Ekranların en klas anneleri

Annelik, kimse takdir etmese de sürdürülen ve emekliliği olmayan yegâne meslek! Dizilerimiz eliyle şekillenen annelerimiz cephesinde bu sezonun durum da bundan ibaret.

Anibal Güleroğlu Anibal Güleroğlu

'Kadınlar zayıftır ama analar kuvvetlidir’ demiş Victor Hugo… Bu sözün temelinde, naif varlığına rağmen, bir kadının ana olduğunda çocuklarını her durumda savunabilecek güce eriştiğini saptama mantığı yatmakta. Gerçekten de annelerin yavrularını sahiplenmek ve kollamak için yapamayacağı şey yok gibi. Dahası insanların karakterlerini şekillendiren en önemli faktör anneler… Ki bu da onları toplumda apayrı bir yere taşıyor. Hani Napoléon’un ‘Analar bir elleriyle beşiği, diğer elleriyle dünyayı sallarlar’ sözü var ya… İşte o derece etkili, annelerin yeryüzündeki varlığı!
Öte yandan ana sevgisini bencilliğe vardıran ya da anneliği kendince şekillendirip çocuklarının yaşamlarını etkileyen örneklerin varlığı da malum. Velhasıl baş tacı edilmesi gerekirken çoğu zaman hakkı yenen ve ezilen annelerin iyisi de mevcut, kötüsü de. Nitekim her türden anneyi bünyesinde barındıran dizilerimiz bu konuda oldukça renkli bir tablo sunmakta bize.
‘Kırlangıç Fırtınası’ndaki Ebru Aykaç’ın, kocasının kötülüğüne karşı durmaya çalışırken çocuklarını kollamayı ihmal etmeyen anne tipini yansıtan, Meryem’i de var… Yine aynı dizide kendi kızının kötülüğüne çabalayan, gelinine kumpas kuran melek görünümlü şeytan anne konumundaki Fikret’i de! ‘Dayan Yüreğim’de Ece Uslu’nun performansıyla, çocuklarının ve hayatın tüm problemlerine sükûnetle göğüs germe sabrının karşılığını alamayan anne figürünü, ‘Hepsinin zoru anneye karşıymış’ dedirten türden bir sona layık görülen Elvan karakterinde izlerken… Nihayet noktayı koyan ‘O Hayat Benim’ dizisi, çılgınından üçkâğıtçısına, kurbanından suçlusuna her türden anneyle muhatap etti izleyicisini.
‘Kırgın Çiçekler’de, kendi yaşamlarındaki bahanelerle kızlarını terk eden annelerin dünyasına daldıkça kızgınlık duygusu hâkim oldu benliğimize. Özellikle Derya Artemel’in Mesude’si, koca uğruna kızlarını heder eden annelerin duyarsızlığını ve aymazlığını sunarak çıldırttı herkesi. Zeyno ile Aslan’ı dudak dudağa getirip öykünün nasıl gelişeceği konusunu izleyici yorumuna bırakarak veda eden ‘Evlat Kokusu’ derseniz… Üç farklı anne tipi sundu bize… Yeşim Salkım’ın Hünkâr performansıyla, oğluna ablalık eden anne tipi yaratan dizide, Hande Soral’la evladını yaşatmak için suçlu konumuna düşüp çocuğunu geri kazanma mücadelesine giren Zeynep ve Sedef Avcı’nın canlandırdığı kızını yaşatmanın ötesinde bir şey düşünmeme bencilliği sergileyen Zümrüt’ü gördük. ‘Hayat Şarkısı’ ve ‘No:309’ anneliğe aşkla karışık komedi penceresi açarken, ‘Anne’de olayın dramını hissettik.
Kısacası; Temelleri, klişelere dayalı olsa dahi her yapım kendince tatlar sunan bir anne figürü çıkarttı karşımıza. Biz de ‘Anneler Günü’ vesilesiyle bu tabloyu ele alıp genele kısaca göz attıktan sonra içlerinden en değişik ve başarılı üç anneyi belirleyelim dedik. İşte ‘en’ anneler…

