Deadpool çok kafa bir kahraman

Bir dangalağın filmi… Başrollerde geri zekâlının önde gideni… Yok, yok… Bu nasıl bir başlangıç üslubu diye hemen şoka girmeyin.

Anibal Güleroğlu Anibal Güleroğlu

Bunlar benim sözlerim değil, uzun zamandır merakla beklenen ve FOX Stüdyolarının daha vizyona girmeden başarısından emin olarak devamının müjdesini verdiği ‘Deadpool’ filminin açılışındaki yakıştırmalar.

Seksi bir kız, bilgisayar animasyonu bir karakter, gereksiz bir konuk oyuncu, yapımcılar tam bir hıyar, senaristler filmin asıl kahramanı, yönetmen fazla maaş alan bir memur gibisinden tanımlamalarla devamını getiren uçuk mizahlı-pervasız ‘Deadpool’, alıştıklarımızın dışında bir kahraman tipi olarak daldı sinema dünyasına. Dalar dalmaz da Çin’den yasağı yedi. Yasakçılık kafasının sadece bize mahsus bir şey olmadığını bir kez daha gördük böylece. Biz de ‘Deadpool’un ölüm saçan mutant dünyasını irdelemeye buradan başlayalım dedik.

‘DEADPOOL’ NEDEN TEHLİKELİ?

Yıllar boyu çizgi romanlarıyla Marvel Evreni’nin en ağzı bozuk ve çarpık mizah anlayışına sahip sınır tanımayan anti kahramanı olarak ilgi gören ‘Deadpool’, yaş sınırına rağmen ne yazık ki, en büyük pazarlarından olan Çin’de gösterime giremeyecek. Gerekçesi, Çin sansür kurulunun filmi, aşırı şiddetli ve cinsellik yüklü bulması, bu özelliklerinden dolayı tehlikeli görmesi! Peki, Associated Press’in film yazarı Lindsey Bahr tarafından da alabildiğine eleştiri yağmuruna tutulan ‘Deadpool’ gerçekten de bu yasağı ve hakkında yapılan negatif yorumları hak edecek özellikte mi?

Öncelikle şunu vurgulamakta fayda görüyorum. Kırmız kostümüne, alabildiğine sevimli görüntüsüne ve Marvel logosu taşımasına rağmen ‘Deadpool’ çocuklar için hiç uygun bir kahraman filmi değil. Ancak onun sivri ve edepsiz esprilerle oluşu yasaklanmayı hak ettiği anlamına da gelmiyor tabii! Zira ülkemizde +15 ile gösterime sokulan filmin yaş sınırı imkânı sansür kurullarının elinde mevcut. Hem bahane edilen şiddet-edepsizlik öğeleri her yaştan çocuğun erişebileceği oyunlarında da var. Dolayısıyla filmin genel gösterimine toptan engel olunması, bana göre sadece ‘koruma’ amaçlı bir davranış biçimi şeklinde kabul edilemez.

Şöyle ki; benim de film olarak beğenmediğim ama ‘öcüleştirici, ötekileştirici’ yorumunu da asla hak etmediğine inandığım ‘İftarlık Gazoz’a karşı takınılan tavra benzer bir konumda ‘Deadpool’ yasağı… Yani filmin Çin’de yasaklanmasındaki mantık tıpkı ‘İftarlık Gazoz’u Bush politikasıyla buluşturup eleştiriyi abartanların kafasıyla örtüşmekte… Daha net ifadeyle, her iki durumda da üzüm yemek değil bağcıyı dövmek hedeflenmiş, diyorum.

