Kadın’ı güçlendiren cevherler

Kıskançlık ve eziklik duygusuyla dolu kadınların hemcinslerine karşı en az erkekler kadar kötülük yaptıkları…

Anibal Güleroğlu Anibal Güleroğlu

Toplumu bilinçlendirmek adına ekranlarımızda ‘Kadına şiddet insanlığa ihanettir’ spotuyla erkeklerin kadınlara yönelik zarar verici tavırları kınanadursun… Kıskançlık ve eziklik duygusuyla dolu kadınların hemcinslerine karşı en az erkekler kadar kötülük yaptıkları…

Hatta çoğu yerde erkek şiddetinin tetikleyicisi oldukları gerçeği, gölgede kalarak, varlığını sürdürmekte. Buna karşılık yaşamda görmezden gelinen ‘kadının kadına şiddeti’ dizilerde olanca nahoşluğuyla çıkıyor karşımıza. Salı akışındaki Eşkıya’ya kafa tutmayı başaran iki yapımdan biri olan ‘Kadın’ da bu hakikat üstünden yol alanlardan.

Gerçek şu ki, ‘Woman’ dizisinden Hande Altaylı’nın kalemiyle uyarlanıp kocasını kaybetmiş bir kadının iki çocuğuyla tek başına yürüttüğü mücadeleyi temeline yerleştirerek öyküsünü başlatan… İlk evredeki ağlak ve ağır havayı üstünden attıktan sonra asıl kimliğine bürünüp performansını daha da yükselten ‘Kadın’ın başarısını geliştirmede en önemli etken, içeriği güçlendiren cevherler…

Yalnız kadının hayat kavgasından ziyade ‘kadının, kadın tarafından örselendiği’ hakikatine odaklanmamızı sağlayan bu cevherler o denli iyi sunulup işleniyorlar ki, ‘Kadın’ın tüm gücü haline dönüştüler kısa sürede. Bunlar nedir diye soracak olursanız… ‘Kadın’da öne çıkan ve dizinin parlamasını sağlayan cevherleri sıralayalım hemen.

KÖTÜ KARDEŞLİĞİN UÇ SINIRI: ŞİRİN

Kardeşlik ve analık hallerine farklı bir pencere açarak kadınların dünyasından türlü renkleri bir araya getiren ‘Kadın’ın en önemli cevheri, Seray Kaya’nın canlandırdığı Şirin karakteri! Hiç kuşkusuz karakterin bu denli cevherleşmesinde kıvırcık saçlarıyla ve anbean değişen çılgın bakışlarıyla rolünün hakkını veren Seray Kaya’nın payı büyük... Öte yandan senaryonun karakteri çok mükemmel dizayn edip kötülük vasıflarıyla donattığını da vurgulamak lazım.

Şöyle ki; Geçmişin aldatılmışlık acısını büyük kızına yıkan ve hasta haline aldırmadan evden yollamak isteyecek kadar dışlayan Hatice’nin ayrımcı analığı sonucu şımarıp bencilleşerek ruhsal açıdan hiç de sağlıklı olmayan bir insana dönüşen Şirin, normal kardeş kıskançlığının ötesine geçmiş bir tip. Yaptığı yanlışlara gösterilen tolerans sayesinde de kötü kardeşliğin uç sınırlarında fütursuzca dolanarak ailesini sömürmekte.

Küçücük çocuklarla uğraşıp onları üzerek kötülüğünü sürdürmekten çekinmeyen… Nisan’ın doğum günü hazırlığını dahi kıskanıp baltalamak için annesini Bahar’ı evden göndermeye yollayan… Kocasını ayartmaya çalışıp sebep olduğu kazayla hayatını kararttığı üvey ablasının yaşam şartları kendinden misliyle aşağıda olduğu halde onun sahip olduğu her şeye (ki Arif de buna dâhil) göz koyan… Ve Hatice’nin taraftarlığıyla gemi azıya alıp iyice pervasızlaşan Şirin uç sınırlarda dolanırken de tepeden tırnağa ‘psikopat cadı’ örneği teşkil etmekte!

