Ejder Kılıcı’nın zaptiyeleri bize de lazım!

Ejder Kılıcı'nın öne çıkan ilk özelliği, Hunlu bir kahramana ve onun barış koruyuculuğuna odaklanmış olması! Bu noktada filmin yapımcılığını da üstlenmiş olan Jackie Chan ismi ve onun yıllara meydan okuyan performansı çıkıyor karşımıza.

Anibal Güleroğlu Anibal Güleroğlu

Ejder Kılıcı’nın zaptiyeleri bize de lazım!

Tarihi yapımları oldum olası çok severim. Çünkü gerçeklere dayanan içerikleri her açıdan ders alınabilecek detaylar sunar. Özellikle de savaşları anlatanlar! Bunlar içerik bakımından yaşanmışlıklara ayna tuttuklarından, kurgu olmanın ötesine geçerler. Dolayısıyla farklı yorumlara da açık kapı olan bu tür yapımlarda, barış yanlılarının gayreti ve iktidar sevdasıyla savaş çıkartanların hırslarıyla verdikleri zarar aynı potada sunulduğundan, seyircinin algısı tetiklenir. Kurgulardan gerçeklere kurulan köprünün gücü sayesinde, geniş açılı bir değerlendirme yapılabilir. Görsel etkileşimin gücü malum.
Nitekim yanı başımızda süper güçleri karşı karşıya getiren savaş oyunları tüm hızıyla sürüp bizi de yarattığı girdaba doğru çekerken… Yetmezmiş gibi Ankara’daki Barış Mitingi’ne katılıp savaşçılığa-terör hevesine karşı ‘İnadına barış’ demek isteyenler bombalı saldırıda katledilip ülkemize bir kez daha kara gün yaşatılırken… Vizyonda yerini bulan ‘Ejder Kılıcı’ da İpek Yolu’nun Zaptiye Birliği üstünden iyiyle kötüyü, huzur içinde yaşamak isteyenlerle savaş çıkartmayı kendi menfaatine görenleri yansıtıp savaş ve barışa tarihi bir pencere açmakta… Öyle ki insan bu tarihi anlatımı izlerken ‘Dönen oyunları bertaraf etmek için böylesine barışçıl ve insancıl zaptiyeler bize de lazım’ demekten kendini alamıyor.

YILLARA MEYDAN OKUYAN JACKIE CHAN’DEN MÜTHİŞ PERFORMANS
Çin’in dünya gündeminde daha aktif olmaya başladığı, akılcı bir taktikle uçak gemisine sahip olup Amerika’ya kafa tutar hale geldiği bir zamanla denk düşen ‘Ejder Kılıcı/Dragon Blade’, orijinal ismiyle ‘Tian jiang xiong shi’ filminin öne çıkan ilk özelliği, Hunlu bir kahramana ve onun barış koruyuculuğuna odaklanmış olması! Bu noktada filmin yapımcılığını da üstlenmiş olan Jackie Chan ismi ve onun yıllara meydan okuyan performansı çıkıyor karşımıza.
İlk sahneden itibaren alışılmış performansını sergileyen Jackie Chan, 61 yaşında olmasına rağmen aksiyon sahnelerinde tempoyu hiç düşürmeyerek müthiş bir dövüş görselliği sunuyor bize. Geçen senelerin izini yüzüyle yansıtsa bile Chan’in dövüşçü oyunculuk konusunda bir sıkıntı yaşamadığı çok net! Hopluyor, zıplıyor, boş kaldıkça felsefi mesajlar veriyor. Yükün neredeyse tamamını sırtlayarak rol çalar hale gelen Chan’in filmi ne de olsa. Ama gerçek şu ki, filmlerinin olmazsa olmazına dönüşen ‘çarşı kovalamacası’ sahnesini de eksik etmeyerek top top kumaşlarla adeta dans eden ünlü oyuncu, eşyaları dövüş aracı olarak kullanmasının dışında kılıç dövüşleri ve kumlu ortama rağmen ayaklarını kullanma şekliyle de bu alandaki ustalığını ispatlamayı sürdürmekte. Bu gidişle 71’inde de aynı performansta izleyebiliriz.
Canlandırdığı karakter, ‘Düşmanını dostun et, her milletle barış içinde ol’ diyerek ulusların savaşını engellemeyi vazife edinen Huo An… İpek Yolu Zaptiyelerinin en gözü pek ismi… Jackie Chan’e de bundan aşağısı yakışmazdı. Böylesi bir konuda dahi Chan’in canlandırdığı karakterin barışa yönelik dövüşlerinde, anlık durumlardan mizah türetme alışkanlığını sürdürdüğünü de ekleyelim. Kısacası, ‘Ejder Kılıcı’nın temel direği olan Jackie Chan cephesinde, performans açısından geçmişe özlem duyuracak bir düşüş yok!