FAZİLET HANIM TAKDİR EDİLESİ BİR ANNE!
Star TV’nin başarılı yapımlarından olan ‘Fazilet Hanım ve Kızları’ ekrana çıktığında, kızını ünlü yapma derdindeki anne konumunda algılanan Fazilet Hanım ilk etapta olumsuz eleştirilere hedef oldu. Lakin görünüş itibariyle rahmetli anneme benzettiğim için daha bir sempatiyle izlediğim Nazan Kesal’in mükemmel performansıyla yıldız gibi parlayan bu karakter, esasında eleştiriden ziyade takdiri hak eden bir anne tipiydi. Çünkü hayata öfkesinden kızlarıyla ilişkisine, her haliyle alabildiğine gerçekçi!
Şöyle ki; sevdiği erkek tarafından karnında bebekle terk edilmenin acısını ve mecburen evlendiği adamın şiddetini geçmişin sırrı olarak içinde saklayıp kızlarına yansıtmayan Fazilet, kan kusup kızılcık şerbeti içtim diyerek ayakta kalmaya çabalamakta. Kızlarının aklındaki baba hatırasına saygısı da cabası. Gençliğinde yaptığı hatanın benzerinin kızlarının başına gelmemesi için mücadele verirken kızları tarafından bile anlaşılamayarak horlanan Fazilet’in tüm arzusu, yavrularına iyi bir gelecek sağlamak. Bunu başarmak için yeri geliyor kendini küçük düşürerek millete ağız eğiyor, yeri geliyor postasını koyup kuyruğu dik tutuyor. Tüm yaptığı iyilikleri bir kalemde satarak sokakta kalışına ‘Oh’ çekecek kadar insanlıktan uzak varoşun içinde sıkışıp kalmamak için her kapıyı zorlarken, ünlü olmayı bu düzenden kurtuluş aracı olarak gören Fazilet’in kızlarına düşkün iyi bir anne olduğunu ispatta, parasını almadan köşkten çekip gitmesi, gözünü kırpmadan elini yanan sobaya bastırışı ve evi barkı düşünmeden ‘Kızım nerde’ diye feryat etmesi yeter de artar bile.
Anlayacağınız tüm velveleci hallerine, Ece’ye yarışmayı kazandırmak için fır dönmesine, Hazan’la didişmelerine ve mahalle kadınlarına caka satmasına rağmen Fazilet Hanım takdir edilesi varlığıyla ekranın en klas annesi! Bu karakteri bize böylesine güzel hissettirdiği için Nazan Kesal’e bir kez daha tebriklerimi sunuyorum.

ÇARESİZ KADININ ANNELİK DRAMI ŞULE’DE…
Ekrandaki ikinci ‘en klas’ annemiz, beş çeşit anne tipiyle karşımıza gelen ‘Anne’ dizisinden… Cansu Dere’nin anne olmadan annelik geliştiren Zeynep karakterini canlandırdığı… Vahide Perçin’in, kızını şiddet düşkünü babadan kurtarma uğruna hapse düşen kader kurbanı anne Gönül’ün kabullenmişliğini yansıttığı… Gülenay Kalkan’ın Cahide karakteriyle üvey annelerin de sıcacık bir kalbi olabileceğini ispatladığı… Ve Meral Çetinkaya’nın oğlunun ölümünden dolayı gelinine kin besleyip intikam arzulayan Zeynep Anne olarak öfkeli kaynana kanadını oluşturduğu ‘Anne’ dizisinde öne çıkan anne tipi, Gonca Vuslateri’nin kızgınlıkla acımayı bir arada hissettiren performansıyla hayat bulan Şule karakteri!
Erkek duyarsızlığının kurbanı olup kızı Melek’le yaşam savaşının içinde bir başına kalan Şule, Cengiz’e biraz sevgi biraz da çaresizlikle bağlı… En baştan kızını torbaya koyup çöpe atacak kadar kalpsiz bir tip olarak görünen Şule’nin tüm bu davranışlarının ardında kadın ezilmişliği, erkeklerden yediği şamarlar var. Gücü yeten yetene bir dünyada çamura bata çıka yaşamak zorunda bırakılan Şule’nin gücünün yettiği tek kişi, kızı Melek. Buna karşılık en çok sevdiği ve yakınlığına ihtiyaç duyduğu kişi yine o! Onun için de kızının başka bir kadına anne demesini hazmedemiyor. Zeynep’le yakınlığını kıskanıyor ve tüm sefaletine rağmen kızını bırakmak istemiyor. Kuşkusuz bu davranış biçiminde sevginin ötesinde, Şule’nin bencilce sahiplenme duygusu da hâkim… Ki böylece anneliğin, kimi zaman bencillik olabileceğini örneklemekte.
Özetle; Şule, bir yandan herkes gibi mutlu bir yuvaya sahip olma hevesi taşıyan ve kızından vazgeçmeyen bir anne… Bir yandan da kızını yaşadığı sefaletin sebebi sayıp hıncını ona yönlendiren perişan bir kadın! Çaresiz kadının annelik dramı diyebileceğimiz tabloyu Gonca Vuslateri vasıtasıyla aktaran Şule de ekranın fark yaratan annelerinden oluyor bu durumda.