Öte yandan yaramazlık yapmaktan keyif alan haşarı çocuk edasıyla düşmanlarını öldüren ‘Deadpool’un kanla mizahı buluşturan performansını kurgusallıktan arındırdığınızda, mermilerini sayıp idareli kullanarak üç kişiyi tek kurşunla halleden kırmızılı adamımızı, ‘şiddeti özendirici’ olarak görenler de çıkabilir. Bunlara karşı da, ‘Hangi film veya dizi şiddet içermiyor ki’ diye sormak lazım. MGM Stüdyolarının yolladığı özel linklerle Amerika’daki yayınından önce yeni sezonundan dört bölüm izleme fırsatı bulduğum ‘Vikings’ dizisi mesela… Amerika ile aynı gün yani 19 Şubat 2016’da TLC kanalında da başlayacak olan dizide kesik kelleler, şiddet ve dahi barbarlık yerli yerinde. Ya da yine başrolünde Ryan Reynolds’ın oynadığı Green Lathern ve benzeri süper kahraman filmleri… Dövüş sanatı sergileme bahanesiyle sapır sapır adam temizleyen Çin sinemasından örnekler… Ve daha pek çok yapım, masum görünseler bile şiddet yüklü değil mi? Yok, eğer konu ‘Deadpool’un cinsel esprileriyse… Bizdeki ana avrat küfürleri mizah diye sunup büyük gişeler yapanları; çocuk oyuncağı bebekleri bile ‘baştan çıkarıcı’ bulan kafaların dünyada var olduğunu unutmayalım.

Kısacası; ‘Deadpool’ belli yaş kategorisinin üstündekiler için izlenmesinde sakınca olmayan bir yapım. Bizde veya dünyada, her nerede olursa olsun ‘Deadpool’u sakıncalı görüp yasakçılık peşinde koşturan kafalar bundan vazgeçsin. Gözlerini gerçek dünyada yaşanan şiddet, çocuk tacizleri ve kadın istismarlarına çevirsin derim.

Bu hakikatlere karşın, ‘127 Saat’ filmine göndermeyle kestiği elinin yerine çıkan bebek eliyle harika espriler türeten ‘Deadpool’un da sakıncalı yönü mevcut… Bu da şirinliğiyle bağımlılık yapması ve bıkmadan izlenebilecek bir kahramanlık macerası sunması! Yasakçı zihniyeti bir yana bırakıp bir de bu özelliğiyle yatıralım masaya ve yapımla ilgili yorumumuzu getirelim.

MARVEL’IN FIRLAMA KARAKTERİ ELEŞTİRİDEN KAÇINMIYOR

İnsanların kahramanlara duyduğu hayranlık malum. Yapmak isteyip de yapamadıklarını, onların olağanüstü güçlerinden çıkan aksiyonlarında buldukları için kahramanlık filmleri de bir hayli rağbet görüyor haliyle. Marvel’ın dünyasında kahraman oldukça bol maşallah. Her yaşa ve zevke hitap eden mevcut. Yapım onayı alması 11 yıl süren ‘Deadpool’ da, Marvel Evreni’nin FOX Stüdyoları cephesinden beyazperdeye fırlayanı! ‘Fırlayanı’ dedim çünkü ‘Deadpool’ öyle diğer süper kahramanlara benzemiyor ve macerasını tüm kuralları yıkarak hatta fazlasıyla edepsizleşerek sergiliyor. Bunu yaparken de olanca fırlamalığıyla ortalıkta cirit atıp şok edici şiddetini sınır tanımaz mizahıyla harmanlayarak çıkıyor karşımıza.

Kendisini pelteye çevirenlerin arabasına damdan değil köprüden düşerek atlayıp müthiş akıcı ve başarılı dizayn edilmiş komedili aksiyon sürecini başlatan ‘Deadpool’un hikâyesi, ‘Hayat, üst üste gelen felaketler zinciridir’ saptamasını anında işlevselleştiren kombine kanser teşhisiyle başlıyor. Sıradan insanlardan mutantların dünyasına geçiş yaparken süper hızlı aksiyon arasında geri dönüşlerle ‘Deadpool’un nasıl ortaya çıktığını izliyoruz. Edepsizliği kadar aşk adamlığının da güçlü olduğunu göstererek ‘Deadpool’u geliştiren yapım bu süreçte, Vanessa(Morena Baccarin) sayesinde kendine özgü romantik anlar da yaşatıyor seyircisine.

‘Careless whisper’ parçasıyla güçlendirilen romantizme ilaveten bolca taşlama da geliyor kahramanımızdan. ‘Wolverine’ gibi Marvel karakterlerinden tutun da yapımcının pintiliğine… Liam Neeson’ın kızının kaçırılmasını üç kez konu edinen ve dolayısıyla onun ‘kötü baba’ olduğu sonucunu çıkartmaya müsait hale gelen ‘Taken’ serisinden, süper kahramanların Amerika’nın politik reklamcılığına… Nasiplenmeyen yok. En büyük eleştiriler de ‘Deadpool’un kendi kendine dair olanları! Çizgi roman karakteri olmanın bilincini her fırsatta açık eden kahramanımız, ne rezil biri olduğunun da farkında. Seyirciyle sohbet edercesine kusurlarını sıralayan ‘Deadpool’, gerzekliklerini, edepsiz fantezilerini ve cinsiyetçi utanmazlıklarını alabildiğine doğrucu bir dille aktarıyor. Bu özelliğiyle de başkalarından gelecek eleştirilerin önünü tıkamış oluyor bir anlamda. Ne taktik ama!