36 ULUSU BİRARADA TUTANLARA KARŞI ROMA OYUNU!
Çin’den başlayarak Anadolu ve Akdeniz aracılığıyla Avrupa’ya kadar uzanan dünyaca ünlü ticaret yolu yani İpek Yolu, tarih boyunca çeşitli Türk uygarlıklarının ekonomik kaynağı durumunda. Sadece ticari açıdan değil dinlerin, kültürlerin ve her tür gelişimin doğu-batı arasındaki etkileşim yolu da olan İpek Yolu, Romalılar ve Partlar arasında barışın gelişmesiyle daha güvenli hale gelerek gelişim sürecini başlatmış. Bu süreçte barışı korumak da herkesin saygı gösterip çekindiği Zaptiye Birliği’ne düşmüş… Başarılmış da. Ta ki, 36 ulusun gül gibi geçinip gittiği İpek Yolu’nu İmparatorluk hâkimiyeti altına almak isteyen Roma oyunları devreye girene kadar. ‘Ejder Kılıcı’, bu tabloyu ünlü isimlerin oyunculuğunda, melodramatik yönünü destekleyen güçlü müzikle ve görkemli bir prodüksiyonla bizlere izleten bir çalışma…
Damien Lee’nin yönetmen koltuğunda oturduğu ve 65 milyon dolarlık bütçesiyle Çin sinemasının en pahalısı olma özelliği taşıyan ve gerçek olaylardan geliştirilen hikâyesini İpek Yolu-Çin’den başlatan ‘Ejder Kılıcı’, bizi tarihin derinliklerine götürüp iyiyle kötünün mücadelesine tanıklık ettirmekte.
Huo An ve kendisine bağlı adamlarıyla birlikte yürüttüğü barış görevini destansı bir dille anlatan ‘Ejder Kılıcı’, Hunlularla Arapların karşı karşıya geldiği bir savaş ortamına müdahale eden Huo An’ın barışçıl söylemini mizahi dövüşle harmanlayıp başlangıcını yapıyor. Bu başlangıcı renklendiren, Hunlu kadın savaşçıyla akrobatik bir dövüş şovu sergileyen Huo An’ın, rakibinin göğüslerini tutması ve peçesini kazara açması, Jackie Chan’in esprili aksiyonu!
Bütün insanların aynı olduğuna inanıp ayrım gözetmeksizin birlikte yaşayan İpek Yolu halkıyla tarihten günümüze mesajcılığını sürdüren ‘Ejder Kılıcı’nda asıl hikâye, Zaptiye Birliği’nin Vali’nin emriyle altın kaçakçılığından tutuklanıp İpek Yolu’nun en riskli bölgesine sürgün edilmesinden sonra… Tıpkı günümüzdeki gibi o zamanlarda da yönetimlerin çıkarlarına ters düşenlere suçu yıkıp ayak altından çektiğini gösteren yapım, Vahşi Kaz Geçidi denilen yere yollanan Huo An ve birliğini, ‘Barış bir hayaldir’ diyen Romalı Generel Lucius’la karşı karşıya getiriyor. Bundan sonrasıysa tam anlamıyla barış ve dostluk dersi gibi!
İpek Yolu’nun korkulu rüyası olan Vahşi Kaz Geçidi’ne düzeni getiren Zaptiye Birliği’nin Roma’nın taht oyunlarından kaçan Kara Kartal Bölüğü’yle el ele vermesi her açıdan kayda değer… Romalıların yaratıcı teknik gücü ve mimari dehasıyla kısa zamanda inşa edilen barış şehrinin kurulmasını, Çinlilerin ve Hunların hastalıkları iyileştirme bilgisiyle destekleyip karşılıklı dövüşlerde dengeyi yakalayan ‘Ejder Kılıcı’, Doğu’yla