Kocamın Ailesi’nde tehlike çanları mı çalıyor?

İzleyiciyle ilk tanışmasını hatalı saatle yapıp pek parlak sonuç alamayan ‘Kocamın Ailesi’, sonrasında nasıl ki yanlıştan dönüp kendini kabul ettirmeyi başarmıştı, olumsuz başlangıçlı yeni sezonunda da aynısı başarabilir mi?

Anibal Güleroğlu Anibal Güleroğlu

Başarıyı yakalamak kadar başarıya ulaşılan konudaki sınırı doğru belirlemek, yapılan işi tadında bırakabilmek de önemli. Hele ki çıkış hedefine ulaşılmışsa ve sonrasında konu özünden sapmaya başlamışsa vakit kaybetmeden noktayı koymak şart… Zirvede anılmak, çaptan düşüş damgası yememek için!

Ancak daha fazlasını elde etme hırsıyla ya da ‘Nasılsa tutmuş bir iş, yine müşteri toplar’ mantığıyla hareket edildiğinden, olayı tadında bırakmayı düşünen pek çıkmıyor. Oyun masasından vaktinde kalkmayı beceremeyen kumarbazlar misali, üstüne üstüne gidildikçe de kaybetmek kaçınılmazlaşıyor. Buna bir de hoşa gitmeyen değişimler eklenirse, konunun muhatapları yeni durumu benimseme zorluğu yaşadığından eskinin verimliliğinden eser kalmıyor. Nasıl ki, başarıyı zorlayan ama bu esnada birtakım sorunlar yaşayan ve ‘Tehlike çanları mı çalıyor’ diye düşündürecek bir tabloya neden olan ‘Kocamın Ailesi’nin yeni sezon başlangıcı da, böylesi bir izlenimle çıktı karşımıza.

HÜSRAN YARATAN BAŞLANGICIN GEREKÇELERİ

Geçtiğimiz sezonun en popüler dizilerinden olmuştu ‘Kocamın Ailesi’… Perşembelerin değişmez galibi ‘Kurtlar Vadisi Pusu’ya kafa tutmayı başaran, hatta bazı haftalarda onu bile geride bırakabilen yapım, ‘Survivor All Star’ın devreye girmesiyle ve kadrodaki huzursuzlukla bir parça çaptan düşse bile yukarılarda kalmayı becermişti. Gerek aile ağırlıklı içeriği, gerekse oyuncularının sempatikliğiyle ve daha da önemlisi çocuk karakter Pelin’i canlandıran Beren Gökyıldız’ın bıcırık çekiciliğiyle izleyici tarafından benimsenen dizi, ne yazık ki bu sezonun açılışında umduğunu bulamadı. Sezon finaline doğru hafiften irtifa kaybeden ‘Kocamın Ailesi’, yeni sezonun ilk bölümünde aldığı sonuçlarla şok yaşattı adeta. Reyting oranları tek haneye düşen dizi; Total’de 19’uncu oldu, AB grubunda da dokuzunculukla yetinmek zorunda kaldı. Peki, bu rakamlar gerçekten de beklenmeyen bir durum muydu? 51 bölümü iyi performansla geride bırakan yapımın başarısızlığa düşmesinin gerekçeleri nelerdi?

Doğruyu söylemek gerekirse, Tarık’la Güneş’in yangından mal kaçırır gibi evlendiği, Rıza’nın sürpriz çocuk olarak devreye girdiği kurşunlu sezon finaliyle tatile giden ‘Kocamın Ailesi’nde Miray’dan ötürü bir düşüş bekliyordum. Ama en baştan bu kadar geriye gidileceğini düşünmemiştim açıkçası. Lakin diziden bağımsız öyle hatalar yapıldı ki yeni sezonun hüsran yaratan sonucu da kendiliğinden gelişiverdi.

