıköy Anadolu Lisesi mezunu, galiba kötü bir üniversite öğrencisi. Birkaç iş denedikten sonra TV muhabiri olmaya karar veriyor. Şansal Büyüka’nın kadrosunda televole'ci oluyor. Sonra o ekipten kopup, formatı kendine ait olan ‘Acun Firarda’ ile dünyayı dolaşıyor.

O günleri ve o programları hatırlarsınız. ‘Bakalım bu hafta nereye gidecek, oranın kızlarına üç beş kelime Türkçe konuşturacak’ diye beklerdik ekran başında. Meğerse o sırada Türkiye'ye uygun Tv formatları da ararmış. Hala reyting rekorları kıran programların yayın haklarını o zamanlar satın almıştı. İki Tv programı sayesinde her şeyi kendine ait Tv sahibi bile oldu.

Tabii ki bütün bunlar için mangal gibi yürek gerekir. Onlarca farklı iş kolunda yatırım yapmış çok zengin patronların arasından sıyrılmak çok zor iş. Tv sahibi olup, ayakta kalmak hatta bazı günler en çok izlenen kanal ünvanı taşımak…

İşte bunları nasıl gerçekleştiriyor Acun Ilıcalı? Her şeye kendisi mi karar veriyor? Yoksa kimsenin beynine güvenmeyen bir patron mu? Bildiğim kadar yanında çalışan herkes onu patron değil de ağabeyi gibi görüyor. Bunu nasıl sağlıyor? Gerekten ağabey mi, yoksa oynuyor mu? Gözü kara bir patron mu? O dakika o para harcanacak ise gözü kapalı dalıyor mu? Ani batmaktan, para kaptırmaktan korkmuyor mu?

Bütün bu konular Acun’u tanımak ve tanıtmak için çok önemli .

Ve tabii bir de erkek tarafı var. Gerçekten çok mu çapkın? Aynı anda üç kadını da sevecek kadar yüreği büyük mü? Kadınlardan çabuk mu sıkılıyor? Ama vicdanlı olduğu için kolay kopamıyor mu? Yoksa yasak aşk daha mı heyecan veriyor? Hayatına giren bütün kadınların belli bir final tarihi var. Eninde sonunda o son tarih geliyor? İşin ilginç yanı bu konuda da mangal gibi yüreği var. İnsanların gözüne soka soka yapmasa da saklamıyor. Ayrıldığı eşlerinin hatta gizli sevgililerinin Acun’a hala deliler gibi aşık olduğuna eminim. Unutamazlar. Çünkü daha sonra hayatına giren erkekler çok sığ kalır. Acun ile mukayese ettiği an… o yeni sevgililer taça çıkar.

Yanılmıyorsam halen birlikte olduğu kızdan da bir çocuğu var. Onunla sokaklarda elele dolaşıyor. Milyon dolarlık arabaları varken, parmak arası terlikle dolaşıyor. Hatta kış günü bile.

Geçen gün bir fotografı yayınlandı. Karlı bir günde uçağı mecburi iniş yapmış. Acun apronda vatandaş ile hatıra fotografı çektirirken ayağında çorap bile yok. Tabii yanında Galatasaray’ın Hollandalı dünya yılsızı Sneijder var. Bu da ayrı bir özelliği. Hep spor hatta siyah giyiniyor. Ceketle ve kravatla ben görmedim. Cumhurbaşkanı ile nasıl konuşuyorsa, polis memuru ile de aynı konuşuyor. En büyük yıldızlar kadar reyting alıyor. Çok iyi baba olduğuna eminim. Hepsi başka anneden olan çocuklarını bir araya getiriyor hatıra fotoğrafı çektirebiliyor.

Acaba ayrıldığı kadınlar kendi aralarında görüşüyor mu?

Sonuç…

Başa dönüyorum. Acun’un yanında dolaşıp, onu çok çok iyi tanıyıp kitabını yazmak istiyorum. Bir milyarda bir rastlanacak çok çok özel bir insan.

Ondan öğreneceğimiz çok şey var. Hele gençlerin…