Batı kültürünün sentezi adeta… Bir orkestra uyumunda işlenen bu barışçıl sahnelerde ulusların birbirinde öğreneceği şeyler olduğu vurgulanmakta. Devamındaysa yine hep olduğu gibi koltuk sevdalarına düşenlerin ihanetleri ve büyük güçlerin ayak oyunları giriyor devreye. Taht uğruna ailesini katletmekten çekinmeyen hırslı Tiberius’un varlığında vücut bulan Roma, daha doğrusu ‘güçlü devlet’ oyunbazlığını izlerken öyküyü iki açıdan değerlendirmek mümkün.
İlk evvela, Romalı kralın iç meselesini halletme gerekçesiyle Çin’in kapısına dayanıp İpek Yolu’nu ele geçirme planını devreye sokmasını, modern dünyadaki emperyalistlerin kendi emelleri adına Ortadoğu’yu karıştırmalarıyla özdeşleştirebiliriz… Yanı sıra içine düşülen oyunu etkisiz kılmak için düzenli Roma ordusuna karşı yapılan savaşı da, barışa giden yolun bazen savaştan geçebileceği fikrinin empozesi olarak görebiliriz. Ya da kurguyla verilen bu gerçekleri ‘film abartısı’ şeklinde değerlendirip mesajcılığını kavrayamadan geçiştirebiliriz. Bu değerlendirme seyredenin algı kapasitesine kalmış. Ama her şekilde orta yerde duran gerçek, savaşın kendisi ve onu tetikleyen güçlerin çıkarcı oyunbazlığı!
‘İntikam nefreti çoğaltır’ derken Roma’nın askerlerini insan öldürmek üzerine eğittiğini, İpek Yolu koruyucularınınsa insan kurtarma hedefi güttüklerini mesajları arasına sıkıştıran ve çarpışma sahnelerini törensel bir üslupla veren filmde, günümüze yönelik en önemli mesaja gelince… ‘Savaşlar, aileleri yok eder’! Bunun ne denli doğru olduğunu canlı örneklerle sürekli görüyoruz zaten. Ancak bu söz, düşman saldırısı anında bile kitaplarını geride bırakmak istemeyen çocuğun kitaplarını canı pahasına alan öğretmenle eğitimin ve ailenin değerini saptayan, ‘Ejder Kılıcı’nın şiirsel görselliğinde bir başka anlam kazanıyor. Tabii bu anlam kimler için geçerli, kimlerin gözünde değeri var? O da ayrı bir konu.
Neticede; Jackie Chan’in mükemmel performansından gücünü alıp, Oscar’lı oyuncu Adrien Brody’nin kötü adam kararlılığında çatışmasını yaratan ve John Cusack’in varlığında gerçek liderini korumak için her şeyden vazgeçen bir komutanın onurlu dostluğunu yansıtan… Bu esnada da 36 ulusu barış içinde tutan İpek Yolu Zaptiye Birliği’nin Roma’ya meydan okuma cesaretini işaret eden ‘Ejder Kılıcı’, öldürmeye değil yaşatmaya yönelik aksiyonuyla farklı bir gövde gösterisi. Dolayısıyla ‘Geçmişe yas tutan korkaktır. Geleceği değiştirirsen kahramansın’ sözüyle daima ileriye bakmayı öğütleyen ‘Ejder Savaşı’ görülmesi gereken yapımlardan… Barış için hayatlarını ortaya koyanların marşındaki ‘Savaşlar bitsin sonsuza dek’ temennisiyle!

Anibal GÜLEROĞLU

guleranibal@yahoo.com

twitter.com/guleranibal