İlk hata, yayın tarihiyle ilgili bir türlü net karara varılamaması oldu. Eylül başından ertelene ertelene Ekim’e sarkan dizinin bir de yayın gününü değiştirmek tüyü dikti. Pek çok örnekle ortada olan bir gerçek, ertelemelerin-değişimlerin izleyici kaçırmada birebir olduğuydu ama ‘Kocamın Ailesi’yle oynayanlar bunu umursamadılar bile. Niye? Tecrübelerle sabitken hangi akla hizmet Çarşamba’ya alındığını anlayamadım doğrusu. Üstelik ‘Diriliş Ertuğrul’, ‘Poyraz Karayel’ gibi dişli rakipler varken Perşembe’nin temposuna uyup izleyicisini tutan diziyi Çarşamba’ya aktarmak bile bile ladesti! Bunun iki izahı olabilir. Ya, yazdan gelen ve sezonda da izleyicisini kaybetmeyen ‘İnadına Aşk’ yerinden edilmek istenmemiş. Böylece Çarşamba riski ‘Kocamın Ailesi’ne yüklenmiş. Bir bakıma ‘İnadına Aşk’ karşısında gözden çıkartılmış. Ya da , ‘Kocamın Ailesi’nin gücüne çok güvenilip zorlu rekabete dayanabileceği düşünülmüş… Ki bu durumda da yerinden sökülen ağacın başka toprakta kuruyup gidebileceği gerçeği unutulmuş derim. Belki de ‘Tutarsa bizledir, tutmazsa kendi bilir’ bilinciyle davranılmıştır! Niyet ne olursa olsun bu değişimle baştan darbe yiyen ‘Kocamın Ailesi’nin büyük-küçük ailecek izlenebilecek, gülünebilecek bir yapım olarak harcanmayı hak etmediği kesin.

Bir diğer yıpratıcı detay, Miray karakterinin değişimi! Seray Kaya’nın 49 bölüm boyunca canlandırdığı Miray’ın geçimsizliklere ve atışmalara kurban edilip farklı bir yüzle devam yoluna gidilmesi belli ki izleyicinin tepkisine neden olmuş. Seçil Buket Akıncı’nın Miray olarak diziye katılımı, Seray Kaya’nın haksızlığa uğradığını düşüncesiyle baştan reddedilmiş sanki.
Nitekim bir yazımda daha önce de başrolünü kaybeden dizinin akılcı karakter eklemeleri ve senaryo toparlanmalarıyla durumu kurtardığını belirtmekle birlikte yeni Miray konusunda ‘Tepkiler, beğenileri aşabilir’ diyerek böyle fanatik bir gelişim yaşanabileceğini hatırlatmıştım. Bu durumda sosyal medyadaki beyanlarla fanların tepkisini çeken yapımcının da sorumluluğu var. Keşke iç meseleler, istismara fazlaca müsait sanal ortamlara dökülmek yerine sessizce ve sükûnetle halledilseydi diyorum. O zaman yeni oyuncunun benimsenmesi daha kolay olurdu.

İlaveten, Genco Özak’ın canlandırdığı Can karakterinin askerlik nedeniyle diziden ayrılmasının da Can-Gülay çiftinden mutluluk bekleyenlere hayal kırıklığı yaşattığı kesin. Gazanfer’in ve dolayısıyla dizinin sevilmesine büyük katkıda bulunan Şehsuvar Aktaş’ın gidişiyse, sık sık yönetim-oyuncu çekişmeleriyle gündeme getirilerek adeta yıpratılma kampanyasına maruz bırakılan ‘Kocamın Ailesi’ adına bir başka olumsuz detay. Ancak bu tarz kırılmaların yabancı dizilerde de yaşandığını, çok sevilen karakterlerin değişime uğradığını seyirci unutmamalı!

KOCAMIN AİLESİ’NİN DEVAMI ZORLAMA MI?

Şimdi hüsran yaratan başlangıcın gerçekleri buyken, bunları bertaraf etmek imkânsız mı? Elbette ki hayır. Çıkmadık candan umut kesilmez misali ‘Kocamın Ailesi’ de yine yükselebilir. İzleyiciyle ilk tanışmasını hatalı saatle yapıp pek parlak sonuç alamayan ‘Kocamın Ailesi’, sonrasında nasıl ki yanlıştan dönüp kendini kabul ettirmeyi başarmıştıysa, olumsuz başlangıçlı yeni sezonunda da aynısı pekâlâ yaşanabilir. Yani normal şartlarda hemen karamsarlığa kapılmamak lazım, diyorum. Yeter ki, yayın günü-karakter-senaryo denkleminde doğru adımlar atılsın. Ancak bizim bu olumlu bakış açımıza karşılık, Pelin’in her şeyin güllük gülistanlık olduğu rüyasıyla açılışını yapıp gerçeklerle yüzleşen ‘Kocamın Ailesi’nin yeni sezonunu ‘zorlama’ olarak değerlendirenler de çıkabilir. ‘Zorlamaya gerek var mıydı’ noktasında haklılık payı ne derece derseniz…

Yazımın başında da belirttiğim gibi konu tükenmişse, hiç zorlamadan noktayı koymak kaçınılmaz tabii. Fakat ‘aile’ öyküsü işlediğinden alabildiğine gelişime müsait olan ‘Kocamın Ailesi’nde henüz her şey tam anlamıyla açıklığa kavuşmuş değil. Dolayısıyla bir sezon boyu idare edecek malzeme mevcut. Kaldı ki senaryo da, sezon finalinde bunun sinyalini verdi. Bu açıdan ana çerçevede zorlamadan ziyade, süre uzunluğunu doldurmak için yan konularla takviye edilmiş bir senaryo devamlılığı var ortada. Anlayacağınız ‘Kocamın Ailesi’nde ekstra bir zorlama yok. Sözün kısası; Taşların yerine oturması için bu sezon gerekliydi.

