Mahsun'u bekleyen tehlike

Kimseyi etkilemek istemiyorum. Yaşananları kısaca hatırlatıp, kararı sizin vermenizden yanayım. ‘Vezir Parmağı’ filmini izlerken; Mahsun’nun sadece beyaz perdeye getirdiklerine bakın.

Aykut Işıklar Aykut Işıklar

‘Bu kadar zalim, bu kadar merhametsiz nasıl oldunuz ey Başbakan…’

Kişiliğinden-düşüncelerinden kendinizi soyutlayın. Özetle var ise, dindar, ne kafatasçı ırkçı, marksist aşırı solcu gibi tüm maskelerinizi çıkarın. Ortada Türk sinema ve tiyatrosunun çok önemli oyuncularının rol aldığı bir film var. Yaklaşık bir yıllık emek. Çok büyük paralar harcanarak elde edildi.

Bu yüzen diyorum ki lütfen elinizi vicdanıza koyup öyle düşünün. Böyle bir durumda siz Mahsun Kırmızıgül’ün yerinde olsanız ne yapardınız?

Ve şimdi ne yaparsınız.

25 Ocak akşamı aynen yeni anayasa taslağı gibi Mahsun için de referandum olacak. Sinema ve politika ile ilgilenen Türk halkı ya Mahsun’un yeni filmi ‘Vezir Parmağı’na gidecek, ya da filmi boykot edilecek.

İzlemeye gidenler geçmişteki filmleri kadar olursa, Mahsun haklı, en azından anlayışla karşılanmış sayılacak. Film ilgi görmezse, Mahsun’un duruşu hatalı bulunmuş kabul edilecek.

Şu sıralar bazı medya grupları tarafından linç edilmesi için akla gelecek her yöntem deneniyor. Resmen ‘Vezir Parmağı’na gitmeyin. Filmi vizyona koymayın’ filan deniliyor.

Mahsun politika konusunda ne yaptı bilmiyorum. Seven ağabeyleri mutlaka yardım ediyordur. Medya konusunda ise kendini savunmak için en akıllı işi yaptı. Kral TV’de Gezegen Mehmet’e sığındı. Buna önce şaşırmıştım. Detaya inince haklı buldum. Mahsun’un Hürriyet Gazetesinde çok yakın dostları var.

Zaten ABD'deki nikahı bir ağabeyinin evinde kıyıldı. Rol arkadaşı Gülben Ergen de Hürriyet yazarı değil mi? Basın danışmanı da eski bir Hürriyetçi… Üç günde bir filmin haberinin çıkması bu yüzden. Ama bu konuya hiç girilmedi.

Oysa Vezir Parmağı’nın çekimi başladığı günlerde, özelikle ülkücüler filminin vizyona gireceği zaman sana bu twitleri hatırlatacağız demişti.

Mahsun , Gezegen Mehmet’in programında konuk oldu. Çanak sorulara, ince ayar yapılmış yanıtlar verdi. Örneğin Başbakan için söyledikleri hiç hatırlatılmadı. Hayranlarından gelen baskıyı insani açıdan değerlendirip, şarkı sözü gibi tekrarladı. O zamanlar ‘Masum insanları öldüren PKK katillerine niye tek kelime etmiyorsun, konu komşunun yıkılan duvarları daha mı önemli’ denmişti. Mahsun geçmişte yaptığı gibi çok laf, tatlı dil, vatan-millet-dostluk kardeşlik ile konuyu bağladı sandı. Filminin galası her şeyi anlatacak.

Bu arada sağ tarafın amiral gemisi Sabah'ın bakış açısı da çok önemli…
Gezegen Mehmet’in çanak sorularında ise geçmişte AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ için neler yaptığı hatırlatıldı. Meğerse Cumhurbaşkanı cezaevinde iken düzenlenen konsere bile katılmış Mahsun. Sanırım konseri Gezegen Mehmet organize etmiş.

Gelelim olayın özetine…
Biliyorsunuz Silahlı Kuvvetlerimiz Diyarbakır Sur bölgesinde mayın döşenmiş yolları, evlere saklanan PKK teröristlerini, sığınakları temizlerken çok yoğun çarpışmalar oldu. Hafif silahlar yetmediği için mekanize birliklerden yardım alındı.

Tanklar ile girilen sokaklar, top atışlarının görüldüğü saatler tünelleri mayından temizlemek kolay iş değil. Tabii ki bu arada bazı mahaller yerle bir oldu. Bu görüntüleri TV'lerde gören Mahsun’un duygulanması doğaldır. Hatta kendini kaybedip isyan etmesi de. Doğup büyüdüğü sokaklar ve tanıdığı kişilerin trajik durumundan çok etkilendi.

Ama ne Diyarbakır’a gitti, ne de ağzını açıp tek bir laf etti. Ne zaman ki Amerika Birleşik Devletlerine gitti, o çok ses getiren ve hala tartışılan twitleri atmaya başladı.

‘Eski komşularım, ailem ve arkadaşlarımla birlikte bu savaşın içinde yer alan yüz binlerce masum insanın hayatı karardı. Şu an yaralı olan çocukların günahı ne? Yazık değil mi, günah değil mi? Merhamet ve vicdanınıza ne oldu? gibi…

Ama 29 ocak 2016 tarihinde attığı bir twit var ki, her şeyi fena halde karıştırdı.
‘yaşlı ve yaşlı insanları ölüme terk etmek hangi dinde yazar? Bu kadar zalim bu kadar merhametsiz nasıl oldunuz ey Başbakan’ cümlesi tüm twitlerini unutturup flaş haber olmuştu.

İşte şimdi bu cümlenin hesabı görülüyor.