Bu şirinlik maskesi altında yürütülen psikopat cadılık özünde kötü bir örneklik olsa da, dizi adına çok iyi bir durum… Zira Sarp’a musallat olduğu yemezmiş gibi, erkekten yüz bulamadığı noktada iftira atıp adamın denize uçmasına yol açan… Sonra da kocasının anılarıyla avunarak kendince bir dünya kuran Bahar’ın çocuklarıyla yaşadığı basit mutluluğu hazmedemeyip telefonla taciz sapkınlığına başlayarak ‘Kadının asıl düşmanı kadındır’ mantığını doğrulayan Şirin’in gerçek hayatla karşılaştırılmaya müsait olan bu tablosu, karakterin yaptıklarından ötürü izleyicide yarattığı etkiyle, diziye yönelik merakı körüklemekte.

Öte yandan isteğine ters bir durum geliştiğinde ortalığı kırıp dökmekten çekinmeyerek kendisini ve annesini hastanelik edebilen Şirin’in bozuk kişiliğinden alabildiğine faydalanan senaryonun onu, yalanda ve hainlikte sınırsız bir yapıyla karşımıza çıkartırken kimi zaman ölçüyü kaçırdığını da söyleyebiliriz. Mesela her planının saat gibi işleyip hep kazançlı çıkan taraf olması bu noktada izleyiciye itici gelebilir. Neyse ki, Hikmet’in süper dedektif gibi iz sürüp kare kare resmeden adamı var da Şirin’in foyası çıktı. En azından babası öğrendi.

Kısacası; Mimiklerini ve beden dilini çok iyi kullanan Seray Kaya’nın insanda saç baş yoldurma isteği uyandırarak sinir eden Şirin canlandırması, bir yandan karakteri yükseğe taşırken bir yandan da öfke uyandırarak dizinin ilgi çekiciliğine katkı sağlıyor. Bu da onu baş cevher haline getiriyor. Sürekli yeni kötülükler yaratıp Hatice’yi kendi yanında tutan ve kötülüklerine sürekli yenilerini ekleyerek psikopat cadılığının sınır tanımazlığını ortaya koyan Şirin’e tebrikler.

ERKEK VE İNSAN OLMA ÖRNEĞİ: ENVER

Şerif Erol tarafından yansıtılarak ‘gerçek bir erkek ve insan nasıl olunur’ sorusunun cevabı haline gelen Enver de ‘Kadın’a ivme kazandıran cevherlerden. Bırakın üvey babayı, öz olanların bile çoğunun böylesine anlayışlı ve iyiliksever olmadığı gerçek dünyamıza, özlenen baba-koca-erkek örneği olarak girdiği andan itibaren dizinin ivmesi değişti.

Gerek konuşma tonu, gerekse her soruna karşı sakin ama kararlı duruşuyla dikkat çeken Enver karakterinin ikinci koca olarak Hatice’ye karşı gösterdiği sevgi ve romantik haller bir yana, adamın şartlar ne olursa olsun taviz vermediği tavırlarındaki zarafet tüm erkeklerin ders alması gereken türden. Kendisinin dışında yaşanan gelişmelerden dahi mahcup olup arayı bulmaya çabalayan, öz kızının acımasızlığını görüp tepkisini koyan, Bahar’ı ve çocukları ezdirmemek için elinden geleni yapan Enver o denli beyefendi bir erkek ki Ceyda’nın çalıştığı mekânda ve Hikmet’in kabalığında bile ince tavırlarından ödün vermiyor.

Anlayacağınız öylesine alışmışız ki ekranda hoyrat-sorumsuz kocalar, evde terör estiren üvey babalar ve çıkarcılıkla hareket eden erkekler görmeye… İnsan olma gerçeğini hissettiren Terzi Enver’in halim selim varlığı ve en büyük hayal kırıklığını dahi ‘Aşk olsun’ diyerek karşılama olgunluğu apayrı bir değer kazanıyor gözümüzde. Hele de karısına-kızına rağmen onca kadın düşmanlığı arasında dimdik ayakta durup katakulliye kanmaması bu değeri daha da artırıyor. Sözün özü; Enver’in bu ‘güzel erkek ve insan’ halleriyle kıyaslanabilecek bir erkek karakter daha mevcut değil hâlihazırda. Onun güzelliğinin gerçek yaşamadakilere sirayet etmesi temennisiyle teşekkürü borç biliyoruz bu doğal karakteri bize sunan Şerif Erol’a.