Öte yandan dizinin başından itibaren sır perdesine bürünen kilitli kapının ardındaki kasayı açarak Engin’i kaçırtanın Sefer olduğuna dair belgeleri bulan Rıza’yı, Sefer’in yetimhaneye terk ettiği gayrimeşru çocuğu yapıp yeni modaya uyan senaryo, ikircikli bir hava soluttu… Gazanfer’in ve Can’ın yokluğunu vurguladığı yeni sezonda Sefer’in geçmişten gelen anne kırgınlığını açığa çıkartarak, buradan Engin’in kaçırılmasını intikamcılığa bağlamamızı kolaylaştıran ve meraklanmanın önünü tıkayan senaryo, sanki olayı kestirmeden toparlar gibiydi. Bu da ‘Birkaç bölüm sonra finale gidilebilir’ izlenimi yarattı. Yani ‘Kocamın Ailesi’, yeni sezona gitmekle kalmak arasında bir giriş yaparak kendi kendini de çelmeledi bir bakıma.

Bu durumda her şey, yeni gelen oyuncuların kendilerini kabul ettirebilmelerine ve onların hoşa gitmesini sağlayacak senaryo gelişimlerine bağlı… Ki, Cengiz Bozkurt’un pot kırmada Gazanfer’i aratmayan felsefi ve mistik Dilaver’liği bu açıdan bir numaralı faktör! Ayrıca Fatih’in kuzeni olarak diziye katılan ve motor kazası sayesinde Gülay’la karşılaşarak havalı bir giriş yapan Barış Murat Yağcı’nın da Genco Özak’ın boşluğunu doldurma kapasitesi mevcut. Geriye Miray’ı canlandıran Seçil Buket Akıncı kalıyor.
Bana kalırsa ‘Kocamın Ailesi’ izleyicisi, bu konuda tepkisini bir kez daha gözden geçirmeli. Nihayetinde roller, yapımcı-oyuncu dengesinde gelişen bir süreçte sahiplerini buluyor. Haksızlıklara, yanlışlara elbette ki karşı çıkılmalı ama tek kişiye odaklanıp bütünü harcamak da hata! Dolayısıyla dizinin sadece Miray’dan ibaret olmadığını hatırlayıp diğer karakterlerle ve konu bütünlüğüyle yaklaşmalı. Finalde kendi gelen Miray olarak karşımıza çıkan Seçil Buket Akıncı’ya da şans tanınmalı derim. Önyargılı eleştiriler her zaman için çok güzel bir performansın önünü kesme haksızlığını ortaya çıkartabilir çünkü. Yazık olmasın.

Sonuçta diyeceği o ki; Çok sevdiğimiz bir futbolcu takımdan ayrıldı diye o takımı tutmaktan vazgeçiyor muyuz? Tabii ki hayır. Yeni gelen futbolcuyu takımla bütünleştirip maçları izlemeye devam ettiğimize göre… ‘Kocamın Ailesi’ndeki oyuncu değişimi için de aynı mantığı işletmemiz, yeniliklerle birlikte değerlendirmemiz doğru olacaktır. Tabii senaryonun da izleyicinin gönlünü alacak formüller yaratıp tatmin edici bölümler ortaya çıkartması lazım.

Aksi takdirde ilk sinyali veren çanlar, her an çalabilir. Ciddi bir senaryoya dayanmadığı için yaz boşluğunda toplanan nimetin devamını getiremeyerek dibe vuran ‘Adı Mutluluk’u 17. bölümde finale gönderecek olan ve ‘Kiraz Mevsimi’nin devamında da düşüş yaşayan FOX’un, verimsizliğin sürmesi durumunda ‘Kocamın Ailesi’nin gözünün yaşına bakmayacağı kesin. Gün değişimiyle topun ağzına sürülmesi bu yönde ilk işaret... Dikkat!

Anibal GÜLEROĞLU
guleranibal@yahoo.com
www.twitter.com/guleranibal