Genç müzisyenler özgün kalmak için savaşıyor

Genç müzisyenleri yıllar önce kırılmayan kafeslere soktuk. Hatta nefes bile alamayacak hale getirip öylece bıraktık. Sonra da onlara seslendik.

Aykut Işıklar Aykut Işıklar

‘Sen içinde yaratıcılık ateşi yanan yanardağ değil misin? Hadi patlasana. Göster özelliğini. Farklı şeyler üret, bizi başka dünyalara götür. Geçmişte yapılanları tekrarlama’ dedik. Demeye de devam ediyoruz.

Bu arada ileri gidip, müziğin ritmini bile veriyoruz. ‘şu ritmde olsun. İnsanlar dinlerken fıkır fıkır kaynasın. Melodi sana kalmış bir konu. Ama sözler basit olsun, akılda kalsın hatta komik olsun’ gibi…
Bu durumda genç müzisyenler ne yapabilir. Tabii ki evindeki stüdyoda bile kendini daha özgür müzisyen hissedebilir.

Şayet ‘başkalarının çizdiği yolda yürümek yerine , mutlu olacağım yeni alternatifler arayacağım. Oralarda şansımı deneyeceğim. Başkalarının peşinden asla gitmeyeceğim. Müziğim her zaman beni anlatacak. Kimse beni birilerine benzetemeyecek’ diyerek kurulu sisteme karşı geliyorsa… evine kapanıp kendim pişir kendin ye oluyor. Yani profesyonel bir yapımcı ile çalışamıyor. Daha doğrusu çalışmıyor. Bestesini evindeki stüdyoda kayıt yapıyor. Youtube da gençlerle paylaşıyor. Hatta sadece müzikle de kalmayıp klibini çekiyor. Eşin dostunun yardımı ile amatör kameralar ile çekim yapıyor.

İnternette her gün yeni isimler çıkıyor karşımıza. Bazıları o kadar başarılı çalışmalar ki, çok kısa zamanda binlerce gencin sevgilisi haline geliyorlar.

Bunları benden iyi tanıyorsunuz. İrem Derici en somut örnektir. Bence Demet Akalın bile internet çocuğudur. Sahnelerde geçen yılları var ama özgür şarkıcı kimliğini böyle kazandı. Yüz binlerce tık lama aldıkça öz güveni arttı. Her konuda özel bir şarkıcı oldu. Sesi de buna dahil. Aleyna Tilki gibi yüzlerce genç internet ortamında dolaşıp endüstrisel müzikle savaşıyor.

Peki gençler neden bu zor yolu tercih ediyor? Veya ‘seviyorlar’ diyelim. Çünkü müzik yapımcısının müzik zevkine göre düşünen ve çalışan aranjör-müzik direktörüne boyun eğmiyor. Bestenin alt yapısını kendi zevkine göre koruyor, yılların müzisyeni, 'Zaten patron da böyle istiyor’ derse 15 yıldır biriktirdiği besteleri piyasa şarkısı oluyor. Ya Gülşen’in yani Ozan Çolakoğlu'nun tekrarı oluyor ya da Demet Akalın’ı.

Piyasada isim yapmış beş-on müzik direktörü var. Aylarca sonrasına randevu veriyorlar. Yorum, beste hiç dikkate bile alınmıyor. Çıkan albümlerini hepsi aynı. Bu hastalıklı durum klipler ve tanıtım konusunda da devam ediyor. Birkaç klip yönetmeni aynı şeyleri çekip duruyor. Çoğu da eski Avrupa kliplerinden çalıntı. Radyolar genç müzisyenlere isimsiz yani no-name diye bir lakap takmış.

Şarkıları beğense bile radyoda çalmıyor. Tabii topil bulursan veya programcıyı dışarıda görürsen aradan sızarsın. Bu işi meslek haline getirmiş programcıları da herke biliyor.

Ne diyelim, hayatını müzisyen olarak kazanmak isteyen, kendi profesyonel müzisyen gören tüm gençleri korusun. Çoğunun kısa zaman da gitarını duvara astığını görüp üzülüyorum. Ama yapacak bir şey yok.