AĞIR ABİLİĞİN ‘ARİF’ HALLERİ

Ekranımızın en gözde tiplerinden biridir ‘ağır abilik’… Son dönemlerde mafyanın ve zırt pırt çekilen silahların zarar vericiliğini umursamadan iyilik melekliğine soyunup racon kesen ağır abilik duruşları yaratmayı marifet sayan; içerikteki yasa dışılıkları, aşk ve erkek maçoluğu katkısıyla sevimlileştirmeye çalışan yapım bolluğu malum. İzleyici de hiç sorgulamadan bu tiplere meylettiğinden, kalplerindeki duygudan ziyade makinelerin desteğiyle yansıtılan ağır abilik ayağa düşmüş halde. Lakin işin özü, silahsız olanını yansıtabilmekte! İşte bu noktada ekranda kayda değer ağır abi havası estiren Arif farkını fark ettirmekte…

Ağır abiliğin ‘Arif’ hallerinde en önemli detay, bakışlarıyla konuşan karakterin yarattığı karizmatik ama bıçkın erkek tavırlarında gösteriyor kendini. Nitekim Bahar’ın mahalleye ilk gelişini temkinle karşılayıp hafiften posta koyan ve bu yeni kadını mahallesinde istemez şekilde davranan Arif’in cevheri, Bahar’ı, temizliğe geldiği esnada evin banyosunda kıstırdığı sahnedeki ters köşeden itibaren açığa çıkmaya başladı. ‘Kadın’ı tanıdıkça onun içine düştüğü çıkmazı daha iyi anlayan Arif, kendi mazisini ortaya döktükçe de basit bir mahalle kabadayısı olmanın ötesinde, bu sert duruşun altında eğitimli ve kalbi yaralı bir erkek hassasiyeti taşıdığını belli etti. Arkadaş ve sevgili kazığı yemenin acısını içinde taşıyan, babasının yediği naneleri görmezden gelmeye çabalayan ve yaşadığı çevreye rağmen bozulmadan kalmayı başaran… Böylece ‘Arife tarif gerekmez’ kıvamında karşımıza çıkıp efendiliğin ve gönlü başkasında olan kadına saygılı duruşun en doğal raconunu kesen Arif, Altın Portakal ödüllü Feyyaz Duman’ın oyunculuğuyla dizinin ‘küçük dev adam’ı konumuna geliverdi.

Açıkçası aldığı eğitimin hakkını veren ve rolünü fazla söze ihtiyaç duymadan icra etmeyi başaran Feyyaz Duman’ın yerinde bir başkası olsa bu karakter ‘Kadın’ın cevherine dönüşür müydü, bilemem. Zira Duman, dizideki varlığı gittikçe artmaya başlayan Arif karakterinin iç dünyasını layıkıyla yansıtırken aynı zamanda kadına sertlikle ya da sulanmakla yaklaşmak yerine mesafeli durmayı bilerek sevgisini yüreğinde büyüten ve yeri geldiğinde tavrını açık eden erkek tipini de tam ölçüsünde sergilemekte. Ayrıca ‘Annemin Şarkısı’ isimli filmle Saraybosna Festivali’nde de En İyi Erkek Oyuncu seçilen Duman’ın hayat verdiği Arif karakterinin Bahar’la ve çocuklarla yarattığı uyum da mükemmel. Uyarlama senaryonun Arif ile Bahar’a nasıl bir kader çizeceğini hep birlikte görecek olsak da benim arzum Sarp’a rağmen Bahar’ın tercihini Arif’ten yana kullanması yönünde! Hadi bakalım.

SONUÇTA; Türlü türlü kadın hallerini içeriğinde barındıran… Kübra Süzgün’ün Nisan karakteriyle ve Ali Semi Sefil’in de Doruk’la çocuk oyuncu performansında mükemmel doğallık sergileyip ekstra cevherler teşkil ettikleri ‘Kadın’, uyarlandığı orijinalin ötesine geçmeyi başarmış yapımlardan. Dizinin bu başarıyı yakalamasında işin sırrı da, içeriği geliştirirken mevcut malzemeyi cevherlerle destekleyip doğru hamleleri yapmakta! Tebrikler.

Anibal GÜLEROĞLU

guleranibal@yahoo.com

www.twitter.com/guleranibal