DİKTATÖRLÜĞÜN ASALETİ ‘ESMA SULTAN’DA…
Ekranın en klas anneleri seçkimizde üçüncülük, bir başka Star dizisinden… ‘İstanbullu Gelin’ olayını Doğu öykülerinden Bursa’ya kaydırarak Boran Ailesi’nin dünyasına konuk eden ‘İstanbullu Gelin’de İpek Bilgin’in hayat verdiği Esma Sultan!
Semra Dinçer’in canlandırdığı Reyhan’la ikinci kadının ezilmişlik ve suskunluğunu en asilinden yansıtan dizide Esma’nın anneliği bir başka âlem. Kocasını yıllarca bıkıp usanmadan bekleyen, bu süreçte oğullarını aile geçmişlerine layık biçimde büyütmeye özen gösteren… Eşi ölünce evdeki diktatörlüğünü ilan edip Boran adına leke gelmemesi için çaba harcayarak kendince korumacılık kalkanı kuran ve oğullarının yaşamını yönlendirmeye çalışan Esma, bir bakışla etki yaratan diktatörlüğünü asaletle harmanlamayı bilen anne konumunda. Bazen sözü geçmese, kararlarında isabet tutturamasa ve dahi gelinleriyle ters düşse bile her durumda kol kırılır yen içinde kalır mantığıyla hareket edip dışarıya bir şey yansıtmamayı ilke edinen Esma, susmayı ve laf sokuşturmayı asaletinden ödün vermeden beceren anne-kayınvalide tipini layıkıyla yansıtmakta… Ki, ‘İstanbullu Gelin’in asıl özelliği de buradan kaynaklanıyor.
Dolayısıyla, şimdiye dek gördüğümüz dedikoducu kaynana veya her ne pahasına olursa olsun kötülük yapmaya odaklı fevri erkek annesi olayının aksine bir tablo yaratan… Şimdilerde unutulmaya yüz tutmuş aile sofrasının değerini hatırlatan Esma Sultan, diktatörlüğün asaleti olabileceğini gösteren bu akılcı-nezih kişiliğiyle ekranın en klaslarından olmayı hak ediyor.

SONUÇTA; Annelik, kimse takdir etmese de sürdürülen ve emekliliği olmayan yegâne meslek! Dizilerimiz eliyle şekillenen annelerimiz cephesinde bu sezonun durum da bundan ibaret. Biz fark yaratan üç karakteri kendi değerlendirme kriterlerimizle seçtik, gerisinin takdiri size kalmış. Neticede bunlar kurguların dünyasına ait. En klası, herkesin kendi annesi! Önemli olan annelerimize hak ettiklerini verebilmek, varlıklarının kıymetini bilmek ve her şartta kendi kalp kırıklığını onarmayı beceren annelerimizin kalbini kırmamaya özen göstermek.
Emile Zola’nın ‘Ana, hayatın ebediliğidir’ sözüyle noktayı koyarken… Tüm annelerimizin ‘Anneler Günü’ kutlu olsun.
Anibal GÜLEROĞLU
guleranibal@yahoo.com
www.twitter.com/guleranibal