‘DEADPOOL’ KAHRAMANLAR ÜSTÜ KAHRAMAN MI?

Şimdiye dek sadece çizgilerde ve oyunda varlık gösteren ‘Deadpool’un, kahramanlar dünyasındaki yeri neresi diye baktığımızda… Görünen gerçek şu ki; O, özünde bir süper kahraman değil aslında. DNA’sı zorla mutasyona uğratılıp ölümsüz hale gelmeden önce kendinden kötü adamları pataklayan kötü bir adam! Bu tanım da zaten kendisine ait. Yani ismini, bardaki bahis tablosundan alıp kendi diktiği kıyafetinin rengini çamaşırhanede karşılaştığı ‘kör kadın Al’in nasihatiyle kırmızı yapan dalgacı kahramanımız kötülükle iyiliğin karışımından doğmuş biri. Öyle ülkesini kötü düşmanlara karşı savunma derdi taşımıyor. Mutasyona uğrayınca kendi karakterinden vazgeçmiyor. Özel Kuvvet askerliğinden geldiği söylenen, aslında gerçek yaşam öyküsü kimse tarafından bilinmeyen Wade Wilson’ın zıpırlık huyunu ve duygularını aynen sürdürüyor. Çocukların kalbini çalan veya politik-etnik mesajlar veren kahramanlarla uzak yakın ilgisi yok. Bu nedenle ona süper kahraman demek imkânsız. Kendisi de her fırsatta süper kahraman olmadığını ve olmayı da istemediğini tekrarlıyor.

Peki, öyleyse puantiyeli derisiyle Freddy’ye taş çıkartan korkunç görünümüne karşın yoğun esprileriyle öldürücü hale gelip güzelleşen ‘Deadpool’ için hangi sıfat uygun? Sürekli konuşan, her duruma yorum getiren ‘Deadpool’a olsa olsa ‘kahramanlar üstü kahraman’ diyebiliriz. Çünkü onda bir süper kahramanda olması gerekenden çok daha fazlası var! Mastürbasyonu ve seksi dilinden düşürmeyerek farkını ortaya koyan… ‘Hayatta ne zaman çuvallasanız faturayı geçmişteki bir hatalı karara bağlarsınız’ diyerek felsefe yapan… Kahvaltının önemine dair nasihatçiliğe girişen ‘Deadpool’ bazı güzel aşk hikâyelerinin cinayetle başlayacağını söyleyecek kadar uçuk bir tip. Yaşlı kadınlara yönelik aşağılayıcı konuşmalarıyla, aşkını kaptırmamak için her şeyin yapılabileceği konusundaki sıra dışı nasihatçiliği de cabası.

Sonuçta; Kim ne derse desin bol monologlu ‘Deadpool’, açılışından finaline kadar kendine bağlamayı bilen, yasağı hak etmeyen, iyi kotarılmış çok kafa bir kahraman komedisi. Marvel dünyasındaki bütün kahramanları hedefleyen, susmak nedir bilmeyerek esprilerini sıralayan ve öldürme zevkini saklamayan şakacı ‘Deadpool’un hoş vakit geçirtebilme özelliği taşıyan macerasındaki absürtlük de ilk andan itibaren gösteriyor kendini. Bu ise izleyeceğiniz filmin gücünü, aksiyon bileşenlerinden ziyade kırmızılı komik kahramanının karakterinden ve yakası açılmadık konuşmalarından aldığını ortaya koyuyor. ‘Deadpool’un ağzından çıkanları sansürlediğinizdeyse geriye öykü adına bir şey kalmıyor açıkçası. Tıpkı Recep İvedik misali!

Anibal GÜLEROĞLU

guleranibal@yahoo.com

www.twitter.com/guleranibal